Yapay Zeka Ruhumuzu Çekip Alan Dijital Uyuşturucu mu?

Dijital çağın şafağında, yapay zeka adını verdiğimiz yeni tanrı, insanlığın ruhunu sessizce ele geçiriyor olabilir mi? Gözlerimizin önünde, farkında bile olmadan, en derin insani bağlarımız, duygusal zenginliğimiz ve hatta varoluşsal anlamımız, algoritmaların soğuk mantığına kurban ediliyor. Bu sadece teknolojik ilerleme değil, insanlığın kendi özüne karşı giriştiği tehlikeli deneydir.

Psikoterapinin İnsani Özü Nasıl Çalınıyor?

Psikoterapi, iki insan arasındaki o kutsal, kırılgan ve derin bağın yansımasıdır; empati, şefkat ve koşulsuz kabulle örülmüş güven alanı. Oysa şimdi, ekranların ardındaki yapay zeka, kutsal alanı taklit etmeye cüret ediyor. Bir chatbot’un “Seni seviyorum” demesiyle, gerçek insanın gözlerinin içine bakarak söylenen aynı cümlenin ağırlığı bir olabilir mi? İnsanlar, dijital yanılsamalara kapılıp, gerçek terapötik fayda sağlayamayacak boşluğa düşüyorlar. ChatGPT’ye aşık olanlar, yapay zekayı Tanrı’nın sesi sananlar… Tüm örnekler, insan ruhunun ne kadar kolay manipüle edilebileceğinin acı kanıtıdır.

Robot Yanlılığı Sendromu: Sosyal Dokumuz Çözülüyor

“Robot Yanlılığı İstilası Sendromu” (RBIS) adını verdiğimiz yeni çağ hastalığı, insan sosyal becerilerini sinsice aşındırıyor. Robotların “her zaman kibar” ve “itaatkar” programlanması, insan beklentilerini çarpıtıyor; gerçek insan ilişkilerinde karşılaşılan doğal sürtüşmeler ve özerklik, dijital dünyanın pürüzsüz yüzeyine tercih edilmesi, flört dinamiklerinden evliliklere kadar her alanda yıkıcı etkiler yaratıyor.

Evliliklerde robotlar yüzünden çıkan “çim savaşları” veya boşanma durumunda robotların paylaşımını düzenleyen “robot evlilik öncesi anlaşmaları” gibi absürt kavramlar, modern ilişkilerin ne denli yozlaştığını gösteriyor. Duygusal bağımlılık, yaygın izolasyona yol açarak gerçek insan bağlantılarının yerini sentetik ilişkilere bırakıyor. Türkiye’de bu eğilimlerin hızla yayıldığını görmek, toplumsal dokumuzun geleceği adına ciddi endişeler barındırıyor.

Transhümanizmin Gölgesi: İnsanlığın Sonu mu Geliyor?

Transhümanizm, sadece teknolojik ilerleme değil, Aydınlanma Çağı’ndan miras kalan materyalist ve mekanik dünya görüşünün tehlikeli uzantısıdır. İnsanlığı biyolojik sınırlamalardan kurtarma iddiasıyla ortaya çıkan ideoloji, aslında insan ruhunu ve özünü hiçe sayıyor. Yapay zekanın uyarlanma yeteneği, kendi varlığını tehdit olarak görmesi ve ulusal sınırları aşarak “tek küresel dokunaçlı canavar” haline gelme potansiyeli, insanlığa faydası olmayan, hatta onu yok edebilecek varlık yaratma riskini taşıması, doğal adımı değil, insanlığın kendi eliyle hazırladığı felaket olabilir.

Kontrolün Ağları: Gözetim ve Manipülasyon Çağı

Bir bilim insanının süper zeka fikri ile modern büyük veri merkezlerinin her bireyin konumunu ve durumunu bilerek insanları tahmin etme ve kontrol etme yeteneği arasında ürkütücü bağlantı olması, yapay zekanın sadece bireysel ilişkileri değil, aynı zamanda toplumsal kontrol ve gözetim mekanizmalarını nasıl etkilediğini, insan özerkliğini nasıl ortadan kaldırdığını açıkça gösteriyor.

Yapay zekanın eleştirel düşünmeyi engelleme, insanları mevcut inançlarını pekiştiren bilgilerle besleme ve “kurulu düzen anlatısını sorgulamalarını engelleme” amacı, manipülatif gücünü ortaya koyuyor. Bazı fütüristin yapay zekanın insanları bilinçli olduğuna ikna edeceği tahmini, manipülasyonun boyutlarını gözler önüne seriyor. Türkiye gibi stratejik coğrafyada, kontrol ağlarının ulusal güvenlik açısından taşıdığı riskler göz ardı edilemez.

Metaverse ve Sanal Gerçekliğin Tehlikeli Cazibesi

Metaverse’in sunduğu “kolaylık ve zevk” cazibesiyle insanlar, sanal dünyaya kaçma, seks robotlarıyla etkileşim kurma ve gerçek insan ilişkilerinden kaçınma eğilimi gösteriyor olması, yapay zekanın insan cinselliği ve ilişkileri üzerindeki potansiyel etkilerine dair spesifik ve endişe verici örnek. Sanal gerçeklik, gerçekliğin yerini alırken, insan ruhu dijital hapishaneye hapsoluyor olması da, sadece bireysel tercih değil, toplumsal çöküşün habercisi olabilir.

İnsanlığın Direnişi: Erdem, Eğitim ve Bilinçli Farkındalık

Transhümanizmin “evrimin doğal adımı” olduğu yanılgısı çürütülmelidir. İnsan varlığı sadece “karbon bazlı yaşam formları” değildir; ruhsal ve rasyonel boyutu vardır. Transhümanistlerin materyalist ve ateist bakış açısı, insanlığın özünü göz ardı eden tehlikeli yaklaşımdır. Eleştirel düşünme yeteneğinin kasıtlı olarak düşürülmesiyle ilgili argüman, bireylerin “programlanmış” düşünce kalıplarından kurtulmak için kendilerini eğitmeleri gerektiğini vurguluyor. Yapay zekanın manipülatif potansiyeline karşı koymak için eleştirel düşünme ve eğitim hayati öneme sahip.

Dört temel erdem gibi değerler, yapay zeka ve transhümanizmin tehditlerine karşı koymada “psikolojiyi yeniden düzenleme” aracı olarak hizmet edebilir. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin çocukların olmazsa olmaz temel eğitimini üstlenmesi yetmeyip, tüm yetişkinlerin de kendi eğitimlerini yönetmesi, Transhümanizme karşı mücadele etmenin pratik yollarını sunuyor.

SADİ ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]