İklim Aldatmacasıyla Türk Sanayisine ve Milli Egemenliğine Küresel Pranga!
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sinsice ilerletilen ve ilk maddeleri onaylanan sözde “İklim Kanunu”, masum çevre düzenlemesi maskesi altında, aslında küresel elitlerin Türkiye’nin milli egemenliğine ve ekonomik bağımsızlığına yönelik başlattığı acımasız saldırının son perdesidir. Paris İklim Antlaşması’nın piyonu olarak dayatılan bu yasa, Türk sanayisini çökertme, halkı dijital prangalara vurma ve ülkeyi küresel efendilerin insafına terk etme planının ta kendisidir. Unutmayın, dün hedef topraktı, bugün ise doğrudan Türk insanının ruhu ve geleceği işgal edilmek isteniyor!
Yeşil Maskenin Ardındaki Küresel Komplo
Sakın aldanmayın! Paris İklim Antlaşması ve onun yerel uzantısı olan İklim Kanunu gibi düzenlemeler, çevrecilik sosuna bulanmış, ancak özünde tam küresel kontrol ve tahakküm projesidir. Bu işin ne iklimle, ne doğayla, ne de sürdürülebilir gelecekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. “İklim değişiyor” yaygarası koparanlar, aslında iklimi “iklim silahları” ve “iklim modifikasyonu” teknolojileriyle bizzat kendileri değiştirmekte, yapay tohumlama ile yağmur bulutlarını istedikleri gibi yönlendirip, bölgeye kuraklık, diğerine sel felaketi gönderebilmektedir. Bu, beşinci nesil savaşın en sinsi cephelerinden biridir ve küresel elitler bu silahı acımasızca kullanmaktadır.
Vatikan ve Büyük Sıfırlama: Krizlerle Dizayn Edilen Gelecek
Bu küresel oyunun perde arkasındaki aktörlerden biri de Vatikan’dır. Vatikan Konsili kararlarıyla şekillenen Ekümenik hareket, bilinçli olarak yaratılan kıtlık, yapay afetler, ekonomik krizler ve sosyal kaos ortamını kullanarak, insanları sahte kurtarıcı beklentisine sokmayı ve nihayetinde Hristiyan birliğini (!) sağlama hedefini gütmektedir. “Büyük Sıfırlama” (Great Reset) dedikleri plan tam da budur: Mevcut düzeni yapay krizlerle yıkıp, yerine kendi totaliter küresel imparatorluklarını kurmak. Bu planın nihai hedeflerinden biri de İstanbul’u “Ecumenopolis” haline getirerek tarihi rövanşı almaktır.
Karbon Bahanesiyle Türk Sanayisine ve Üretimine Darbe
Asıl sorulması gereken şudur: Dünyayı asıl kirletenler, yani küresel sanayi devleri oyunun bedelini ödemezken, neden faturayı Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere kesmeye çalışıyorlar? Rakamlar ortada: Çin tek başına küresel karbon salınımının %32.48’inden, ABD %12.61’inden, Hindistan ise %6.71’inden sorumlu. Bu üç ülkenin toplam payı %51.8 iken, Türkiye’nin payı sadece %1.13! Buna rağmen Türkiye’ye dayatılan ağır yükümlülükler, Türk sanayisine vurulmak istenen emperyal prangadan başka şey değildir.
Trump’ın ABD Başkanı olur olmaz Paris İklim Antlaşması’ndan çekilmesi, “yeşil sahtekarlığın” farkında olduğunun açık göstergesiydi. Bu sistem doğayı değil, küresel sermayeyi ve onların çıkarlarını korumaktadır.
Karbon Ayak İzi: Dijital Esaretin Yeni Zinciri
Tehlike sadece sanayimizle sınırlı değil. “Karbon ayak izi” adı altında dayatılacak sistemle, bireylerin hayatlarına doğrudan müdahale edilecek, Çin’deki gibi sosyal kredi sistemi Türkiye’ye adapte edilecektir. Ne kadar ısındığınızdan, ne yediğinize, nereye seyahat ettiğinize kadar her adımınız izlenecek, puanlanacak ve küresel şirketlerin insafına bırakılacaksınız. Bu sistem, “nakitsiz toplum” projesiyle birleştiğinde, dijital cüzdanlar üzerinden tam kontrol ve yönlendirme başlayacak; mahremiyet, özgürlük ve bireysel tercihler buharlaşacaktır. Blockchain teknolojisi, dijital esaretin altyapısını oluşturmak için kullanılacaktır.
Tarım ve Hayvancılığa Vurulan Küresel Balta
Bu sinsi yasa, aynı zamanda Türkiye’nin tarım ve hayvancılığını bitirerek, milleti GDO’lu ürünlere ve yapay ete mahkum etme planının parçasıdır. Amaç, Türk milletinin kendi toprağında kendi gıdasını üretmesini engellemek, onu tamamen dışa bağımlı hale getirmektir. Bu, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinin rafa kaldırılıp, egemenliğin küresel şirketlere ve onların yerli işbirlikçilerine devredilmesi anlamına gelmektedir.
Uyan Türkiye: Egemenliğine Sahip Çık!
Gazi Meclis’teki vekillere ve tüm Türk halkına sesleniyoruz: Bu çevre yasası değil, açık egemenlik devri operasyonudur! Bu yasa, Türkiye’nin geleceğini küresel elitlerin insafına terk etmek, sanayimizi yok etmek, tarımımızı bitirmek ve insanlarımızı dijital kölelere dönüştürmektir. Bu tehlikeye karşı dur demek, her vatanseverin görevidir. Bu mesele, siyasi parti meselesi değil, doğrudan Türkiye meselesidir! Küresel elitlerin dayattığı zincire hep birlikte ‘Hayır!’ deme vaktidir. Çünkü mesele basit bir siyaset meselesi değil, mesele Türkiye meselesidir!
Ömer MEMOĞLU
Küreselifsa.com

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.