İklim Kanunu Yeni Kısıtlamaların Habercisi mi?
İklim değişikliği gerçekten dünyayı kurtarmak için mi, yoksa bireysel özgürlüklerimizi kısıtlamak için mi kullanılıyor?
Son yıllarda sıklıkla gündeme gelen küresel iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve çevreci söylemler, küresel kontrol mekanizmalarının inşasına hizmet eden araçlardır. Karbon ayak izi uygulaması, bireylerin üretim ve tüketim süreçlerini dijital kimlikler aracılığıyla izlemeyi ve kontrol altına almayı hedefleyen sistemdir.
İklim değişikliği gerekçesiyle öne sürülen karbon emisyonlarının azaltılması söylemi, bireylerin tüketim alışkanlıklarını kısıtlamak ve ekonomik ve sosyal haklarını sınırlandırmak amacı taşımaktadır. İklim Kanunu düzenlemeleri, kontrol mekanizmalarını derinleştirerek bireylerin özgürlük alanlarını daraltabilir.
Davranış Kontrolü ve Karbon Ayak İzi Denetimi
İklim değişikliği gerekçesiyle bireylerin sosyal ve ekonomik hareketlerini sınırlandıracak yeni düzenlemeler gündemde. Karbon ayak izini azaltma hedefiyle üretim ve tüketim süreçlerinin küresel güçlerin denetimine girmesi, bireysel özgürlüklerin daraltılmasına neden olabilirken, bu tür politikalar, toplumun günlük yaşamına ciddi müdahaleler içerebilir.
Süreç İklim Kapanmalarına Doğru Gidiş ve Dijital Puanlama Sistemine Geçiş Sürecinin Başlangıcıdır
Karbon emisyonlarını azaltma bahanesiyle tıpkı sözde pandemi özde plandemi sürecinde olduğu gibi ekonomik ve sosyal hayatı etkileyen geniş kapsamlı kapanmaların uygulanması mümkün olacak. Bunun yanında, dijital puanlama sistemleriyle vatandaşların finansal ve sosyal haklarının karbon tüketimine bağlı olarak düzenlenmesi/kısıtlanması ve yeni kontrol mekanizmaları oluşturulacak.
Gıda Sektöründe Dönüşüm ve Yerel Üretimin Engellenmesi
Yapay et ve laboratuvar ortamında üretilen gıdaların teşvik edilmesi, geleneksel tarım ve hayvancılığı tehdit ediyor. Küçük çiftçilerin desteklenmemesi, yerel üretimin zayıflatılması ve küresel gıda tekellerine bağımlılığın artırılması, doğal gıda üretimi üzerinde ciddi baskılar oluşturuyor. Bireylerin doğal beslenmesinin önüne yapay gıdalar/yapay etler ile geçiliyor. Önümüzdeki süreçte protein mühendisliği çerçevesinde yapay gıdalara proteinler enjekte edilecek ve bireylerin yapay gıdalara zorunlu yönlendirilmesi sağlanacak.
Aile Yapısına ve Toplumsal Değerlere Müdahale
Küresel medya, popüler kültür ve sosyal ağlar geleneksel değerleri hedef alan dönüşüm sürecine zemin hazırlıyor. Cinsiyetsizleştirme politikalarıyla aile ve toplumsal yapıların zayıflatılması, küresel denetimin önemli bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Dijital Kimlik ve Finansal Kontrol
QR kodlu kimlik sistemleri ve dijital finansal puanlamalar (dijital vatandaşlık sosyal puanlama sistemi + karbon ayak izi takibi), bireylerin ekonomik erişimlerini sınırlandıracak. Karbon emisyonlarının azaltılması bahanesiyle, sözde iklim değişikliği bahanesi ile, dünyayı kurtarma bahaneleriyle bu tür sistemlerin yaygınlaşması bireysel finansal bağımsızlığı azaltarak merkezi otoritelerin kontrolünü güçlendirecek. Bireylere ödül ve ceza puanları uygulanarak tüketim süreçlerine kısıtlama getirilebilir.
Bilinçli Adımlar Atmalıyız.
Sözde küresel iklim değişikliği, aslında küresel kontrol mekanizması inşa etmeyi hedefleyen politikalar, dünyayı kurtarmaktan ziyade, bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlayarak sistemlerin dayatılmasını amaçlamaktadır. Türkiye’nin gündeminde olan İklim Kanunu, alışverişten seyahate, bankacılıktan ulaşıma ve nakitsiz topluma kadar her alanda karbon ayak izi takibiyle Çin’deki ödül veya cezalandırma mekanizmalarının doğuşuna sebep olan vatandaşlık puanlama sistemine benzer kötücül yapılara dönüşme potansiyeli taşımaktadır.
İklim değişikliği adı altında bireysel özgürlüklerimiz kısıtlanırken, sürece nasıl tepki vermeliyiz?
Bu kritik soruyu sık sık kendimize sormalı, geleceğimizi ve neslimizi korumak için bilinçli adımlar atmalıyız.
Ömer MEMOĞLU

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.