Ezoterik Semboller, Güç ve Görünmeyen İnanç Sistemleri Üzerine Bir Değerlendirme
Tarihin derinliklerinde, bilginin yalnızca “hak eden” azınlığa verilmesi gerektiğini savunan öğretiler hep olmuştur. Bunların en etkili ve en uzun ömürlü olanlarından biri kuşkusuz Hermetizmdir. Antik Mısır’ın bilgeliğini Helenistik felsefeyle harmanlayan bu düşünce sistemi, “Yukarıda nasılsa, aşağıda da öyledir” ilkesiyle, evrenin bütününü bir aynalar zinciri gibi görür.
Peki, sıkça dillendirilen iddia doğru mu?
Yani dünyayı yönettiği düşünülen güç odakları gerçekten bu kadim öğretiye inanıyor mu?
Sembolün Gücü: Politikadan Banknotlara
Bir Amerikan dolarının üzerindeki piramit ve tepe gözü, Birleşmiş Milletler logosundaki dünya haritası, Vatikan’ın anahtar sembolü… Tüm bunlar farklı kültürel bağlamlara sahip olsa da hermetik sembolizmle ilişkilendirilebilir. Bu nedenle komplo teorisyenleri, “Bu kadar sembolik yoğunluk tesadüf olamaz” der.
Gerçekten de bazı devlet armaları ve resmi logolarda kullanılan simgeler, Hermetik ve Masonik gelenekten izler taşır. Ancak bu izler, her zaman bilinçli bir “inanç beyanı” değil, bazen yalnızca tarihsel mirasın veya estetik tercihin sonucudur.
Gizli Cemiyetler ve Hermetik Bağlantı
Masonluk, Rosenkreuzcular, Altın Şafak Hermetik Cemiyeti gibi yapılar, hermetik metinlerden beslenmiştir. Bu topluluklarda yer alan bazı politik ve ekonomik figürler, ister istemez hermetik ilkelerle tanışmıştır.
Ancak burada kritik ayrım şudur: Bir ideolojiden etkilenmek ile o ideolojiye bilinçli olarak inanmak farklı şeylerdir. Bir liderin ya da iş insanının mason olması, onu otomatik olarak “Hermetist” yapmaz.
Gerçeklik mi, Mit mi?
Modern çağın küresel yöneticileri arasında hermetizme “dini” anlamda inanan kişi sayısı muhtemelen çok azdır. Fakat hermetik düşüncenin sembollerini “güç dili” olarak kullananlar vardır. Bu semboller, kitlelere bilinçdışı mesajlar vermek, kurumların “görünmeyen bir akılla” yönetildiği izlenimini yaratmak için işlevsel bulunabilir.
Dolayısıyla hermetizm, bir inanç sistemi olmaktan çok, güç ve seçkincilik anlatısında kullanılan bir kültürel kod haline gelmiştir de diyebiliriz.
Sonuç;
Hermetizmin dünyayı yönetenler arasında hâlâ etkili olduğunu söylemek, mutlak bir gerçeği değil, daha çok sembol ile güç arasındaki kadim ilişkiyi işaret eder. Gerçek inananların sayısı tartışmalı, ancak sembolik mirasın etkisi inkâr edilemez.
Belki de asıl mesele, yönetenlerin neye inandığından çok, bizi hangi semboller aracılığıyla yönettikleridir.
MERYEM GÜLBETEKİN
Kaynakça:
1. Faivre, Antoine. Access to Western Esotericism. SUNY Press, 1994.
2. Hanegraaff, Wouter J. Esotericism and the Academy: Rejected Knowledge in Western Culture. Cambridge University Press, 2012.
3. Yates, Frances A. Giordano Bruno and the Hermetic Tradition. University of Chicago Press, 1964.
4. Godwin, Joscelyn. The Hermetic Brotherhood of Luxor. Weiser Books, 1995.
5. Hammer, Olav. Claiming Knowledge: Strategies of Epistemology from Theosophy to the New Age. Brill, 2004.

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.