Eşcinsel aktivizmine yönelik eleştiriler farklı sosyal sistemlerden, kültürel inançlardan ve bireysel görüşlerden gelmektedir.
Yaygın eleştiriler arasında dini ve kültürel kaygılar, ahlaki ve etik kaygılar ve sosyal değişimle ilgili kaygılar yer almaktadır. Bazıları da dini inançtan daha çok sosyal yapıları zayıflatacağından veya geleneksel normları bozacağından korkarak sosyal değişimden endişe duymaktadır.
Bu yazı dizimizin ilk bölümünde eşcinsel aktivistlere yönelik sorularda 4 konuyu ele alacağız yöneltilince yaptıkları dört eleştiriye değineceğiz.
1-) Duyguların ve Dürtülerin Ölçüsüzce ve Sınırsızca Yaşanmasının Eleştirisi:
Olumsuz düşünceler ve duyguların yaşanması, bir hastalık işareti olmaktan ziyade, kişisel bir tercih meselesidir. İnsanlar, çeşitli duyguları tetikleyen sayısız düşünce arasından, iyi ya da kötü eylemleri serbest iradeleriyle seçme kapasitesine sahiptirler. Bireyler, kendileri ve toplum için uygun buldukları duyguları deneyimleyecek ve rahatsızlık veren olumsuz duyguları yönetme yetisine sahip olmalıdırlar. Öte yandan, hastalık iradeyle seçilmez ve insanlar, kendi kontrolü dışında hastalanabilirler.
Eşcinsellik bir hastalığın değil, düşünsel ve duygusal bir seçimin sonucudur. İnsanlar kadınsı veya erkeksi dürtüler hissetmek gibi seçimler yapsalar bile, bu dürtüler sapkın bir seçim için geçerli nedenler değildir. Kötü dürtüler, bu dürtülerden kaynaklanan seçim ve eylemleri mazur göstermez. Örneğin, kişi öfkeden öldürme, açgözlülükten çalma veya şehvetten istismar etme dürtüsü hissedebilir.
İnsan iyiye ve kötüye meyillidir ve her istediğimizi yapmaya çalışmak özgürlük değil, kaos ve düzensizliğe zemin hazırlayan ve güvenliği tehdit eden sorumsuz bir davranıştır.
2-) Eşcinseller, “Homofobi” Damgası Vurarak Heteroseksüelleri Sindirmeye Çalışıyorlar;
Eşcinsel örgütler, eşcinselliğin genetik olarak belirlenmediğini, daha ziyade aile ve çevresel faktörler yoluyla geliştiğini düşünen bireyleri yıldırmak için “homofobi” terimini kullanmaktadır. Bu strateji 1960’larda, eşcinsellik karşıtlarını damgalamak ve fikirlerini kamuoyu önünde ifade edemez hale getirmek amacıyla başlamıştır. LGBT yanlısı psikolog George Weinberg bu terimi 1960’ların sonunda, sapık aktivistler olarak cinsel sapkınlığı hastalıklar listesinden çıkarmaya çalışırken icat etti. Terim daha sonra Screw adlı bir Amerikan pornografik dergisi, Time dergisi ve hatta sözlükler de dahil olmak üzere yazılı basında kullanıldı.
Winberg, eşcinsellik karşıtlarını “homofobik” olarak nitelendirirken, eşcinselliğin sağlıklı olduğunu da kanıtladı. 1972 tarihli “Society and the Healthy Homosexual” (Toplum ve Sağlıklı Eşcinsel) adlı çalışması bu yöndeki en önemli adımlardan biriydi. Ancak bu adımlar küresel bir propaganda mekanizması tarafından hemen uygulamaya konuldu.
Eşcinsel örgütlerin ise eşcinselliğe karşı çıkanlara yapıştırdığı ahlaksız etiketler sadece yalan değil, aynı zamanda açık bir iftiradır. Bu tür suçlamaları ve nefret söylemini, sağlıklı ve sağduyu sahibi heteroseksüel insanları sindirmek için kullanmaktadırlar. Bazı eşcinsel aktivistler “heterofobik” tutumlar sergilemekte, eşcinselliği hoş görmeyenleri “homofobik” olarak etiketleyerek kendileriyle çelişmektedirler aynı zamanda. Korku anlamına gelen “fobi” kelimesi günümüzde LGBT bireyleri hoş görmeyen, cinsel eylemlerini iğrenç bulan, onlardan korkan, uzak duran ve çocuklarını onlardan korumaya çalışan kişileri “korkulacak” kişiler olarak etiketlemek ve sindirmek için kullanılmaktadır.
4-) Kendilerine Yönelik Eleştirileri Saldırı Olarak Görmeleri:
Eşcinsel aktivistler ve örgütleri genellikle eleştiriyi hakaretle karıştırır ve herhangi bir felsefeyi, ideolojiyi veya dini eleştirmeyi zorlaştırmak içindir. Bu kurnazca ve bağnazca bir yaklaşımdır, çünkü eşcinsellerin geneli eleştiri ve hakaret arasındaki farkı bilmezler. Eleştirenleri “fobi” uzantılı terimlerle yaftalayıp korkutarak konuşmalarını ve eleştirmelerini engeller ve onları susturmaya çalışırlar. Bu apaçık bir ‘homofaşizm’dir.
Siyonistler bu taktiği İsrail’in zulmünün ve ‘anti-semitizm’ yasasının eleştirilmesini engellemek için de kullanmaktadır. Küfür, hakaret ya da şiddeti teşvik etmediği sürece eleştiri yapmak önemlidir. Eleştirel düşünce, felsefe ve bilimi geliştirdiği için eleştiriye hoşgörü gösterilmelidir.
5: Eşcinsellerin Söylemlerindeki Tutarsızlıklar ve Çelişkiler:
Eşcinsel söylemde bariz tutarsızlıklar ve çelişkiler göze çarpmaktadır. Bazı eşcinseller evliliğe karşı çıkar ve serbest ilişkileri teşvik ederken, diğerleri eşcinseller için evlilik haklarının tanınmasını savunur. Anti-militaristtirler ama aynı zamanda eşcinsellerin askere alınmasını savunurlar, katılımlarını kolaylaştırmak için yalan ve hileye başvururlar. Eşcinsellerin bazıları eşcinselliğin doğuştan geldiğine ve değiştirilemeyeceğine inanırken, bazılarıda bunu bir yaşam tercihi olarak görmektedir.
Hormonal farklılıklar bu duruma katkıda bulunabilirken, diğerleri eşcinselliğin bir seçim ve yaşam tarzı olduğunu savunmaktadır. Bu çelişkiler, bir grubun iddiaları diğerininkilerle çeliştiği için toplum içinde kafa karışıklığı yaratmaktadır.
Eşcinsellerin söylemlerindeki bariz tutarsızlıklar ve çelişkiler, inançlarının ve deneyimlerinin apaçık karmaşıklığını vurgulamaktadır.
Bu konudaki sorularımız ve eleştirilerimiz yazı dizisi olarak devam edecektir…
Vedat KAT

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.