Bakteriler, Diğer Mikroplar ve Parazitler Dostlarımızdır; Onlarla Yaşarız, Onlarsız Asla var Olamayız.
Bakterilerin, Diğer Mikropların ve Parazitlerin Hastalık Yaptığı İddiasının Sonu Geldi, Tıp Tarihinin En Büyük Palavrası Olan Mikrop Teorisi ve Ona Yaslanan Şarlatan Düzen Bilimsel Kanıtlarla Yıkılıyor!
Günümüz dünyasında, sağlığımızı tehdit eden görünmeyen düşmanlarla dolu savaşın içindeyiz. Bakteriler, mikroplar ve parazitler, genellikle hastalıkların suçlusu olarak damgalanırken, aslında vücudumuzun koruyucu savaşçıları olabileceklerini biliyor muyuz?
Modern tıbbın sunduğu bilgiler, bu dost canlıların gerçek rollerini sorgulamamıza neden oluyor. Yanlış beslenme, toksik maruziyetler ve ilaçların etkileri, sağlığımızı tehdit eden kaos ortamı yaratırken, bakterilerin ve diğer mikropların vücudumuzdaki dengeyi koruma çabaları göz ardı ediliyor.
Bu makalede, bakterilerin ve mikropların insan sağlığı üzerindeki karmaşık ilişkisini, modern tıbbın karanlık yüzünü ve savaşta kimlerin gerçek düşman olduğunu keşfedeceğiz. Hazır mısınız? Çünkü bu yolculuk, sağlığınızın geleceği için kritik dönüm noktası olabilir.
Bakterilerin Gizli Dünyası
İnsan vücudu, trilyonlarca bakteri, mantar ve diğer mikroplarla dolu karmaşık ekosistemdir. Bu mikroplar, vücudumuzun her köşesinde, cildimizden bağırsaklarımıza kadar yaşamaktadır. Bakterilerin sayısı, insan hücrelerinden kat kat fazladır; bu durum, insanın doğası gereği simbioz içinde yaşadığını gösterir. Ancak, bu dost canlıların çoğu, yanlış bilgilendirme ve korkular nedeniyle düşman olarak damgalanmıştır. Bakteriler, sağlığımızı korumak için sürekli mücadele içindedir ve savaşta kaybeden kim olacak?
Dengeyi Koruma Mücadelesi
Bakteriler, akciğerlerden bağırsaklara, ağızdan cilde kadar her yerde bulunur. Bu mikroplar, vücudumuzun doğal dengesini sağlamak için kritik rol oynar. Ancak, denge bozulduğunda, sağlığımız tehdit altına girebilir. Vücudumuzdaki bakterilerin çeşitliliği, bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yardımcı olurken, aynı zamanda hastalıklara karşı direncimizi artırır. Bakterilerin temel görevi, atıkları parçalamak ve vücudun iç dengesini korumaktır. Sindirim sistemimizdeki bakteriler, gıdaları parçalayarak besin maddelerini emilime hazır hale getirir.
Ancak, yanlış beslenme ve toksik maruziyetler, görevlerini yerine getirmelerini zorlaştırır. Bakteriler, vücudumuzdaki toksinleri temizlemek için savaşa girdiğinde, aslında bizleri korumak için çabalıyorlar. Bu savaşta kaybeden kim olacak?
Yanlış Beslenmenin Tehditleri
Yanlış beslenme alışkanlıkları, bağırsak florasını tehdit eden zehir kaynağıdır. Modern yaşamın getirdiği işlenmiş gıdalar, aşırı şeker ve kimyasallar, bakterilerin doğal dengesini bozarak, vücudun savunma mekanizmasını zayıflatır. Bu durum, sağlığımızı tehdit eden kaos ortamı yaratır. Yanlış beslenme, bağırsaklardaki bakterilerin işlevini zorlaştırarak, toksik birikimlere yol açar. Bu toksik birikim, vücudun savunma sistemini aşındırarak, hastalıklara kapı aralar.
Günümüzde maruz kaldığımız kimyasallar, elektromanyetik radyasyon ve diğer zehirler, vücudumuzda birikerek ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Toksisite maruziyeti, sağlığımızı tehdit eden unsurdur. Vücudumuz, toksinlerle başa çıkmak için sürekli savaş vermektedir. Ancak, savaşta kaybeden kim olacak?
