Ortadoğu, Güç ve Kontrol Arayışında Olan Küresel Elitlerin Gölgesinde, Mezhepçilik, Medya Manipülasyonu ve Eğitim Eksikliği Gibi Karmaşık Sorunlarla Yüzleşiyor..
Ortadoğu’da yaşanan son çatışmalar ve savaşlar yalnızca bölgesel kriz değil, insanlığın geleceğini tehdit eden kaos ortamının parçası. Mezhepçilerin geçici zafer sarhoşluğu ve kukla hükümetleri, cehaleti besleyerek kendi iktidarlarını sürdürme çabası içinde.
Mezhepçilik: Küresel Kontrol Aracı
Mezhepçilik, sadece inanç meselesi değil, aynı zamanda Ortadoğu insanlarına yönelik kontrol aracı olarak kullanılıyor. Mezhepçilerin kısa sürelide olsa yaşadıkları zafer sarhoşluğu, onları gerçeklerden koparıyor. Bu düştükleri durum, Suriye’deki kanlı çatışmaların arka planında yatan derin sorunları göz ardı etmelerine neden oluyor. İdeolojik saplantıları uğruna masum insanları hedef alan mezhepçi gruplar, küresel elitlerin çıkarları doğrultusunda birer piyon haline geliyor.
Bu, insanlığın geleceği için büyük endişe kaynağıdır. Mezhepçilerin eylemleri, bir yandan kendi halklarını yok ederken, diğer yandan küresel güçlerin oyun alanını genişletiyor. Peki, bu kontrol aracı insanları nasıl etkiliyor ve hangi sonuçları doğuruyor?
Medya: Gerçeklerin Çarpıtıldığı Savaş Alanı
İsrail’in Suriye’deki varlığı, yalnızca işgal değil, aynı zamanda kontrol planlarının mükemmel parçasıdır. Bu işgal, bölgedeki güç dengesini değiştirmek ve halkları birbirine düşürmek için tasarlanmış stratejidir. Türk televizyonları, bu durumu “Zalim Esed” propagandası ile örtbas etmeye çalışıyor. Medya, halkın algısını yönlendirmek için mükemmel silah haline gelmiş durumda. Gerçekler, manipüle edilmiş bilgilerle çarpıtılıyor ve bu durum, insanların gerçekleri görmesini engelleyerek korku ve belirsizlik ortamını besliyor.
Küresel elitler, bu tür propagandalarla halkları birbirine düşürerek kendi çıkarlarını korumak için kaos yaratırlar. Medya, bu süreçte araç olarak kullanılıyor; izleyiciler, sürekli olarak çarpıtılmış gerçeklerle besleniyor. Bu, sadece medya oyunu değil, aynı zamanda insanlığın geleceği için tehdit. Medyanın bu manipülatif gücü, bireylerin düşünce yapısını şekillendirirken toplumsal huzursuzluğu artırıyor. Algı yönetimi, insanların düşüncelerini ve davranışlarını şekillendirmek için kullanılıyor. Medya, bireyleri “zombi” gibi düşünmeye zorlayarak gerçekleri görmelerini engelliyor.
Bu durum, insanların kendi gerçekliklerini sorgulamalarını zorlaştırıyor. Gerçekler sürekli olarak çarpıtılıyor ve alternatif gerçekler yaratılıyor. Bu, küresel elitlerin insanlığı kontrol planlarının parçası olarak halkın bilinçaltına korku ve endişe yerleştiriyor. İnsanlar, gerçekleri sorgulamak yerine medyanın sunduğu sahte gerçeklerle yaşamaya mahkûm ediliyor. Bu, insanlığın geleceği için büyük tehdit oluşturuyor.
Eğitim Eksikliği: Cehaletin Yayılması ve Toplumsal Huzursuzluk
Eğitim eksikliği, bu sorunun temel nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bilimsel ve düşünsel gelişim yerine cehalet ve dogmatizm yayılıyor. Uydurulmuş mezhep anlayışlarını gerçek İslam göre sözde dini yönetimler, halkın bilinç düzeyini planlı düşürerek kendi iktidarlarını sürdürmek için araç olarak kullanılıyor. Bu durum, halk arasında mezhep nifakını körüklüyor ve toplumsal huzursuzluğu artırıyor. Kukla yönetimler, halkın gerçek ihtiyaçlarını göz ardı ederek kendi çıkarlarını korumak için varlıklarını sürdürüyor.

Nusayri Alevilerin eylemleri, mezhepçi zihniyetin kurbanı haline geliyor ve bu durum, sadece kendi topluluklarını değil, tüm bölgeyi tehdit eden kaos yaratıyor. Küresel elitler, bu durumu kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak halkları birbirine düşürüyor. Eğitim, bu kaosun üstesinden gelmek için en önemli araçtır. Bilimsel ve düşünsel gelişim, insanları bilinçlendirerek bu tür eylemlerin önüne geçebilir. Ancak, bu eğitim eksikliği sürdükçe kaos ve şiddet döngüsü devam edecektir.
Büyük Sıfırlama Planları ve Mezhepçilik Bağlantısı
Sonuç olarak, küresel elitlerin eylemleri, yalnızca bireysel çatışmaların ve sorunların ötesinde, insanlığın geleceğini şekillendiren geniş çaplı büyük sıfırlama planının parçası olarak karşımıza çıkıyor. Mezhepçilik, medya manipülasyonu ve eğitim eksikliği gibi unsurlar, bu elitlerin kontrol stratejilerinin temel taşlarını oluşturuyor.
Ortadoğu’daki kaos, sadece bölgesel kriz değil, aynı zamanda küresel güç dinamiklerinin yeniden şekillendirilmesi için fırsat olarak değerlendirilmelidir. Elitlerin halkları birbirine düşürme çabaları, kendi çıkarlarını korumak ve güçlerini pekiştirmek amacıyla sürdürdükleri savaşın yansımasıdır.
Okuyucular, bu karmaşık dinamiklerin ardındaki gerçekleri sorgularken insanlığın geleceği için daha derin düşünceye yönelmelidir. Bu, sadece uyanış değil, aynı zamanda bölge halkları ve devletleri için direnişe çağrısıdır; çünkü gerçekleri anlamak, küresel elitlerin bu karanlık planların üstesinden gelmek için atılacak ilk adımdır.
SADİ ÖZGÜL

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.