ABD’nin Varlık Sebebi Küresel Savaştır

Üç Kıtada Savaş: Amerikan Hegemonyasının Hakim Olması İçin Geleceğidir

Amerikan dış politikası, küresel hegemonyasını koruma ve genişletme amacıyla şekillenmiştir.

Johns Hopkins Üniversitesi profesörü ve Stratejik ve Bütçe Değerlendirmeleri Merkezi CEO’su Thomas G. Mahnken, Washington’un Asya, Avrupa ve Orta Doğu’da eşzamanlı olarak savaşması gerektiğini savunmaktadır. Mahnken’e göre, Washington şu anda Avrupa’da Ukrayna’nın savaşı ve Orta Doğu’da İsrail’in savaşı ile meşgulken, Doğu Asya’da Tayvan veya Güney Kore üzerinden üçüncü bir savaş olasılığıyla karşı karşıyadır. Bu üç tiyatronun Amerikan çıkarları için hayati öneme sahip olduğunu ve birbirleriyle iç içe geçtiğini iddia etmektedir.

Amerikan Dış Politikasının Çelişkileri

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Singapur’daki Shangri-la Diyaloğu’nda yaptığı konuşmada, Hint-Pasifik bölgesinin operasyonlarının öncelikli tiyatrosu olduğunu vurgulamıştır. Austin’e göre, ABD ancak Asya güvenli olduğunda güvenli olabilir. Çin ile ilişkilere gelince, Bakan daha belirsiz bir tutum sergileyerek, “Çin ile bir savaş ne yakın ne de kaçınılmaz” demiştir. Austin’in Mahnken’den farklı bir vurgu yapmasına rağmen, burada bir ikilem yoktur. Washington’un hedefleri, hem pastayı yemek hem de pastayı elde tutmak olarak tanımlanabilir.

Amerikan Hegemonyasının İkilemi

Emekli Deniz Kuvvetleri kaptanı Jerry Hendrix, ABD’nin “Heartland” arayışına girdiğini ve bu durumun gerçek “deniz gücü” doğasıyla çeliştiğini yazmıştır. Washington, son zamanlarda, çoğunlukla “Irak ve Afganistan’da büyük bir daimi ordu tarafından evden uzakta yürütülen kara tabanlı eylemlerle” meşgul olmuştur. Hendrix, Atlantik süper gücünün yeniden “deniz gücü devleti” gibi düşünmesi ve hareket etmesi gerektiğini savunmaktadır.

Küresel Savaşın Tehlikeleri

ABD, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan 194 ülkenin 84’ünü işgal etmiş ve bu ülkelerin 191’i ile askeri olarak ilgilenmiştir. Christopher Kelly ve Stuart Laycock’un “America Invades” adlı eserine göre, Amerika Birleşik Devletleri, bugün üç kıtada savaşma potansiyeline sahip tek ulustur. Bu senaryo, önde gelen ana akım Amerikan yorumcuları ve akademisyenler tarafından alkışlanmaktadır.

El Pais’ten Andrea Rizzi gibi diğer analistler, Orta Doğu, Avrupa ve Asya-Pasifik’te savaş cephelerinin birbirine bağlanma olasılığını “kabus” senaryosu olarak tanımlamaktadır. Rizzi, “jeopolitikte — ve hayatta — yüksek stresli durumların öngörülemeyen olaylar, hesaplama ve iletişim hataları, azınlık grupların kontrolsüz eylemleri ve ana aktörler tarafından en azından kasıtlı olmayan tırmanışlar için daha büyük bir marj yarattığını” belirterek çok geçerli bir noktaya değinmektedir.

Sonuç

Bu tür savaş çağrıları, aşırı ve marjinal bireyler ve örgütlerin nefret söylemiyle sınırlı kalmak yerine, saygın uzmanlar tarafından üretilen makul ve ana akım bir söylem olarak geçmektedir. Washington’un dış politikası, büyük ölçüde Amerikan tek kutupluluğu ve gerekirse küresel savaş önermesi üzerine inşa edilmiştir. Bu bağlamda, Amerikan hegemonyasının geleceği, distopik bir savaş senaryosu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.