İklim Değişikliği Yok, İklim Silahlarıyla Manipülasyonu Var!
İklim değişikliği söylemi, küresel güçlerin gerçek niyetlerini gizlemek için kullandığı perdeden ibarettir. Asıl gerçek, iklim silahlarının varlığı ve silahlarla yapılan iklim manipülasyonu basit bir komplo teorisi değil, somut kanıtlara dayanan gerçektir.
İklim Silahları: Gerçeklik mi, İddia mı?
“İklim silahları var mı?” sorusu, artık retorik olmaktan çıkmıştır. İnsanların hava olaylarını kontrol edebilme yeteneği, uzun süredir tartışılan konu olmaktan öteye geçmiştir. Bu teknoloji mevcuttur ve ne yazık ki, yıkıcı amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır.
Bu teknolojinin ilk “başarılı” kullanımı, 1916 yılında Teksas’ta Charles Hatfield’ın şiddetli yağışa neden olduğu olayla kayıtlara geçmiştir. Ancak “başarı”, büyük yıkım ve can kaybıyla sonuçlandığı için tırnak içinde anılmalıdır.
Jeomühendislik: İklim Manipülasyonunun Bilimsel Kılıfı
1990’lı yıllardan itibaren Batı’da bu tür teknolojilere duyulan ihtiyaçtan bahsedilmiş ve 2000’li yıllarda “jeomühendislik” terimiyle resmileştirilmiştir. İngiltere Parlamento Bilim ve Teknoloji Dergisi’nin yayınları, jeomühendisliğin dış politika ile bağlantılı özel strateji olarak nasıl sunulduğunu açıkça göstermektedir.
The Guardian gazetesinin 2011 tarihli yazısında belirtildiği gibi, jeomühendislik planları, iklim değişikliğinin etkilerini doğrudan ele almak için tasarlanmış projeler olarak sunulmaktadır. Ancak bu, emisyonları azaltma çabalarını oyalayan, gerçekçi olmayan yaklaşımdır.
Jeomühendislik Yöntemleri ve Gizli Amaçlar
Jeomühendislik yöntemleri arasında plastik polimerlerin kullanılması, suya kireç ekleme, karbonu topraklara hapsetmek, sığırları belirli bir şekilde otlatmak, stratosfere sülfat aerosolleri püskürtmek, deniz suyunu havaya püskürterek bulut örtüsünü artırmak, beyaz çatılar boyamak ve hatta Dünya ile Güneş arasına küçük aynalar yerleştirmek gibi yöntemler bulunmaktadır.
Bu yöntemler, hızlı afet yönetiminde iklim jeomühendisliğini kullanmak gibi “iyi niyetli” amaçlarla da ilişkilendirilmektedir. Ancak, büyük volkanik patlamalara neden olup Güneş’in radyasyonunu yansıtarak dünyayı soğutma çabaları gibi, gerçek niyetleri gizleyen birer aldatmacadır. Carnegie’den Lei Duan ve ekibinin volkanik patlama ve güneş jeomühendisliğinin iklim üzerindeki etkilerini karşılaştıran çalışmaları, manipülasyonun bilimsel kılıfını oluşturmaktadır.
İklim Silahlanma Yarışı ve Ulusal Güvenlik
Dış İlişkiler Konseyi (CFR), iklim jeomühendisliğinin devletler arası açık çıkar çatışmasına dönüşebileceği ve teknolojinin silah olarak kullanılabileceği noktasına değinmektedir. “Ortak alan tabanlı jeomühendislik” (CBG) olarak adlandırılan teknolojiler, uluslararası hukuk tarafından henüz kapsamlı olarak yönetilmemektedir.
Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük güçlerin CBG’yi kullanmaya karar vermesi, diğer büyük güçler veya bilimsel kapasiteye sahip orta güçler için örtük izin veya stratejik avantaj sağlama amacı olarak görülmesi, hangi devletin önce iklimi kendi yararına manipüle edebileceğini görmek için iklim silahlanma yarışına neden olabilir.
Patentler ve Ticari Sırlar: Kim Kâr Ediyor?
Amerika Birleşik Devletleri, birçok patente sahiptir. “Hava Durumu Değiştirme Yöntemi” (US3613992), “Gezegen Yüzey Alanlarının Işınlanması İçin Sistem ve Yöntem” (US3564253) ve “Güneş Radyasyonunun Aksi Takdirde Dünyanın Hava Durumu Üzerindeki Etkisini Değiştirmek İçin Yapay Uyduların Uyarlanabilir Şekilde Kullanılması” (US5762298) gibi patentler, teknolojilerin gelişimini ve kullanımını gözler önüne sermektedir.
Bu tür teknolojilerin yasallaşması ve uluslararası kullanımı, sadece ABD şirketlerine büyük kârlar sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda süreçlerin yönetiminde piramidin tepesinde olma konusunda ahlaki hak verecektir. Ayrıca, ABD’nin askeri veya istihbarat nedenleriyle sınıflandırılan kapalı patentleri de mevcuttur.
Jeomühendislik ve 5G: Tehlikeli İşbirliği
“5G” (uydu ve yer tabanlı mikrodalga anten sistemleri) ile Jeomühendislik/Hava Durumu Modifikasyonu arasında doğrudan etkileşim bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) ile Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) arasında hava durumu kontrolü ve izleme faaliyetlerini koordine etmek için işbirliği yapıldığı gerçeği, tehlikeli bağlantıyı ortaya koymaktadır.
WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas’ın “Radyofrekanslar, meteorolojik hizmetler ve iklim izleme uygulamaları için gerçekten kritik öneme sahiptir” açıklaması, işbirliğinin boyutunu gözler önüne sermektedir. ITU ve WMO’nun işbirliği yaptığı “hava durumu kontrolü”, bulut tohumlama aerosolleri (CCN) ve 5G bazlı radyofrekans/mikrodalga (RF/MW) radyasyonu gibi tehlikeli kirletici emisyonların kasıtlı olarak salınmasını ve etkileşimini içermektedir.
Patentler, hava durumunu değiştiren aerosol (CCN) ile Radyofrekans Mikrodalga (RF/MW) Radyasyonu arasındaki etkileşimi açıkça göstermektedir. “Bulut oluşumunu ve bulut yağışını kolaylaştırma sistemi” adlı patentten alınan görsel, etkileşimi detaylandırmaktadır. Alüminyum, baryum parçacıkları ve 5G radyo frekanslarının gökyüzünde mikrodalga etkisi yaratması, “iklim değişikliği” yalanının arkasındaki gerçek manipülasyonu gözler önüne sermektedir.
Beyaz Saray Raporu ve Küresel Manipülasyon
Haziran 2023 tarihli Beyaz Saray raporu “Kongre Tarafından Zorunlu Araştırma Planı ve Güneş Radyasyonu Yönetimine İlişkin İlk Araştırma Yönetişim Çerçevesi”, “araştırma” olarak çerçevelenen jeomühendislik programlarını uygulamaya koyma planını özetlemektedir. Raporda WMO ile işbirliğine dayalı “çabalara” değinilmesi, küresel manipülasyonun resmiyet kazandığını göstermektedir.
“İklim değişikliği” yalandır. İklim silahları gerçektir. İklim silahları ve 5G işbirliği de gerçektir.
Baz İstasyonları: Halkın Güvenliği mi, Ticari Sır mı?
Bu teknolojiler çıkar grupları ve şirketler tarafından kullanıma hazır etrafta dolaşırken, baz istasyonlarına konulan kutulardaki elektronik içeriklerin “ticari gizliliği koruma” maskesi altında gerçek kapasitelerinin saklanma ihtimali bulunmaktadır. Hiçbir denetleme mekanizması halka açık şekilde işlemezken, bunun insanlığın faydasına olduğunu düşünmek akılsızlıktır.
Eğer aksini düşünen varsa, ilk önce baz istasyonlarının kutularının devre içeriklerinin ne olduklarını ve tam kapasitelerini halka açıklamaları gerekir. Halkın yaşam alanlarındaki baz istasyonlarını kapsayan “ticari sır” söylemi kabul edilemez! Halk olarak biz baz istasyonlarını kuran kurumları denetleyemiyoruz, tamamen onların sözlerine güvenmek durumuna itiliyoruz. Bilimsel kanıt gösterilmediği sürece hiç kimseye güvenmeye mecbur değiliz! Konu halk güvenliği olduğunda “ticari sır” gibi söylem kabul edilemez. Özellikle, teknoloji yurt dışından geliyorsa…
“Ticari sır” olduğu için ülkemizin kurumları, kutuları/baz istasyonlarını firmalara içeriklerinin ne olduğunu sormadan mı kuruyorlar? Hiç kimse kusura bakmasın, benim evimin önüne baz istasyonu kurmaya kalkarsanız, onu baltayla aşağı indiririm! Benim evimin önündeki baz istasyonu, benim tepemde gezinen “chemtrail” ile benim yaşadığım bölgenin iklimini manipüle etmekte kullanılacaksa, o baz istasyonunu baltayla aşağı indirmek benim hakkımdır! Herkesin hakkıdır!
Türk Telekom’un 2G, 3G, 4G ve 5G hakkında “insan sağlığına zararlı olduğuna yönelik çalışma yoktur” söylemi arkasına saklanmasını alaycı buluyorum. Bu kabul edilemez! Baz istasyonlarının ülkemize ilk kurulduğu andan itibaren ülkede örneğin kanser artış oranlarının araştırılması gerekiyor.
GÜL TEMEL
Kaynaklar;
- When San Diego Hired a Rainmaker a Century Ago, It Poured – JSTOR Daily
- Wayback Machine GEO-ENGINEERING RESEARCH
- What is geoengineering? | Climate crisis | The Guardian
- Climate geoengineering for natural disasters | Heliophage
- Geoengineering versus a volcano | ScienceDaily
- NASA Simulation Suggests Some Volcanoes Might Warm Climate, Destroy Ozone Layer – NASA
- Can We Use Geoengineering to Defend Ourselves? | Council on Foreign Relations
- patent-3613992.pdf
- Particle Measuring Systems | PMS Particle | Particle Counters
- Vietnam War: Forest Fire as a Military Weapon
- How ITU and WMO coordinate to help optimize critical weather services – ITU
- US20140145002.pdf
- 1499071766908302563-US20110204159A1
- US20140145002.pdf
- 1499071766908302563-US20110204159A1
- 1498388803173949482-US20110174892A1
- 1498399283590763479-04402480
- www.whitehouse.gov
