Derin Çatlaklar, Enformasyon Savaşları ve Milli Birlik Mücadelesi
Türkiye, tarihinin en kritik kavşaklarından birinde duruyor. Siyasi, toplumsal ve milli güvenlik alanlarında yaşanan krizler, sadece bugünün değil, yarının da kaderini belirleyecek. Krize dönüşebilecek karmaşanın merkezinde ise Atatürk milliyetçiliğine yönelik saldırılar var. Ancak, günümüzde içi boşaltılmış, farklı siyasi çıkarlar uğruna çarpıtılmış durumda. Atatürk milliyetçiliği, Türkiye’nin kuruluş felsefesinin, birliğinin ve milli güvenliğinin teminatı iken, bugün tartışma konusu haline gelmiş.
CHP gibi köklü partiler yeniden savunma gayreti güderken, diğer muhalefet partileri de, Atatürk milliyetçiliğini merkeze alıp ideolojik farklılıkları kenara bırakıp çözüm arayışına girmiş durumdalar. Yeni stratejiler belirlenmesi Türkiye’nin siyasi ve toplumsal geleceği için hayati önemde olacağını benimsemiş görünüyorlar.
CHP’nin İç Sorunları ve Atatürk Milliyetçiliğine Yönelik Stratejik Enformasyon Savaşı
CHP’nin iç sorunlarını siyasi tartışmaların merkezinde yer alınmasında sistematik enformasyon savaşıdır. Savaşta iktidar ittifakı cephesi CHP üzerinden Atatürk ulus devlet milliyetçiliğine yönelik sistematik ve derin yıpratma kampanyası yürütüyor. Kampanya, Türkiye’nin milli birliğini ve temel değerlerini hedef alan kapsamlı enformasyon savaşına dönüşmek üzeredir.
Strateji Atatürk milliyetçiliği yeteri kadar gündeme getirmesin diye CHP’yi yargı kullanılarak sorunlar içine boğmakta bular biridir. Ayrıca CHP içindeki farklı fraksiyonların ve grupların çatışmasını sağlamaya yönelik çok katmanlı dış müdahalelerle sorunlar boğup, Atatürk milliyetçiliğinin savunulmasını zorlaştırması, milliyetçilik kavramının içinin boşaltılmasına, halkta güven kaybına yol açmayı hedeflemekte. İktidar ittifakının CHP’ye yönelik eleştiriler yaparken, stratejik planlar bağlamınında okunması gerekiyor.
Çünkü ifade ve eleştiri kapsamında yapıldığı sanılan saldırılar, aslında uzun vadede Türkiye’nin temel kuruluş değerlerine ve milli güvenliğine doğrudan zarar vermeyi amaçlıyor.
Muhalefetin Ortak Tehdide Karşı Milli Birlik Arayışı: İdeolojik Farklılıkların Ötesinde
Türkiye’de sadece CHP değil, diğer muhalefet partileri de Atatürk milliyetçiliğine yönelik planlı saldırıların farkında. İdeolojik farklılıklar, partiler arası rekabet ve görüş ayrılıkları kenara bırakılarak, ortak tehdide karşı çözüm arayışlarına başlamış olmaları, ortak stratejilerle gündeme gelmeye eğiliminde olması, Türkiye’nin geleceği için umut verici gelişmedir. Ancak birlik arayışının önünde, hem ideolojik sapmalar hem de dış müdahalelerin yarattığı karmaşa ve her partide var olan uyuyan hücreler büyük engel teşkil ediyor. Muhalefetin engelleri aşması, milli birliğin korunması için elzemdir.
Enformasyon Savaşı: Aktörler, Amaçlar ve Medyanın Manipülatif Rolü
Türkiye’de yürütülen enformasyon savaşında, iç ve dış aktörler aktif rol oynarken, küresel ve bölgesel aktörleri ile “yerli ve milli” görünümlü çıkar grupları, Türkiye’nin milli birliğini zayıflatmak için Atatürk milliyetçiliğini hedef alan kapsamlı illüzyoncu dezenformasyon kampanyaları düzenlerken, sadece siyasi arenada değil, toplumsal algı ve bilinç üzerinde derin etkiler bırakmak istemektedirler. Medya ve sosyal medya, kritik araçlar olarak kullanılıyor. Bazı medya organları, planlı manipülatif algılar yaratarak toplumsal kutuplaşmayı derinleştiriyor, sosyal ağlarda trol ordularının desteği ile milli güvenliği zayıflatıyor, toplumsal ve sosyal barış tehdit ediliyor.
Toplumsal Bilinçlenme Milli Güvenlik İçin Kritik Eşiktir
Milli güvenlik, sadece sınırların korunmasıyla değil, toplumun iç bütünlüğüyle sağlanması gerekirken, yerini bölücülük, etnik ayrımcılık ve ideolojik sapmalar alıyor. Cumhuriyetin 100. Yılında Atatürk milliyetçiliğinin bütünlüğün anahtarı olduğu yeniden ortaya çıkmıştır.
Ancak mücadele, sadece siyasi rekabet değil, aynı zamanda milli birliğin korunması için verilen varoluşsal savaştır. Çoklu perspektif sunmak, tartışmayı zenginleştirir ve inandırıcılığını artırır. Bu bağlamda, farklı görüşlerin ve eleştirilerin yapıcı diyalog içinde değerlendirilmesi, Türkiye’nin demokratik olgunluğunu ve toplumsal dayanışmasını güçlendirecektir.
Bu süreçte, genç kuşakların Atatürk milliyetçilik anlayışının çağdaş, kapsayıcı ve özgürlükçü perspektifle geliştirilerek şekillendirilmesi, Türkiye’nin geleceği için kritik önemdedir. Siyasi partiler kamuya açık eğitim videoları hazırlayarak, düşünce akademileri kurarak ve ülkenin dört bir yanında seri konferanslar vererek, “Yeniden Kuvayı Milliye Ruhu” ekseninde her şey yeniden sıfırdan başlanılıyormuş gibi kimseyi, görüşü ve inancı hedef göstermeden genç nesillerin zihinlerine kazıyabilirler.
Bilinçli Farkındalıkla Sorgulama ve Harekete Geçmek
Türkiye, tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşarken, Atatürk milliyetçiliği beğenmeyen ama sesi çok çıktığı için “çok kalabalığız” algısını yerleştirmek isteyen azınlık olsa da, çözümü üretemeyip, algılara oynamaya çalıştıkları artık toplumun geneli farkında olduğu için hamasi slogancılıktan öteye geçemedikleri ve geçemeyecekleri ortadadır.
Bu bağlamda Atatürk milliyetçiliği, sadece geçmişin mirası değil, geleceğin de garantisi olduğu birçok kesim tarafından kabul edilen gerçektir artık. Ancak miras sulandırılarak sahte söylemlerle, çıkar hesaplarıyla ve ideolojik sapmalarla yok edilmesi Türkiye’nin üniter devlet yapısı başta olmak üzere milli güvenliğini doğrudan tehdit edebileceği için her birey oyunları fark etmeli, yüksek sesle sorgulamalı ve harekete geçmeli.
Çünkü Türkiye’nin birliği ve geleceği, bilinçli farkındalık ile korunabilir.
SADİ ÖZGÜL