Gençlerde İnme Salgını: Gizlenen Tehlike ve Karanlık Oyunlar

Gençlerde İnme Salgınında Gizlenen Tehlikeler ve Karanlık Oyunlar

İnsanlık tarihinin en büyük sağlık krizlerinden biri, gençlerin damarlarını sessizce ele geçiren ölümcül tehdide dönüşüyor. İnme vakalarının genç yaşlarda patlama yapması, sıradan sağlık sorunu değil; derinlerde saklanan, örtbas edilen ve toplumun temelini sarsan karanlık planların şaretidir.

İnmenin Gençlerde Artışı: Yüzeysel Açıklamalar Yetmiyor

Son yıllarda 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlardaki yetişkinlerde inme vakalarında üzücü artış yaşanıyor. Resmi açıklamalar, hareketsiz yaşam tarzı, kötü beslenme, sigara, elektronik sigara kullanımı, aşırı alkol ve yasadışı uyuşturucu gibi faktörlere bağlanıyor. Ancak açıklamalar, gerçeklerin üzerini örtmek için uydurulmuş bahanelerdir. Gelişmiş MR teknolojileri küçük inme vakalarını daha iyi tespit ediyor olabilir, fakat asıl nedenler çok daha derin ve karanlık.

İnme, beyne giden kan akışının aniden kesilmesiyle ortaya çıkar. İskemik inme, en yaygın türdür ve kan pıhtıları veya daralmış damarlar nedeniyle oluşur. Hemorajik inme ise beyin damarlarının yırtılması sonucu kanamanın meydana gelmesidir. Geçici iskemik atak (TIA) ise kısa süreli kan akışı kesintisidir ve genellikle daha büyük inme riskinin habercisidir. Gençlerde böyle vakaların artması, sadece yaşam tarzı değişiklikleriyle açıklanamayacak kadar ciddi sorundur.

mRNA Aşıları ve İnme: Sessiz Katilin Anatomisi

Covid-19 pandemisiyle birlikte hızla yaygınlaşan mRNA’nı aşı adayı kimyasal sıvılar, damar duvarlarında hasar yaratarak pıhtılaşmaya yol açarken, beyin ve kalp gibi hayati organlarda mikro tıkanıklıklara neden oluyor. Vicdanlı bilim insanları ve doktorlar, tehlikeyi erken dönemde dile getirdi. Ancak uyarıları görmezden gelindi, hatta susturulmaya çalışıldı. 2020’nin sonlarında bile, aşıların inme riskini artırdığına dair ciddi bilimsel veriler mevcuttu.

mRNA aşılarındaki spike proteini, aşı yoluyla vücuda girdikten sonra damar hücrelerine yerleşiyor ve bağışıklık sistemini tetiklenmesi, pıhtı oluşumunu hızlandırıp, organlarda hasar yaratıyor. Sağlıklı damar duvarları, dış etkenlere karşı koruyucu bariyer oluştururken mRNA aşıları, bariyeri zedeleyerek büyük moleküllerin ve spike proteinlerinin damar dışına sızmasına yol açıyor. Böylece kalp, beyin ve karaciğer gibi kritik organlarda mikro pıhtılar oluşuyor.

Spike Proteini: Kanserden Beyin Hastalıklarına Kadar Uzanan Karanlık Etki

Son yapılan araştırmalar, Covid aşılarının ürettiği spike proteininin vücutta bağımsız hareket ederek insan biyolojisini kökten değiştirdiğini ortaya koydu. Spike proteini, kanserle ilişkili kritik genleri etkiliyor, karaciğer fonksiyonlarını bozuyor ve hafıza ile bilişsel işlevlerde bozulmalara yol açıyor. Beyindeki mikro pıhtılar Alzheimer ve demans gibi hastalıkların artışını tetikliyor. Ayrıca Huntington hastalığı gibi nörodejeneratif rahatsızlıklarla da bağlantılı olduğu görülüyor.

Bu protein, insan hücrelerinin işleyişini ele geçirerek 2.500’den fazla biyolojik süreci tetikleyebiliyor. Kanserle ilişkili mTOR ve PI3K yollarını etkileyerek tümör baskılayıcı TP53 genini zayıflatıyor. Karaciğer hastalıklarıyla bağlantılı yolları da aktive ediyor. Beyin sinyal devrelerinde yarattığı bozulmalar, uzun vadede yorgunluk, beyin sisi ve metabolik sorunlara yol açıyor. Tüm etkiler, aşıların sadece geçici koruma sağlamaktan çok, ölümcül sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.

Sağlık Otoritelerinin Sessizliği ve Manipülasyonları

İlaç şirketleri ve sağlık yetkilileri, spike proteininin sadece enjeksiyon bölgesinde kaldığını iddia etmişler. Oysa bağımsız araştırmalar, proteinin tüm vücuda yayıldığını ve kalp, beyin, karaciğer, üreme organları gibi kritik bölgelerde ciddi hasarlara yol açtığını kanıtlansalar da halkın bilgilendirilmesini engellemek için sistematik olarak bastırıldı. Bilim insanlarına yönelik baskılar, asılsız mahkeme davaları ve sansürler, itibarsızlaştırma girişimleri gerçeğin üzerini örtme çabalarının parçası oldu. Ancak çabalar, halkın bilinçlenmesini durduramadı.

Türkiye İçin Kritik Uyarı: Milli Güvenlik Tehdidi

Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkelerde, covid19 aşısının sessiz felaketin etkileri çok daha yıkıcı olabilir. Gençlerin damarlarında başlayan kriz, geleceğin iş gücünü, aile yapısını ve sosyal dokuyu tehdit ediyor. Sağlık sistemine yük bindirirken, toplumsal huzursuzluk ve ekonomik çöküş riskini artırıyor. Milli güvenlik açısından da alarm zilleri çalıyor; çünkü sağlıklı genç nüfus, ülkenin en büyük güvencesidir.

Sessiz Tehditlere Karşı Mücadele

Bu karanlık tablonun karşısında pozisyon alıp susmak, ihanettir. Her birey, tehditlerin farkına varmalı, sorgulamalı ve harekete geçmeli. Şimdiden toplumsal bilinçlenme olmadan, gelecekteki benzer felaketin önüne geçmek mümkün değil. Fondaş sağlık otoritelerinin ve ilaç devlerinin manipülasyonlarına karşı durmak, bilgiye sahip çıkmak ve gerçekleri yaymak zorundayız. Türkiye’nin ve insanlığın geleceği, karanlık oyunu bozacak adımlara bağlıdır.

Küresel İfşa…

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.