Toksinlerle Savaşan Bakteriler
Toksik birikimlerin yoğunlaştığı bölgelerde bakteriler, adeta birer temizlikçi gibi devreye girer. Ancak, temizlik süreci, vücudun dengesini bozabilir. Bakteriler, toksinleri temizlemek için savaşa girdiğinde, aslında kendi varlıklarını da tehlikeye atmaktadır. Bu durum, sağlığımız için tehdit oluşturur. Bakterilerin temizlik görevi, vücudun dengesini korumak için kritik öneme sahiptir. Ölü hücreleri ve toksinleri temizleyerek vücudun dengesini korumaya çalışırlar. Ancak, süreçte bakterilerin aşırı yüklenmesi, vücudun savunma mekanizmasını zayıflatabilir. Sonuç olarak, sağlığımızı korumak için savaşan dost mikroplar, birer düşman haline gelebilir.
Sıtma ve Parazitlerin Gerçek Yüzü
Sıtma, tarih boyunca insanları tehdit eden hastalık olmuştur. Ancak, hastalığın gerçek nedeni üzerine yapılan tartışmalar, dikkat çekici komplo teorisi haline gelmiştir. Sıtma parazitleri, aslında vücudun toksik birikimlerine karşı tepki olarak ortaya çıkıyor olabilir. Bu durumda, parazitler suçlu mu, yoksa vücudun savunma mekanizması mı? Tarihsel olarak, sıtma vakalarının çoğu bataklık bölgelerinde görülmüştür. Bu durum, hidrojen sülfür zehirlenmesi ile ilişkilendirilmiştir. Vücut, toksik gazlara maruz kaldığında, parazitler ortaya çıkarak, durumu daha da karmaşık hale getirir.
Lyme Hastalığı ve Modern Tıbbın Yanlış Yönlendirmeleri
Lyme hastalığı, kene ısırığı ile ilişkilendirilirken, gerçekte bakterilerin vücutta zaten mevcut olduğu göz ardı edilmektedir. Kene, vücuda toksin boşaltarak, bakterilerin devreye girmesine neden olur. Ancak, bu durum hastalık olarak damgalanır ve tedavi süreci başlar. tedavi süreci, aslında vücudun doğal savunma mekanizmasını zayıflatabilir. Antibiyotikler ve antiparaziter ilaçlar, bakterilerin doğal işlevlerini engelleyerek, vücudun savunma mekanizmasını zayıflatır. ilaçlar, hastalıkları tedavi etmek yerine, sağlığı tehdit eden birer silah haline gelebilir. İlaçların ardındaki gerçek niyet, sorgulanmalıdır.
Antibiyotiklerin Tehlikesi
Antibiyotiklerin aşırı kullanımı, bakterilerin direnç kazanmasına yol açarak, gelecekte daha büyük sağlık sorunlarına neden olabilir. Bakteriler, vücudun doğal dengesini korumak için savaşırken, antibiyotikler dengeyi bozarak, sağlığı tehdit eder. Bu durum, bakterilerin düşman olarak damgalanmasına neden olur. Asıl düşman kimdir?
Antibiyotiklerin aşırı kullanımı, vücudun doğal savunma mekanizmasını zayıflatır ve hastalıklara karşı direncimizi azaltır. Antikor testleri, vücudun zehirlenmeye verdiği tepkiyi yanlış yorumlayarak, hastalıkları teşhis etme çabası içindedir. yanlış yorumlamalar, hastaların gereksiz yere tedavi edilmesine ve sağlığın daha da kötüleşmesine yol açar. Modern tıbbın karanlık yüzü, bu durumla daha da belirginleşir.

Bakterilerin Koruyucu Rolü
Bakteriler, insan sağlığını korumak için savaşan dostlardır. Ancak, bu dostlar, yanlış anlaşılmalar ve yanlış bilgilendirmeler nedeniyle düşman olarak damgalanmıştır. Bakterilerin gerçek niyeti, sağlığımızı korumaktır. Bu dost mikroplar, vücudumuzun doğal dengesini sağlamak için kritik rol oynar. İnsan vücudu, bakterilerin ve mikropların ekosistemi gibidir. Bu denge bozulduğunda, sağlığımız tehdit altına girer. Dışarıdan gelen bakteriler, dengeyi bozabilir. Vücudun asit-baz dengesi, durumu dengelemeye çalışır. Bakteri florasının korunması, sağlığımız için hayati öneme sahiptir.
