Orta Doğu’nun Teknoloji Yatırımlarındaki Yükseliş Dijital Güç mü, Gözetim Tuzağı mı?
Orta Doğu, küresel teknoloji yatırımlarının yeni cazibe merkezi haline geldi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar, milyarlarca dolarlık anlaşmalarla ABD’nin en büyük teknoloji şirketleriyle stratejik ortaklıklar kuruyor.
Ancak gelişmeler, sadece ekonomik büyüme fırsatları sunmakla kalmıyor; aynı zamanda bölgenin dijital egemenliği ve bireysel özgürlükler açısından kritik riskler barındırıyor.
Dijital Egemenlik ve Merkezi Kontrolün İnşası
Bölge ülkeleri, yapay zekayı kendi sınırları içinde çalıştırmak ve verileri yerel olarak tutmak için büyük yatırımlar yapıyor. Suudi Arabistan’ın Humain şirketi, Nvidia ve AMD ile iş birliği yaparak 18.000’den fazla çip getirirken, BAE Amazon ve OpenAI ile süper bilgisayar altyapısı kuran hamleler, hız ve maliyet avantajı sağlasa da, güçlü merkezi otoritelerin veri üzerinde mutlak kontrol kurmasına zemin hazırlıyor. Böylece bireylerin dijital ayak izleri üzerinde kapsamlı gözetim mekanizmaları oluşturulabilir.
Teknokratik Yönetimin Tehlikeli Yükselişi
Yapay zeka destekli karar alma sistemleri, demokratik süreçlerin yerini alarak teknokratik yönetim biçimini tetikleyebilir. Kamu politikalarının algoritmalarla şekillendiği ortamda, halkın yönetime katılımı azalırken, kararlar uzmanlar ve yapay zeka modelleri tarafından belirlenirse, demokratik meşruiyeti zayıflatıp, toplumun denetim mekanizmalarını işlevsiz kılabilir.
Küresel Bağımlılık ve Dijital Kolonyalizm Riski
ABD merkezli teknoloji devlerinin Orta Doğu’daki yatırımları hızla artıran Oracle’ın Suudi Arabistan’daki 14 milyar dolarlık bulut yatırımı, Google ve Microsoft’un bölgesel veri merkezleri kurması, yerel teknoloji ekosistemlerinin dış aktörlere bağımlılığını derinleştiriyor. Veri yönetimi ve çip üretiminin belirli küresel aktörlerin elinde toplanması, bölgenin karar alma süreçlerinin dış güçlerin çıkarlarına endekslenmesine yol açabilir.
Dijital Profilleme ve Sosyal Kontrolün Genişlemesi
Küresel elitlerin kontrolündeki büyük veri merkezleri, bireylerin finansal, sağlık ve sosyal verilerini kapsamlı şekilde takip etmeye olanak tanırken, devletlerin verileri kullanarak sosyal kontrol mekanizmalarını güçlendirmesi, Çin’in sosyal kredi sistemine benzer gözetim rejiminin bölgeye yayılma ihtimalini gündeme getiriyor. Böyle sistemde, vatandaşların dijital profilleri üzerinden derecelendirilmesi ve izlenmesi olağan ve sıradan hale gelebilir.
Büyük Sıfırlama ve Yeni Dünya Düzeni
Teknoloji yatırımlar, aynı zamanda küresel ölçekte “Büyük Sıfırlama” olarak adlandırılan dijital dönüşümün temel taşlarını oluşturur. Merkez bankası dijital para birimleri (CBDC) ve yapay zeka destekli finansal sistemler, bireylerin ekonomik özgürlüklerini kısıtlayabilir, otoriter rejimlerin kontrol alanını genişletecek yeni ekonomik yapının, yerel yönetimlerin bağımsızlığını aşındırması ve küresel merkezî kontrol mekanizmalarının güçlenmesi kaçınılmaz görünüyor.
Peki Öyleyse, Orta Doğu’nun Teknoloji Yükselişi: Fırsat mı, Tehdit mi?
Orta Doğu, artık sadece yeni araçlar ve hizmetler için pazar olmaktan çıkıp, altyapı, yapay zeka eğitimi, startup büyümesi ve bulut hizmetleri için küresel merkez haline getirecek hızlı yükseliş, fırsatla birlikte Büyük Sıfırlama (great Reset) planları kapsamında tehditleri de barındıran derin ve karmaşık dijital dönüşümün habercisi olarak, bölge halkının özgürlüklerini kısıtlayan, merkezi gözetim ve kontrol mekanizmalarını güçlendiren sinsi planın parçası olabilir diyebiliriz.
Teknolojinin şekillendirdiği yeni dünya düzeninde, ekonomik fırsatlarla birlikte ciddi toplumsal ve siyasal riskler de ve bağımsızlıkların zayıflaması gibi teditler kapıda bekliyor.
Alternatif Yollar ve Tehditlere karşı Yapılması Gerekenler
Merkezi olmayan teknolojilerin, özellikle blockchain tabanlı sistemlerin yaygınlaşması, veri kontrolünü bireylere geri verebilir gibi açıklamalar sözde bağımsızlık gibi görünebilir. Ancak bu bir aldatmacadır. Yapılması gereken bağımsız yerel yapay zeka modelleri ve açık kaynak çözümler, küresel elitlere olan teknoloji bağımlılığını azaltmada kritik rol oynayabilir. Ayrıca dijital dönüşüm süreçlerinin milli olması için; şeffaf, katılımcı ve demokratik mekanizmalarla yürütülmesi ise toplumsal meşruiyetin korunması için elzemdir.
Bu bağlamda Türkiye ve bölge halkı, küresel elitlerin dijital dönüşüm yatırımı adı altında sunduğu dijital gizli tuzaklara karşı uyanık olmalı, özgürlük ve bağımsızlığımızı korumak için kararlı adımlar atmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, teknoloji sadece alınan ürün değil; aynı zamanda şekillendirilen güçtür. Geleceği belirleyecek olan ise bizlerin farkındalığı ve kararlılığıdır.
Sadi ÖZGÜL

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.