Netanyahu’nun Algoritmik Dijital Silahlanma Savaşı

Gerçekliğin Algoritmik Perdesi: Dijital Çağda Bilgi ve Kontrol

Günümüz dünyasında, algoritmaların karmaşık yapısı, gerçeklik algımızı derinden etkiliyor. Artık sadece olaylar değil, algoritmaların neyi öne çıkarıp neyi geri planda bıraktığı, neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair algımızı şekillendiriyor.

Kitleleri yönlendirenler, olguları kendi anlatılarına uydururken, gerçeği “imal etme” gücüne sahip olanların etkisi altına giriyoruz. Dijital platformlar, sadece bilgiyi filtrelemekle kalmıyor, aynı zamanda “gerçeği üretme” yeteneğini ele geçirirken, bireylerin eleştirel düşünme kapasitesini zayıflatıyor. Onları “bilinçli bilgisizlik” ve “epistemik uyutma” adı verilen döngüye hapsediyor. Toplumlar, algoritmik akışın pasif alıcıları haline gelme riskiyle karşı karşıya.

Netanyahu’nun Algoritma Hamlesi: Dijital Savaşın Yeni Boyutu

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Elon Musk’tan X (eski adıyla Twitter) algoritmasını talep etmesi, dijital çağın algoritmaların artık sadece teknik araçlar olmaktan çıkıp; “jeopolitik birer silah” haline geldiğini açıkça gösteriyor. Netanyahu’nun TikTok’u “en önemli satın alma” ve X’i “diğer önemli platform” olarak tanımlaması, devletlerin küresel sosyal medya platformlarının bilgi akışını doğrudan etkileme arayışında olduğunu kanıtlıyor.

Özellikle gençler arasında İsrail’e yönelik eleştirilerin artması ve TikTok’un üzerindeki belirleyici rolü, algoritmik kontrolün günümüzün “nihai savaş alanı” olduğunu ortaya koyarken, algoritmaların sadece teknik birer yapı olmanın ötesinde, toplumsal ve siyasal sonuçları olan stratejik araçlar olduğunu düşündürüyor.

Propaganda ve Manipülasyonun Teknik Yüzü: Görünmez Algoritmik Eller

İsrail hükümetinin Google ile yürüttüğü 45 milyon dolarlık “küresel propaganda kampanyası” ve sahte hesaplar üzerinden gerçekleştirilen influencer kampanyaları, dijital manipülasyonun ne kadar organize ve teknik altyapıya sahip olduğunu ve algoritmaların nasıl kullanılarak kamuoyunun şekillendirildiğini, gerçeklerin nasıl çarpıtıldığını ve belirli çıkarlar doğrultusunda dünya algısının nasıl inşa edildiğini ortaya koyuyor.

Görünmez algoritmik eller, dijital platformlar aracılığıyla bilgi akışını kontrol ederek, bireylerin düşünce süreçlerini etkileme potansiyeline sahip olmaları, dijital teknoloji için ciddi etik ve güvenlik sorularını gündeme getiriyor.

Algoritmik Hegemonya: Bilginin Dolaşım Mekanizmalarına Kontrol

Algoritmik hegemonya, bilginin içeriğinden ziyade, dolaşım mekanizmalarının kontrol edilmesiyle kendini gösteriyor. Devletler ve platformlar arasındaki ilişkiler, görünürlük ve sansür pazarlıkları üzerinden algoritmaları siyasal araçlara dönüştürüyor. Hükümetlerden, ana akım medyadan ve hatta bazı alternatif medya kanallarından gelen “yalanları, doğru ya da doğruları daha fazla yalan” şeklinde gören algoritmalar aracılığıyla sansürlüyor ya da kitlelere ulaştırılıyor.

Algoritmalar, sadece birer araç değil, aynı zamanda “gerçeği imha eden” ve “yalanları yayan” birer mekanizma haline geliyor. Küresel olayların medya ve bilimsel otoriteler tarafından “sahnelenmesi” de algoritmik hegemonyanın parçası. Savaşlar, sahte planlı pandemiler ve sahte iklim krizleri gibi olaylar, algoritmalar aracılığıyla birer “toplumsal tiyatro”ya dönüştürülürken, toplumları sürekli alarm durumunda tutarak eleştirel düşünme yeteneğini köreltiyor.

Türkiye’nin Dijital Çıkmazı: Algoritmik Görünürlük ve Milli Güvenlik

Türkiye’de sosyal medya düzenlemeleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) müdahaleleri ve yerli platformların algoritmik yapıları, devletin dijital alandaki görünürlük stratejilerinin önemli parçası. Müdahaleler, küresel algoritmik hegemonya ile yerel dijital egemenlik arayışının kesişim noktasını oluşturuyor.

Ancak durum, milli güvenlik açısından ciddi tehditler barındırıyor. Dijital platformlar üzerinden yürütülen algı operasyonları, toplumsal kutuplaşmayı derinleştiriyor, dezenformasyonla kamuoyunu manipüle ediyor ve bölgesel istikrarsızlığı körüklüyor. Türkiye’nin dijital savaşta kendi stratejilerini geliştirmesi, algoritmik manipülasyonlara karşı dirençli dijital ekosistem oluşturması hayati önem taşıyor.

Algoritmik Manipülasyona Karşı Stratejik Yaklaşımlar

Algoritmik manipülasyonun derinleştiği çağda, “kodlara karşı stratejik direniş” zorunluluktur. Algoritmik küresel tehdit mimarisine karşı görsel stratejiler, alternatif anlatı biçimleri, yerel bilgi üretimi ve kolektif hafıza, mücadelenin temelini oluşturmalıdır.

Bilinçli bilgisizliğe ve uyutmaya karşı, tarihsel hafızaya dayalı bilgi üretimi, görsel anlatılar ve stratejik haritalama gibi yöntemler, güçlü birer kalkan olarak kullanılmalıdır. 

Algoritmik kontrolün ve manipülasyonun üstesinden gelmek için dijital çağın getirdiği karmaşık ve gizli operasyonel planların varlığı gerçek olduğuna göre itiraz edilmesi, toplumun bilinçli farkındalık kazanması ve harekete geçmesi, sürdürülen hibrit savaşta dijital egemenlik savaşlarında hayatta kalmanın tek yolu.

DENİZ ARAS

Yazar

[Yazar]