Yağan Yağmur Değil; Gökyüzünden Sızan Komplo Olabilir mi?
Gökyüzünden zehir yağdığı, artık somut kanıtlarla desteklenen acı gerçek. Nefes aldığımız hava, içtiğimiz su, yediğimiz gıda… Hepsi, görünmez el tarafından manipüle ediliyor olabilir! İklim değişikliği adı altında yürütülen küresel oyunlar, sadece doğamızı değil, en temel yaşam haklarımızı tehdit ediyor. Özellikle solunum güçlüğü çekenler, çocuklarımız ve yaşlılarımız için hayati tehlike arz ediyor. Gelin, gizemli durumu, daha yakından inceleyelim.
İklim Konuşmaları: Bize Anlatılanlar Gerçek mi?
İklim değişikliği hakkında bize sunulan resmi anlatıları sorgulamak, her bilinçli bireyin görevidir. Birleşmiş Milletler gibi büyük kuruluşların raporlarında, bazı senaryoların (örneğin RCP 8.5) bilimsel çevrelerde bile yanlış kullanıldığına dair ciddi eleştiriler var. Uzmanlar, raporların gerçek dünyayı tam olarak yansıtmadığını, eksik ve yanıltıcı bilgiler içerdiğini belirtiyor. Hatta 2.000’den fazla bağımsız bilim insanı, iklim değişikliğinin sadece insan kaynaklı gazlarla açıklanamayacağını, doğal döngülerin önemli rol oynadığını vurguluyor.
Genel küresel ısınmanın yavaşladığı ve deniz seviyesinin abartıldığı gibi yükselmediği yönündeki tahminler, zamanla doğrulandı. Üstelik, havada bulunan karbondioksitin (CO2) bitkiler için hayati besin kaynağı olduğu ve dünyayı daha yeşil hale getirdiği gerçeği göz ardı edilmesi, iklimle ilgili küresel kararların arkasında başka niyetler olabileceği şüphelerini güçlendiriyor.
Jeomühendislik: Gökyüzünden Gelen Sinsi Tehdit
“İklimi düzeltme” adı altında yürütülen jeomühendislik faaliyetleri, aslında doğamıza ve sağlığımıza yönelik sinsi saldırıdır. Atmosfere özel maddeler püskürtme (Chemtrail) veya güneş ışınlarını yönetme gibi yöntemler, “dünyayı kurtarıyoruz” söylemiyle meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Ancak yapılan testler, yağmur suyunda ve toprakta tehlikeli ağır metallerin (alüminyum, kurşun, cıva gibi) kömürden çıkan atıklarla aynı olması, kasıtlı operasyonun varlığına işaret ediyor.
Toprağın verimliliği azalıyor, ağaçlar kuruyor, güneşten gelen zararlı ışınlar artıyor ve en önemlisi; bitkiler büyüyemiyor, faydalı mikroplar ölüyor, zararlı mantarlar çoğalarak yiyecek güvenliğimiz tehlikeye girmesi, doğamıza karşı yürütülen büyük kimyasal savaştır.
Zehirli Yağmurlar ve Sessiz Yok Oluş
Gökyüzünden ağır metaller ve tarım ilaçları yağıyor. Bulutlarda onlarca farklı tarım ilacı tespit edildi. Avrupa’da yıllardır yasaklı ilaçların miktarı, içme suyu için güvenli kabul edilen seviyeleri aşıyor. Yağmur, artık hayat veren kaynak olmaktan çıkıp, zehirli su taşıyıcısı haline geliyor. Yasaklanan tarım ilaçları, rüzgarla çok uzaklara taşınarak, başka ülkelere gidip oradaki yağmurla geri düşmesine neden olurken, küresel sorun ve hepimizi etkiliyor. Kanser, sinir sistemi hastalıkları, kısırlık, enfeksiyonlar gibi ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilen kimyasallar, özellikle çocuklarımızın geleceğini tehdit ediyor.
Tarım ilaçlarına bağımlılık ve operasyonlar devam ettikçe, kimse güvende değil. Çevre kurallarının yetersizliği ve ülkeler arası işbirliğinin eksikliği, sessiz yok oluşu hızlandırıyor.
Kontrolün Gölgesinde Büyük Oyunlar
Jeomühendislik ve iklim politikaları, sadece çevresel kaygılarla açıklanamaz. Çünkü, çok daha büyük kontrol oyununun parçasıdır. Hava durumu ve yiyecek kaynakları, insanları ve hükümetleri yönlendirmek için silah gibi kullanılıyor. Birleşmiş Milletler’in 2030 planı ve yiyecek kıtlığı yoluyla insan sayısını kontrol etme hedefleri, büyük resmin parçaları olarak görülüyor. “Bilimsel uzlaşma” adı altında sunulan bilgilerin, aslında para ve güç sahipleri tarafından şekillendirildiği iddia ediliyor.
Hükümetler ve uluslararası kuruluşlar, “Sıfır Atık” ve “sürdürülebilir yaşam” gibi sözde kavramlar altında, dijital paralar ve karbon takibi gibi araçlarla insanlar üzerinde daha fazla kontrol kurmaya çalışıyor. Harcamalarımızın izlenmesi ve sözde “çevre dostu olmayan” alışverişlerin kısıtlanması, özgürlüklerimizi tehdit eden gelecek tablosu çizmeleri teknolojiyle yönetilen diktatörlüğe doğru gidişatın işaretleri olabilir.
Türkiye’nin Konumu ve İnsanlığın Geleceği
Türkiye, küresel jeomühendislik ve iklim politikaları oyununda stratejik konuma sahip. Su kaynakları, tarım alanları ve jeopolitik önemi nedeniyle ülkemiz, operasyonların potansiyel hedeflerinden biri olabilir. Jeomühendislik operasyonlarının ve zehirli yağmurların ülkemiz üzerindeki etkileri, milli güvenlik meselesi olarak ele alınmalıdır.
Hava durumuyla oynama, tarımımızı, suyumuzu ve yiyecek güvenliğimizi doğrudan tehdit edebilecek gizli operasyonlar, bölgemizdeki zaten gergin olan durumu iyice kötüleştirebilir. İnsanlık, kendi geleceğini belirleme hakkını, karanlık güçlerin eline bırakmamalıdır. Bunlar sadece çevre sorunu değil, aynı zamanda özgürlük ve bağımsızlık sorunudur. Bilinçli farkındalık kazanmak ve harekete geçmek, sinsi planları bozmanın tek yolu.
Gökten zehir yağarken, sessiz kalmak, kendi sonumuzu hazırlamak demektir.
Oyunların kurallarını değiştirmek, bizim elimizde.
EYLÜL KARA
