Egemenlik Satılır mı? Türkiye’nin Kaderi Masaya mı Konuyor?

Türkiye’nin Karanlık Virajı: Egemenlik, Anayasa ve Toplumsal İhanetin Anatomisi

Egemenlik, milletin en kutsal hakkıdır. Bugün ise kutsal hak sınavdan geçiyor. Halkın onayı olmadan, halka rağmen mecliste vekil transferleri ile 400 sayısına ulaşıp anayasayı değiştirmek yada sıfırlamak ne kadar meşrudur? “Ben yaptım oldu” anlayışıyla yapılan anayasa değişiklikleri toplumsal yaraların derinleşmesi, kapanması zor çatlakların açılmasıdır.

Çünkü egemenliğin yazılı hali olan anayasa milletin varoluşunun, özgürlüğünün ve geleceğinin teminatıdır. Onu pazarlık konusu yapmak, milletin kendisine yapılacak en büyük ihanettir.

Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, ihanete tevessül etmenin açık göstergesi değilse nedir?

Referandumun Kırılma Noktası: Halkın Onayı Olmadan Anayasa Değiştirilmemli

Referandum, halkın doğrudan iradesini yansıtan en temel demokratik araçtır. Ama halkın %60’tan fazlasının “hayır” diyeceği endişesiyle değişiklik referanduma götürülmek istenmemesi demokrasiye ve milli iradeye yapılacak en büyük saygısızlıktır. Referandum olmadan yapılacak anayasa değişikliği, meşruiyetini yitirmiş ve toplumsal barışı tehdit eden siyaset hamlesidir.

Halkın onayı olmadan atılan her adım, halkın iradesine saygı göstermemek demenin dolambaçlı başka başka hesapların sonucudur. Referandumun atlanması, sadece hukuki eksiklik değil; aynı zamanda halkın sesinin bastırılmasıdır ve demokrasinin en temel taşlarından birinin kırılması anlamına gelir. Halkın onayı olmadan yapılan her değişiklik, toplumda derin güvensizlik yaratır ve kutuplaşmayı derinleştirir.

DEM Partisi ve Siyasi Hesaplar: Türkiye’nin Geleceği Tehlikede mi?

İktidar İttifakının DEM partisinin desteğiyle 400 milletvekili sayısına ulaşılma hayali, anayasa değişikliğinin önünü açabilir. Ancak DEM’nin meşruiyeti ve toplumdaki algısı, sürecin en kritik unsurlarındandır. Muhalefetteki bazı vekillerin sürece dahil olma eğilimi, siyasi dengeleri daha da karmaşık hale getiriyor. İttifaklar, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek kritik kararların arkasındaki güç dengelerini sorgulatıyor.

  • Sizce siyasi oyunlar, halkın çıkarlarını mı koruyor?
  • Yoksa başka planların parçası mı?
  • Kafanızda yeni soru işaretleri oluşmalı mı?

Çünkü siyasi hesaplar, çoğu zaman halkın gerçek ihtiyaçlarının önüne geçer. Süreçte karmaşık ittifaklar, Türkiye’nin demokratik geleceğini tehlikeye atabileceği için halkın çıkarları mı, yoksa siyasi çıkarlar mı ön planda olup olmadığı ülkenin kaderini belirleyecektir.

Toplumsal Tepki ve Direniş: İktidarın Planları Boşa Çıkar mı?

Toplumun büyük kesimi tarafından siyasi hesaplar uğruna anayasa değişikliğine gidildiğine dair haklı şüphesiyle gösterdiği tepki, milli iradenin ve toplumsal barışın savunusudur. Tepkilere rağmen iktidar ittifakının, referandumsuz anayasa değişikliği (sıfırlama) ısrarı, toplumsal çatışma riskini artırıyor. İç savaş kışkırtmalarına, bölünmelere zemin hazırlama potansiyeli olan tutum, sessiz gibi görünen halkın direnciyle mutlaka karşılaşacaktır. Çünkü tarih, baskı ve dayatmalarla halkın iradesinin yok sayılmasının sonuçlarının ne kadar yıkıcı olduğunu defalarca göstermiştir.

Gizli Operasyonlar ve Küresel Oyunlar: Türkiye’nin Egemenliği Tehdit Altında

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, küresel güçlerin stratejik hesaplarının merkezinde yer almaya devam ederken Anayasa değişikliği tartışmaları, sadece iç siyasi mesele değil, aynı zamanda uluslararası güç dengelerinin yansımasıdır. Gizli operasyonlar, dış müdahaleler ve bölgesel oyunlar, iç işlerine doğrudan zarar verirken, üniter egemenliğimizi zayıflatmayı hedefliyor.  egemenlik, içeride ve dışarıda  korunması gereken haktır. 

Tüm karmaşık planlar, elbette boşa çıkarılabilir mi?

Küresel oyunların farkına varırsak ve karşı koyarsak elbette boşa çıkarabiliriz.

Bilinçlenme ve Harekete Geçme Zamanı: Türkiye’nin Geleceği Elimizde

Türkiye, her zaman olduğu gibi yine kritik virajda. Referandumsuz Anayasa değişikliği tartışmaları, sadece hukuki mesele olmaktan çıkıp, toplumsal kaderimizi ve egemenliğimizi belirleyecek sınavlar dönemeci haline gelmiştir. Egemenlik satılık değildir; milletin iradesi KCK/PKK terör örgütünün siyasi uzantısı ile asla pazarlık konusu yapılamaz. Egemenliğin halkın onayı olmadan gasp edilmesi, milli iradeye yapılacak en büyük ihanettir.

Bu süreçte, halkın bilinçlenmesi, farkındalık kazanması ve harekete geçmesi şarttır. Sessiz kalmak, karanlık planları olanların hedeflerinin gerçekleşmesine zemin hazırlamak anlamına gelir. O zemini yaratılmaması ve Türkiye’nin aydınlık yarınları için, her birey sorumluluk almalı, sesini yükseltmeli ve oyunu bozmalıdır.

Şimdi, susma zamanı değil; sorgulama, öğrenme, yüksek sesle itiraz etme ve harekete geçme zamanıdır. Çünkü egemenlik, kayıtsız şartsız milletin olduğu kutsal değerler, hiçbir siyasi hesap uğruna feda edilemez. Unutmayın, gerçek güç, bilinçli farkındalığı olan halkın elindedir. Düşünmekten asla vazgeçmeyin. Çünkü gerçek güç, bilinçli halkın elindedir.

Güç ise, harekete geçen toplumla anlam ve zafer kazanır.

Küresel İfşa

Yazar