Sağlık Endüstrisinin Karanlık Yüzü
İlaç şirketleri, hastalıkları tedavi etmek yerine, hastalıkları besleyen sistemin parçası haline gelmiştir. Bu durum, sağlık endüstrisinin karanlık yüzünü gözler önüne serer. İlaçların ardındaki çıkarlar, insan sağlığını tehdit eder. İlaç şirketlerinin kâr odaklı politikaları, hastaların sağlığını tehlikeye atmaktadır. Toksisite maruziyeti, hastalıkların gerçek nedenleri arasında yer alırken, modern tıp durumu göz ardı etmektedir. Bu durum, hastalıkların tedavisinde yanlış yönlendirmelere yol açar. Gerçek nedenlerin gizlenmesi, sağlık sisteminin güvenilirliğini tehdit eder.
Alternatif Yaklaşımlar ve Gelecek
Modern tıbbın bakterileri suçlama eğilimi, geleneksel tıp anlayışını sorgulatmaktadır. Bu durum, sağlık sisteminin güvenilirliğini tehdit eder. Sağlığımızı korumak için alternatif yaklaşımlar önem kazanmaktadır. Geleneksel tıp, hastalıkların gerçek nedenlerini anlamak için önemli kaynak olabilir. Bakteriler, hastalık yapıcı değil, koruyucu rol oynamaktadır. Ancak, gerçekler modern tıbbın karanlık yüzü tarafından göz ardı edilmektedir. Sağlığımızı korumak için bu dostları anlamalı ve onlara sahip çıkmalıyız. Bakterilerin sağlığımız üzerindeki olumlu etkilerini anlamak, hastalıkların önlenmesi için kritik öneme sahiptir.
Küresel Elitler ve İnsana Yönelik Saldırılar
Sonuç olarak, insan sağlığına yönelik tehditler, yalnızca bireysel yaşam tarzı seçimleriyle değil, aynı zamanda küresel elitlerin eylemleriyle de şekillenmektedir. Bu elitler, sağlık sistemlerini ve gıda endüstrisini kontrol ederek, toplumları bilinçli olarak yanlış bilgilendirmekte ve manipüle etmektedir. Bakterilerin ve mikropların rolü, toksisite maruziyeti ve modern tıbbın eleştirisi gibi konular, büyük planın parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Küresel elitlerin, insan sağlığını tehdit eden kimyasalların ve işlenmiş gıdaların yaygınlaşmasına göz yumması, toplumların bağışıklık sistemlerini zayıflatmakta ve hastalıkların artmasına neden olmaktadır. Bu durum, bireylerin sağlığını koruma çabalarını daha da zorlaştırmakta ve onları bağımlı hale getirmektedir.
Antibiyotiklerin aşırı kullanımı ve yanlış tedavi yöntemleri, elitlerin sağlık üzerindeki kontrolünü pekiştirmekte ve bireylerin doğal savunma mekanizmalarını zayıflatmaktadır.
Birlikte Hareket Etme Zamanı
Bu bağlamda, sağlığımızı korumak için bakterilerin ve mikropların önemini anlamak, toksisiteye karşı bilinçli adımlar atmak ve alternatif tıp yaklaşımlarını değerlendirmek hayati gereklilik haline gelmiştir. Ancak, tüm çabalar, küresel elitlerin gizli planlarına karşı direniş oluşturmak için yeterli olmayabilir. Toplum olarak, tehditleri fark etmek ve sağlığımızı korumak için birlikte hareket etmek zorundayız.
Sonuç olarak, bireysel sağlık seçimlerimiz, küresel elitlerin eylemleriyle doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle, sağlığımızı korumak için bilinçli ve proaktif yaklaşım benimsemek, sadece bireysel değil, toplumsal sorumluluktur. Gelecekte, tehditlere karşı koymak ve sağlığımızı korumak için daha derin anlayış geliştirmeli ve bu konuda sesimizi yükseltmeliyiz.
GÜL TEMEL
Kaynaklar
1-) Revised Estimates for the Number of Human and Bacteria Cells in the Body | PLOS Biology
2-) HİDROJEN SÜLFÜR VE MARUZİYETİ – Haliç Çevre Laboratuvarı
3-) Classics in infectious diseases: A newly discovered parasite in the blood of patients suffering from malaria. Parasitic etiology of attacks of malaria: Charles Louis Alphonse Laveran (1845-1922) – PubMed
4-) E. Lawrie, A Case of Malarious Fever
5-) Sci-Hub | ON THE FLAGELLATED FORM OF THE MALARIA PARASITE. The Lancet, 151(3885), 432–434 | 10.1016/s0140-6736(01)98250-9
6-) stefan-lanka-the-misinterpretation-of-the-antibodies-english-translation.pdf

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.