Görünmeyen Savaşta İnsanlığın Geleceği Gıdaya mRNA Ekleme Projesiyle Tehdit Altında
Dünya üzerindeki savaş, yalnızca topraklar için değil, insanların yaşamları ve sağlıkları için sürüyor. Küresel elitler, gıda kaynakları üzerinden nüfusu azaltarak, kontrolü sağlama çabalarıyla insanlık tarihinin en karanlık dönemlerini yaşatıyor. Aşılar ve biyoteknoloji aracılığıyla yürütülen stratejiler, insan sağlığını tehdit eden silahlar haline geliyor.
Bu makalede, elitlerin gizli ajandalarının ardındaki gerçekleri, iklim değişikliği bahanelerinin sinsi yüzünü ve gıda tedarik zincirinin kitle imha aracı haline getirilişini inceleyeceğiz.
Küresel Elitlerin Karanlık Niyetleri
Elitler, belirli hayvan türlerini hedef alarak gıda kaynakları üzerinden nüfus kontrolü sağlama çabaları içindedir. Bill Gates’in Afrika’daki inek, keçi ve koyunları aşılaması, bufalo, fil, zürafa ve zebra gibi yabani hayvanların dışlanması stratejilerinin parçası olması insanlığın gıda güvenliğini tehdit etmekle kalmıyor argümanlarının tutarsızlığını gözler önüne seriyor.
Gıda Güvenliği ve Aşılar
Hayvanların aşılanması, elitlerin kimin neyi tüketebileceği üzerinde doğrudan hedeflerini yansıtıyor. mRNA aşılarının gıda zincirine entegre edilmesi, insan sağlığına büyük tehdit oluşturuyor. Spike proteinleriyle kontamine olmuş gıdalar, insanların sağlığını tehdit eden silahlara dönüşebilmesi, aşıların kan damarlarını tıkayan, üreme organlarına zarar veren nano-parçacıklar üretme potansiyeli ile kalp krizi, felç, “turbo kanser” gibi ölümcül hastalıkların hızla yayılma riski, aşı teknolojinin tehlikelerini gözler önüne seriyor.
Nüfus Kontrolü: Bill Gates’in Hedefleri
Bill Gates’in TED konuşmasında dile getirdiği nüfus azaltma hedefleri, dünya genelinde büyük endişe kaynağı olmalıdır. 6,8 milyar olan dünya nüfusunun 9 milyara çıkacağı öngörüsü, mRNA’lı aşıların dünya nüfusunu %10-15 oranında azaltabileceği olasılığıyla birleşince, insanlık için tehdittir. Gates’in, aşıların milyarlarca insanı etkileme potansiyelini hiç çekinmeden açıkça ifade etmesi, planların sistematik olduğunu gösteriyor olması elitlerin insan hayatını istatistik olarak gördüğünü ve istatistikleri manipüle etme arzusunu ortaya koymaktadır.

Irksal ve Sosyal Boyutlar
Elitlerin Afrika kıtasına özel odaklanması, stratejinin ardındaki karanlık niyetleri açığa çıkarıyor. Siyahi toplulukların gıda kaynaklarının hedef alınması, elitlerin azınlıkları sistematik olarak yok etme planlarının parçasından başka bir şey değildir. Hindistan ve Amerika’daki çiftlik hayvanlarının aşılanması, hedeflemenin geniş perspektifini gösteriyor. “Beyaz milyarder” vurgusu, durumun ırksal ve sosyal boyutlarını akla getiriyor.
İklim Değişikliği Bahaneleri
Küresel ısınma ve sözde yüksek metan gazı emisyonu gerekçesiyle yürütülen politikalar, aslında örtü olarak kullanılıyor. İklim değişikliği argümanları, gıda kaynaklarının kontrol altına alınması için bahane haline getiriliyor. Seçici çevre politikaları, tehditlerin derinleşmesine neden oluyor. Elitlerin, çevreyi koruma bahanesiyle insanları kontrol etme çabaları, stratejilerin sinsi doğasını gözler önüne seriyor.
Medya Manipülasyonu ve Bilgi Asimetrisi
Elitlerin kamuoyunu bilgilendirme stratejileri, tehditkarlıklarının üzerini örtmek için kullanılan araçlar haline geliyor. Medya, elitlerin çıkarlarını korumak için manipüle ediliyor; gerçekler halktan saklanıyor. Bağımsız platformlar, tehditlerin farkına varılması için önemli kaynaklar sunarken, ana akım medya bilgileri çarpıtarak halkı yanıltıyor. Bilgi asimetrisi, elitlerin kontrolünü pekiştirirken toplumda derin güvensizlik ve paranoya sebep olma potansiyeline sahiptir.
İnsan Hakları İhlalleri
Elitlerin önceden planlanmış müdahaleleri, insan haklarının ihlalidir. Müdahaleler, toplumların rızası olmadan gerçekleştiriliyor ve etik açıdan büyük sorun teşkil ediyor. Gıda güvenliği hakkının ihlali, insanlığın geleceği için büyük tehdit oluştururken, insanların kendi sağlıkları üzerinde kontrol sahibi olamama endişesi toplumda derin güvensizlik yaratıyor.
Soykırım İddiaları ve Biyolojik Güvenlik
mRNA ile bozulmuş gıda yoluyla gerçekleştirilen soykırımsal operasyonlar, stratejilerinin acımasızlığını gözler önüne seriyor. Seçici hedefleme stratejilerini, azınlık olarak görülen ırkların sistematik olarak yok edilmesi planlarının parçası olarak değerlendiriliyoruz. Böylelikle elitlerin belirli grupları hedef alarak nüfus dinamiklerini değiştirme arzusu, gerçekleştirmek istedikleri soykırımların ardındaki karanlık niyetleri açığa çıkarıyor.
Büyük Sıfırlama ve Geleceğe Dair Sorumluluk
Bu eylemler, Büyük Sıfırlama (Great Reset) Planının parçalarıdır. Elitlerin gıda kaynakları ve sağlık üzerindeki kontrolü artırma çabaları, nüfusu azaltma olarak ortaya çıkmıştır. Ancak gerçek başka niyetlerini sorgulamamız mutlaka devam etmelidir. Çünkü elitlerin insanları istatistikler olarak görme arzusu, toplumda derin güvensizlik yaratıyor.
Geleceğimizin belirsizliği, tehditlerin ciddiyetini artırıyor.
Elitlerin stratejileri, bireylerin sağlığını, insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Tehditler karşısında sessiz kalmak, insanları daha savunmasız hale getiriyor. Her birimizin, duruma karşı durma sorumluluğu vardır. Bundan sonra karşı durmak tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir.
Gıdayı kontrol eden insanları kontrol eder; İnsanları kontrol eden dünyayı kolaylıkla yönetir.
Küresel İfşa

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.