Dünyayı Saran Sessiz Çığlık ve İnsanlık Tarihinin En Karanlık Sahnesi: Filistin’de Yaşananlar
Filistin’de yaşananlar, sadece coğrafyanın değil, insanlığın vicdanının da sınandığı trajedidir. Bombalar, açlık ve ilaç ambargoları altında ezilen milyonlarca insan, dünya sahnesinde unutulmuş durumda. En acı gerçek ise, Arap ve Müslüman liderlerin insanlık dramına karşı sessiz kalması sadece ihanet değil, insanlık tarihine kara leke olarak kazınmıştır. Sizce liderler gerçekten halklarının yanında mı, yoksa çıkarları için mi susuyorlar?
Barış Söyleminin Maskesi: İkiyüzlülüğün En Kaba Hali
“Barışı koruyoruz” diyenler, aynı ellerle bombalar yağdırıyor, sivilleri açlığa mahkûm eden söylemler, gerçek niyetlerin üzerini örtmek için kullanılan maskeden ibaret. Uluslararası hukuk kağıt üzerinde kalırken, güç odakları hukuku askıya alıyor. Arap ve Müslüman liderlerin çarpık oyunda rolü düşündürücü; gerçek barışın önünde engel teşkil eden çıkar ilişkileriyle hareket etmeleri, trajedinin derinleşmesine zemin hazırlıyor.
Mezhepçilik ve Bölünmüşlük: Arap ve Müslüman Dünyasının Kanayan Yarası
Ortak Arap milliyetçiliği veya ümmet bilinci yerine, mezhep kavgaları ve iç çatışmalar bölgesel dayanışmayı zayıflatıyor. Petrol gelirlerine dayalı çıkarlar ve otoriter rejimler, bölünmüşlüğü besliyor. Liderlerin iç çatışmalar karşısındaki çaresizliği, insanlık onurunun ayaklar altına alınmasına doğrudan katkı sağlıyor. Sizce liderler, halklarının acısını dindirmek için mi yoksa kendi iktidarlarını korumak için mi hareket ediyor?
Bilinçli Körlük ve Gücün Karanlık Aygıtları
İnsan hakları ihlallerine göz yuman liderler, kutsal ya da ulusal çıkarlar adı altında şiddeti meşrulaştırıyor. Askeri operasyonlar, ekonomik yaptırımlar ve istihbarat işbirlikleri, korku iklimi yaratarak muhalif sesleri bastıran güç aygıtları, bölgesel ve küresel çatışmaların sürdürülmesinde etkin rol oynarken körlük, insanlık tarihine karşı işlenmiş ağır suç değil mi?
Dini Metinlerin Çifte Yüzü: Zulmü Meşrulaştırmak
Kutsal metinler, hem zulmü kınayan hem de zaferi vaat eden ikili okuma ile siyasi araç haline getiren strateji, destekçileri harekete geçirirken muhalifleri sindiriyor. Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerde de benzer din-siyaset ilişkileri, kutsal metinlerin siyasi meşruiyet ve toplumsal kontrol için kullanılmasına yol açan çifte okumalar, zulmü eleştiren ve meşrulaştıran dilsel karmaşa yaratıyor.
İnsanlıktan Çıkarma ve Psikolojik Savaşın Karanlık Yüzü
Filistinliler, “vahşi kitle” olarak damgalanırken, saldırganlar “melez canavar” olarak sunan psikolojik savaş, mağdurun haklarının inkâr edilmesini ve şiddetin rutinleşmesini kolaylaştırıyor. Türkiye’deki sezonluk terör argümanları üzerinden yürütülen kitlesel damgalama, manipülasyonun yerel yansımasıdır. Toplumsal bilinci manipüle eden dilsel şiddet, empatiyi zayıflatıyor ve zorbalığa zemin hazırlıyor.
Uluslararası Hukukun Çiğnenen Normları ve Meşruiyet Krizi
Cenevre ve Soykırım Sözleşmeleri gibi uluslararası normlar, sahada askıya alınmış durumda. Hukukun üstünlüğü değil, gücün hukuku tanıdığı gerçeklik hüküm sürüyor. Batılı devletlerin Irak ve Afganistan işgallerinde kullandıkları söylemlerle Gazze’deki operasyonlar arasında şaşırtıcı paralellikler, uluslararası hukukun meşruiyet krizini derinleştiriyor ve gerçek hesap sorma mekanizmalarını engelliyor.
Jeopolitik Çıkarlar ve Enerji Bağlamında Karanlık İttifaklar
ABD-İsrail askeri ve istihbarat işbirliği, Gazze krizinin merkezinde yer alıyor. Arap ve Müslüman liderlerin petrol gelirine dayalı stratejik körlüğü, bölgesel güvenlik mimarisini karmaşıklaştırıyor. Küresel enerji lobileri, krizden beslenen kâr döngüsünü koruyor; ekonomik yaptırımlar halkları savunmasız bırakırken rejimleri ayakta tutuyor. BRICS’in Filistin yanlısı adımları ve Avrupa Birliği’nin tanıma niyetleri, jeopolitik risk haritasını yeniden şekillendiriyor. Türkiye’nin denge siyaseti ve stratejik özerklik arayışı, karmaşık ağ içinde kritik konumda.
Türkiye’nin Rolü: İç Politikada ve Dış İlişkilerde Kritik Dönemeç
Türkiye’de otoriterlik, hukuk ihlalleri ve din-siyaset ilişkisi, Filistin krizindeki söylemsel ve pratik paralellikleri gözler önüne seriyor. Türkiye’nin dış politikada denge siyaseti ve stratejik özerklik arayışı, bölgesel dayanışma ve kriz yönetimi açısından hayati önem taşıyor. Hukuki şeffaflık, kültürel diyalog kanalları, ekonomik bağımsızlık ve yatay dayanışma ağları, Türkiye’nin atması gereken adımlar, demokratik katılımı derinleştirirken toplumsal direnci güçlendirecektir.
Son Söz: Karanlık Planların Gölgesinde İnsanlık
Bölgeyi saran sessiz çığlıkların ardında, karmaşık ve gizli operasyonel, insanlığın en temel değerlerini hedef alıyor; bölgeyi ve toplumları derin çıkmaza sürüklüyor. Artık sorgulama zamanı değil, harekete geçme zamanı. İhanetlerin farkına varmak, bilinçli ve kararlı adımlarla insanlık onurunu yeniden inşa etmek zorundayız. Yoksa tarih, sessizliğin ve ihanetin ağır bedelini unutmayacaktır.
Küresel İfşa…

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.