İsimleri Değişse de Perde Arkasındaki Niyetleri ve Hedefleri Hep Aynı; Türkiye
Gözlerimizi açma zamanı geldi! Masalları ve sahte gündemleri yırtıp atma vakti geldi. İster “küresel güçler”, ister “İlluminati”, ister “elitler”, ister “küreselciler”, ister “derin ağlar” ister “komite” ya da başka bisimler verin; gölgelerdeki efendilerin isimleri değişse de karanlık niyetleri hep aynı kalacak: Tam kontrol, acımasız sömürü ve kendi düzenlerini dayatmak.
Kimileri “uçuk komplo teorisi” dese de kirli oyunun ve hain planların merkez üssü daima Türkiye olacak. Ülkemizi hedef alan operasyonları ve sokmaya çalıştıkları cendere şiddetlenerek devam edecek. Artık görünmez düşmanın kökenleri, planları ve tuzaklarıyla yüzleşmekten başka çare kalmadı.
Görünen Kökler Ve Şüphe Tohumları; İlluminati
Resmi tarih, küresel kontrol ağı İlluminati’yi 1776’da Almanya’da Adam Weishaupt’un kurduğunu yazar; akıl ve bilimi yücelten “Aydınlanmışlar”. Ancak Weishaupt, fikirleri ve örgütlenme şemasını sıfırdan yaratmadı; o, kökleri 16. yüzyıl Afganistanı’ndaki Roşeniye hareketine dayanan çok daha eski, Doğu’nun derinliklerinden sızan karanlık mirasın modern taşıyıcısıdır.
Kadim yapı, aydınlanma maskesi altında Luciferian dünya görüşünü, gizli ritüelleri, okült bilgileri ve hermetik sırları kullanarak insanlığı kontrol etme hedefini güder. Doların üzerindeki göz ve piramit gibi semboller karanlık mirasın inkâr edilemez izleridir; yapının ilerleme merkezi olarak gördükleri İslami kutsal topraklarda, dindar görünüm altında farklı güçlere hizmet ederler.
Gençlik vakıfları gibi sivil toplum örgütlerine ve benzeri kuruluşlara sızarak onların nüfuzunu kendi amaçları doğrultusunda kullanır ve böylece binlerce yıllık karanlık miras, modern dünyada küresel kontrol mekanizması olarak varlığını sürdürür.
Görünmeyen Kuklacılar Ve Kirli Ağları
Dünyayı seçilmişler yönetmez. Perde arkasında, kökleri tarihe uzanan, ulusları aşan azınlık hükmeder. Kutsalları kendi çıkarlarıdır; servetleri ve etkileriyle hükümetleri kendine benzeyen zihniyettekilerden yaratırlar. ‘Seçkinler’ gizli kapılar ardında buluşlar. Medyayı ele geçirirler, finansı manipüle ederler, şahsiyetsiz siyasetçileri iplerinden tutarlar. Sınırlar onlar için hiçtir; nihai hedefleri mutlak küresel hakimiyet olacağı için kirli ağların kökleri derindir ve kolları kaçınılmaz olarak her yere uzanmak ister.
Hedef Tahtasındaki Türkiye: Neden Biz?
Türkiye, onların hedefindedir; çünkü onların oyununu bozan kilit taşı olabilir! Üç kıtanın birleştiği, enerji yollarının kesiştiği paha biçilmez stratejik konumuyla Avrasya’nın kontrolünü elinde tutacağı için tehdit olarak görürler. Tarih boyunca emperyalizme direnmiş, kendi kaderini tayin etmiş bağımsızlık karakteri, köle ruhlu efendileri rahatsız eder. Bölgesinde lider olma potansiyelimiz, tek kutuplu dünya hayallerine en büyük darbeyi vurabilir.
Toplumu bir arada tutan güçlü aile yapısı, inançları ve gelenekleri ise “böl, parçala, yönet” taktiklerine karşı doğal direnç oluşturarak planlarını bozar. İşte bu yüzden ekonomik krizler, sözde iklim krizi, terör belası ve kutuplaştırma maksatlı iç fitneyle sürekli yıpratılır. Amaçları uyanık olmazsak Türkiye’yi zayıflatmak, diz çöktürmek ve beyinlerimizi işgal ederek piyon haline getirmektir.
Çelik Kalkanımız: Milli Birlik ve Şuurdur
Küresel kuşatmaya karşı direncimizin sırrı içimizdedir: Sarsılmaz milli birlik ve şuur! Farklılıkları kaşıyanlara inat, Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Alevi, Sünni demeden tek yürek, tek bilek olmaya devam edersek bizi bölemezler, çünkü ortak paydamız Türkiye’dir.
Ekonomik bağımsızlık vazgeçilmezdir; yerli üretimi ve milli teknolojiyi güçlendirerek dışa bağımlılığı kırarsak, kendi kendine yeten güç oluruz. Değerlerimize, tarihimize, dilimize sahip çıkarsak kültürel yozlaşmaya geçit vermeyiz; öz kimliğimiz pusulamızdır. Önümüze sunulan her bilgiyi sorgular, propagandaya karşı zihnimizi bilersek düşünce silahımız olur. Çelik kalkanları sımsıkı tuttuğumuzda hepsi anlam kazanır ve bizi korur!
“Türkiye’yi Sıfırlama Planlarının Özü Nedir?
Ülkemize yönelik tarihi operasyonların ve saldırıların nihai hedefi olan “Büyük Sıfırlama” Planları küresel elitlerin Türk milletini kendi merkezi kontrollerine bağlama planıdır; bu, Davos’ta (Cüneyt Zapsu’nun ifadeleriyle) açıkça ilan edilen, daha fazla kontrol ve daha az milli egemenlik demektir.
Türkiye gibi ulus devletleri yıkmayı, kimlikleri silmeyi, ekonomik bağımsızlığı yok edip küresel finans elitlerin merkezlerine köleleştirmeyi ve toplumu planlı krizlerle yönetmeyi amaçlayan küresel mühendislik, her kaosu kendi dayatmaları için fırsat bilir.
Ancak topraklarımızın tarihten gelen direniş ve mücadele ruhu, egemenlik gaspına geçit vermez. Mücadele, ekonomik bağımsızlığı koruma, kültürel kimliğe sahip çıkma ve milli birliği sarsılmaz kılma mücadelesiyle teslimiyet olmadan, milli şuur, sarsılmaz irade ve kenetlenmiş olarak zafere ulaşılabilir. Çünkü Türkiye, küresel efendilerin değil, bizim ebedi yurdumuzdur ve öyle kalacaktır!
Küresel İfşa

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.