Ortadoğu’da Karanlık Oyunlar… Geleceğimiz Tehdit Altında mı?
Ortadoğu, sadece coğrafya değil, aynı zamanda insanlığın kaderinin yazıldığı kanlı sahne. Perde arkasında dönen büyük oyunlar, bölgemizi ve geleceğimizi derinden etkiliyor. Gözlerimizin önünde sergilenen distopik ve çok katmanlı senaryonun gerçek yüzünü görme vakti geldi.
Filistin’e Yönelik Sinsi Planlar
İsrail yöneticilerinin ve halkınında destek verdiği sadece İsrail’in olduğu “tek devletli çözüm” söylemi, sözde masum güvenlik arayışı gibi sunulsa da, ardında Filistin halkının varlığını silme emeli yatıyor. Bu, tarihsel adaletin teolojik kılıfla araçsallaştırıldığı, uluslararası hukukun yerel ideolojiye indirgendiği hegemonya projesidir. Filistin topraklarının sömürgeci ilhakı ve demografik yapının değiştirilmesi, gizli emelin en çarpıcı göstergesidir. Filistin’i destek verenleri uluslararası kamuoyunun da “teröre hizmet eden” yapı olarak kriminalize edilmesi, ilhakın meşruiyetini sağlamaya yönelik kurnazca manipülasyondur.
Tarihin Silinmesi: Kimliksizleştirme Operasyonu
“Filistin devleti hiç var olmadı” iddiaları ise sadece tarihsel çarpıtma değil, aynı zamanda Filistin halkının kimliğini yok etme emelidir. Osmanlı ve Mandater dönemdeki idari yapılar, siyasi örgütlenmeler ve ulusal bilinç kırılmaları sistematik biçimde dışlanarak, “hafıza silme operasyonu” yürütülmektedir. Bu emel, Filistinlilerin tarihsel köklerinden koparılarak kimliksizleştirilmesini amaçlamaktadır. Türkiye’nin arşiv belgeleriyle Filistin’in tarihsel varlığını belgeleyerek karşı duruşu, emelin ifşasında hayati rol oynamaktadır.
Güvenlik Perdesi Altında Siyasal İradeye Saldırı
Hamas’ın varlığını iki devletli çözümün imkânsızlığına gerekçe göstermek ve Filistin Yönetimini yolsuzlukla özdeşleştirmek, kasıtlı “güvenlik retoriği altında siyasal kriminalizasyon” olarak ifşa edilmektedir. Bu, Filistin halkının siyasi iradesini, meşru temsil hakkını ve kendi kaderini tayin etme yeteneğini ortadan kaldırmaya yönelik gizli tahakküm emelidir. Filistinlilerin siyasi olarak parçalanmasını, liderliklerinin itibarsızlaştırılmasını ve uluslararası alanda destek bulmalarının engellenmesini hedefleyen strateji, bölgedeki istikrarsızlığı körüklemektedir.
Teolojik Manipülasyon ve Hukukun Eğilmesi
İsrail’in egemenlik iddiasını kutsal miras üzerinden meşrulaştırması, uluslararası hukukun halkların kendi kaderini tayin hakkını yok sayan “teolojik mutlakiyet” olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası normları kendi dini ve ideolojik çıkarları doğrultusunda manipüle etme, tüm Filistin halkının kültürel ve dini bağlarını hiçe sayma emelidir. Kudüs gibi kutsal sayılan şehirlerin çok kültürlü yapısını tek taraflı egemenlik anlayışıyla dönüştürmeyi amaçlayan emel, bölgesel gerilimi tırmandırmaktadır.
Uluslararası Bölünme ve Yeni Mandaterlik Arzusu
Avrupa’nın Filistin’i tanıma girişimlerinin “radikal sol ve İslam ittifakı” olarak kriminalize edilmesi, uluslararası alanda Filistin davasına verilen desteği bölmeye yönelik gizli diplomatik manipülasyon emelidir. Bu emel, Batı bloğu içinde çatlaklar yaratarak Filistin’e yönelik uluslararası konsensüsü bozmayı hedeflemektedir. Türkiye’nin bu tür tanımaları desteklemesi ve süreci “iki devletli çözümün yeniden ivme kazanması” olarak okuması, bölünme emeline karşı duruştur.
Türkiye’nin Karşı Stratejisi Direniş Hattı mı?
Türkiye’nin Filistin meselesindeki pozisyonu, İsrail’in gizli emellerine karşı çok boyutlu karşı duruş sergilemektedir. Diplomatik hat, Filistin Devleti’ni tanıyan ülkeleri tebrik ederek, İsrail’in uluslararası izolasyon emeline karşı kalkan oluşturmaktadır. Normatif hat, uluslararası hukukun aşındığı dönemde “adalet merkezli dış politika” söylemiyle normatif krizi teşhir ederek, İsrail’in hukuku manipüle etme emeline karşı direniş sergilemektedir.
Toplumsal hat ise, Türkiye kamuoyunun Filistin meselesini vicdan meselesi olarak görmesiyle, İsrail’in Filistin halkını kriminalize etme emeline karşı güçlü toplumsal tepki oluşturmaktadır. Ancak, direnişin yeterli olup olmadığı, hatta çok geç kalınmış olabileceği endişesi de giderek artmaktadır.
Perde Arkasındaki Planlar ve Türkiye’nin Rolü
Ortadoğu’da oynanan büyük oyunun perde arkasında, sadece bölgesel değil, küresel güç dengelerini de etkileyecek Büyük Sıfırlama Doktrini çerçevesinde karmaşık ve gizli operasyonel planların varlığı kesindir. Türkiye, planların ifşasında ve insanlık aleyhine tehdit oluşturan emellere karşı duruşunda kritik rol oynamaktadır.
Sadece devlet yöneticilerinin değil, halkında bilinçli farkındalık kazanmak ve harekete geçmek, büyük oyunun seyrini değiştirebilir. Sessizlik, İsrail’in emellerin en büyük müttefikidir.
Küresel İfşa
