Sokaklar Artık Sadece Halkın Değil, Paranın da Oyun Alanı Haline Geldi…
Protestolar, organik toplumsal hareketler olmaktan çıkıp, küresel ve yerel elitlerin finanse ettiği kiralık gösterilere dönüştü. ABD’de başlayan kiralık protesto endüstrisi, siyasi mesajları güçlendirmek için kalabalık kiralayan, aktivistleri ücret karşılığı organize eden firmalar aracılığıyla yayılan yapay hareketler, gerçek halk desteği izlenimi yaratırken, demokrasiye olan güveni derinden sarsıyor. Peki, sadece ABD’ye mi özgü? Yoksa küresel sorun mu? Türkiye neresinde duruyor? Gelin, birlikte bakalım.
ABD’de Kiralık Protestolar: Demokrasi Mi, Tiyatro Mu?
ABD’de bazı şirketler, protesto organizasyonunu hizmete dönüştürerek siyasi aktörlere kalabalık, slogan ve medya performansı sunuyor. Gerçek halk desteği olmadan, ücretli protestocularla desteklenen hareketler yaratılıyor. Medya ise sahnelenen gösterileri gerçek halk tepkisi olarak yansıtılması, demokratik katılımın yerini satın alınan illüzyona bırakıyor. Üstelik kiralık protestolar, siyasi kutuplaşmayı derinleştirirken, halkın gerçek taleplerini gölgede bırakıyor.
Türkiye’de Protestolar: Estetik, Performans ve Dijital Manipülasyon
Türkiye’de protestolar, görünürlük ve medya estetiği ekseninde şekilleniyor. Gezi Parkı’ndan sonra sokak hareketleri, sponsorlu yürüyüşler, viral hashtag kampanyaları ve sosyal medya performanslarıyla öne çıkıyor. Gerçek öfke ve talepler, paylaşılabilirlik ve görsel şovun gerisinde kalabiliyor. Dijital platformlarda bot hesaplar ve organize gruplar aracılığıyla yapay destek yaratılıyor. Sosyal medya algoritmaları, hangi protestonun daha çok beğeni alacağını belirleyerek görünürlüğü şekillendirmesi hak taleplerinin değil, estetik ve duygusal çarpıcılığın ön plana çıkmasına neden oluyor.
Elitlerin Finansmanı ve Manipülasyonun Kirli İlişkisi
Küresel elitler dünyanın birçok ülkesinde siyasi anlatıları şekillermeye çalışırken, Türkiye’de ise “dış mihrak” söylemiyle müdahaleler kriminalize edilmesi, halkın gerçek taleplerinin değil, elitlerin çıkarlarının ön plana çıkmasına yol açıyor. Finansmanın kaynağı kadar, kaynakların nasıl kullanıldığı ve hangi amaçlara hizmet ettiği önem arz ederken, finansman ilişkileri demokratik mücadeleyi güçlendirmeyip yozlaştırabilir.
Sahte Taban Hareketlerinin Dijital Karanlığı
Sahte taban hareketleri, gerçek halk desteği olmadan geniş kitlelerin desteği varmış gibi gösterilmesi demek. Türkiye’de sosyal medya botları, koordineli influencer ağları ve organize gruplar aracılığıyla yapay destek yaratılan dijital kitle mühendisliği, kamuoyunu yanıltıyor, gerçek katılımı gölgelemesi dijital çağda demokrasi kavramının yeniden düşünmemizi gerektiriyor.
Katılım Yerine Görünürlük Satın Alınması Demokrasi Krizi mi?
Protestolar artık katılım değil, görünürlük satın alma meselesi haline geldi. ABD’de ücretli protestocularla desteklenen hareketler, Türkiye’de ise medya uyumlu gösterilerle sahnelenmesi, demokrasinin ruhunu zedeliyor; gerçek halk coşkusu yerini stratejik ve bireysel menfaat heyecanına bırakıyor. Politik estetik, demokratik katılımı güçlendirmeyip, sahte formata dönüştürülüyor olması, halkın gerçek iradesinin ne kadar yansıdığıyla doğrudan bağlantılıdır.
Türkiye’de Güncel Protesto Dinamikleri
Son dönemde Türkiye’de aşı karşıtlığı, iklim kanunu ve zeytinlik alanların maden sahasına dönüşmesi aleyhine düzenlenen eylemler ile siyasi yargı kararlarına yönelik protestolar öne çıkıyor.
Aşı karşıtlığı hareketleri, pandemi sürecinde sağlık politikalarına karşı organize olurken, sosyal medya üzerinden yayılan enformasyonla destekleniyor. İklim kanunu karşıtı gösteriler çevre politikalarına yönelik endişeleri dile getiriyor, ancak kimi zaman finansman desteği veren sponsorlar tarafından yönlendiriliyor. Yargı kararlarına yönelik protestolar ise hukukun bağımsızlığı ve adalet algısı üzerine tartışmalar yaratabilecek hareketler, siyasi aktörlerin manipülasyonuna açık hale gelerek gerçek taleplerin gölgede kalmasına neden olurken, “parasını veren düdüğünü çalar” medya stratejisi yarattı.
Türkiye’ye Etkileri Olan Somut Örnekler
Gezi Parkı direnişi sonrası Türkiye’de protestolar giderek estetik ve performans odaklı hale geldi. Kadın hakları, çevre ve sosyal adalet temalı yürüyüşler, sponsorlu organizasyonlar ve viral kampanyalarla görünürlük kazandı. Ancak görünürlük, gerçek taleplerin önüne geçebiliyor. 2015-2016’da “Yerli ve Milli” hashtag kampanyaları, devlet destekli bot ağlarıyla yapay büyütüldü. Muhalefet protestolarında organize gruplar aracılığıyla yukarıdan aşağıya mobilizasyon sağlandı.
Karanlık Planları Görmek ve Mücadele Etmek Zorundayız
Önümüzdeki dönemde kiralık protestolar ve dijital direniş, yapay zeka destekli botlar, sahte hesaplar ve algoritmik manipülasyonlar küresel medyanın desteği ile daha sofistike hale gelecek. Toplumsal hareketlerin gerçekliği giderek bulanıklaşacak. Buna karşılık, alternatif platformlar ve şeffaflık talepleriyle gerçek katılımı artıran yeni dijital direniş biçimleri gelişebilir. Bilinçli farkındalık ile oyunları fark etmek ve karşı durulmalıdır; çünkü demokrasi sadece sokakta değil, zihinlerde de kazanılır ya da kaybedilir.
Siz de pasif kalmak mı yoksa bilinçli farkındalıkla harekete geçmek mi istiyorsunuz?
SADİ ÖZGÜL
