Hükümetlerin Matriks Tanrılarından Nasıl Kaçabiliriz?

Modern Dünyanın Kurumsal ve Politik Matriksi

Modern dünya, bireylerin özgürlüklerini ve ruhsal bütünlüklerini tehdit eden karmaşık bir kurumsal ve politik matriksin içine doğmuştur. Bu matriks, siyasi ve finansal kontrol mekanizmaları aracılığıyla bireyleri manipüle eden ve yöneten bir sistemdir. Bu makale, bu matriksin nasıl işlediğini, sahte bilim ve hükümet otoritesinin nasıl birer “sahte tanrı” haline geldiğini ve bu sistemden nasıl kaçınılabileceğini tartışacaktır.

Sahte Bilim ve Hükümet Otoritesi

Son yıllarda yaşanan olaylar, sahte bir pandemi, planlanmış savaşlar ve iklim değişikliği politikaları altında gizlenen komünizm gibi, bu matriksin ne kadar derin ve yaygın olduğunu göstermektedir. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ekonomik Forumu gibi uluslararası örgütler, bu sistemin birer parçası olarak, finansal elitlerin çıkarlarını korumak ve genişletmek için çalışmaktadır. Bu örgütler, dünya çapında bir kontrol ve ideolojik altüst etme matriksi oluşturmuşlardır.

Bu kurumlar, sahte bilim ve medya manipülasyonu yoluyla halkı yanıltmakta ve kontrol etmektedir. Örneğin, iklim değişikliği politikaları, aslında küresel bir komünist düzeni dayatmak için kullanılan bir araç olarak görülmektedir. Aynı şekilde, COVID-19 pandemisi de, dünya çapında bir kontrol mekanizması oluşturmak için kullanılmıştır. Bu tür olaylar, halkın korku ve belirsizlik içinde tutulmasını sağlayarak, hükümetlerin ve uluslararası örgütlerin otoritesini pekiştirmektedir.

Demokrasi ve Temsiliyetin Yanılsaması

Modern demokrasi, aslında bir böl ve yönet taktiğidir. Gerçek güç, seçilmiş politikacıların ötesinde, para yaratma sürecini kontrol eden finansal elitlerin elindedir. Bu sistem, sol ve sağ arasındaki yapay bir bölünmeyi teşvik ederek, halkı manipüle eder ve gerçek sorunlardan uzaklaştırır. Emanuel Pastreich’in de belirttiği gibi, hem sol hem de sağ, küresel finansal kurumlar tarafından finanse edilmekte ve yönlendirilmektedir.

Demokrasi, halkın kendi kendini yönetme illüzyonunu yaratırken, aslında finansal elitlerin çıkarlarını koruyan bir mekanizma olarak işlev görmektedir. Seçimler, halkın dikkatini gerçek sorunlardan uzaklaştıran birer gösteri haline gelmiştir. Seçilen politikacılar, aslında finansal elitlerin çıkarlarını koruyan geçici figüranlardır. Bu nedenle, demokratik sistemin kendisi, halkın gerçek özgürlüğünü ve bağımsızlığını sağlamaktan uzaktır.

Hükümetlerin Özgürlüğe Karşı Düşmanlığı

Hükümetler, aslında zihin kontrolü için oluşturulmuş kavramsal yapılar olarak tanımlanabilir. Hükümet otoritesine olan inanç, bireylerin özgürlüklerini ve bağımsız düşünme yetilerini zayıflatır. Bu otorite, bireyleri vergiler ve kısıtlamalar yoluyla kontrol eder ve bu kontrol, aslında bir tür zihinsel köleliktir.

Hükümetlerin varlığı, bireylerin zihinlerinde oluşturulmuş bir kavramdır. Hükümet binaları ve yetkilileri fiziksel olarak var olsa da, hükümetin kendisi, bireylerin zihinlerinde var olan bir otorite figürüdür. Bu otorite, bireylerin özgürlüklerini kısıtlamak ve onları kontrol etmek için kullanılır. Hükümetlerin varlığı, aslında bireylerin zihinlerinde oluşturulmuş bir yanılsamadır.

Sahte Bilim ve İdeolojik Hegemonya

Sahte bilim, bu yeni dünya düzeni grubunun ekonomik ve ideolojik kontrolünü artırmak için kullandığı bir diğer araçtır. Sahte iklim bilimi ve yanlış yönlendirilmiş viroloji, dünya çapında sahte pandemiler başlatmak ve zorunlu aşı politikalarını dayatmak için kullanılmıştır. Bu bilimsel hileler, küresel finansal elitlerin çıkarlarını korumak ve genişletmek için kullanılan araçlardır.

Sahte bilim, halkın korku ve belirsizlik içinde tutulmasını sağlayarak, hükümetlerin ve uluslararası örgütlerin otoritesini pekiştirmektedir. Örneğin, iklim değişikliği politikaları, aslında küresel bir komünist düzeni dayatmak için kullanılan bir araç olarak görülmektedir. Aynı şekilde, COVID-19 pandemisi de, dünya çapında bir kontrol mekanizması oluşturmak için kullanılmıştır. Bu tür olaylar, halkın korku ve belirsizlik içinde tutulmasını sağlayarak, hükümetlerin ve uluslararası örgütlerin otoritesini pekiştirmektedir.

Tanrı’nın Gerçek Otoritesi ve Ruhsal Uyanış

Gerçek otorite, insan yapımı kurumlar veya hükümetler değil, Tanrı’dır. Tanrı’ya olan inanç ve bağlılık, bireylerin bu matriksten kaçınmalarını ve gerçek özgürlüğe ulaşmalarını sağlar. Tanrı, her yerde mevcuttur ve bireylerin kalplerinde yer alır. Tanrı’ya teslimiyet, bireylerin ruhsal uyanışını ve özgürlüğünü sağlar.

Tanrı’nın otoritesi, insan yapımı kurumların ve hükümetlerin otoritesinden çok daha üstündür. Tanrı, bireylerin kalplerinde yer alır ve onların gerçek özgürlüğünü sağlar. Tanrı’ya olan inanç ve bağlılık, bireylerin bu matriksten kaçınmalarını ve gerçek özgürlüğe ulaşmalarını sağlar. Tanrı’ya teslimiyet, bireylerin ruhsal uyanışını ve özgürlüğünü sağlar.

Sonuç

Modern dünyanın kurumsal ve politik matriksi, bireylerin özgürlüklerini ve ruhsal bütünlüklerini tehdit eden karmaşık bir sistemdir. Bu sistem, sahte bilim ve hükümet otoritesi aracılığıyla bireyleri manipüle eder ve kontrol eder. Gerçek özgürlük ve ruhsal uyanış, Tanrı’ya olan inanç ve bağlılıkla mümkündür. Bu makale, bireylerin bu matriksten nasıl kaçınabileceğini ve gerçek özgürlüğe nasıl ulaşabileceğini tartışmıştır.

Bu matriksten kaçınmanın yolu, ilahi yaratıcıya olan inanç ve bağlılıktır. Yaratıcı, bireylerin kalplerinde yer alır ve onların gerçek özgürlüğünü sağlar. Yaratıcı’ya teslimiyet, bireylerin ruhsal uyanışını ve özgürlüğünü sağlar. Bu nedenle, bireylerin yaratıcıya olan inanç ve bağlılıklarını güçlendirmeleri, bu matriksten kaçınmanın ve gerçek özgürlüğe ulaşmanın en etkili yoludur.

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.