Görünmeyen Ağlarda Kim Kimi Kukla, Kim Kimi Efendi İlan Ediyor?
Dünya sahnesindeki olayların ardında yatan derin dinamikleri anlamak, sadece yüzeydeki çatışmaları değil, aynı zamanda binlerce yıldır insanlığın kaderini şekillendiren gizli güçleri ve stratejileri incelemeyi gerektirir. “Küresel Babil Komplosu” olarak adlandırılan karmaşık ağ, kadim mistik inançlar, jeopolitik stratejiler ve belirli aktörlerin rolleriyle günümüz küresel dinamiklerine uzanan evrimi temsil etmektedir. Babil’in tarihsel kökenlerinden modern çağdaki tezahürlerine kadar sürüdürülen planlar iyi bilinmelidir.
Kadim Mirasın Gölgesi: Nefilimler ve Yasak Bilgiler
Tarihin başlangıcına dair anlatılar, sadece mitolojik hikayelerden ibaret değildir. Yaratılış Kitabı’nda bahsedilen Nefilimler, düşmüş meleklerin insan kadınlarla birleşmesinden doğan varlıklar olarak tanımlanır. Araştırmacılar, adim varlıkların tufan öncesi dönemde mistik dinleri ve yasak bilgileri yaydığını öne sürmektedir.
Güneş’e tapınma ve çok tanrılı panteonlar etrafında şekillenen dinler, Enoch’un kütüphanesinde saklı olduğu iddia edilen yedi kutsal bilimle beslenmiş ve günümüzdeki birçok sanat ve bilimin temelini oluşturmuştur. O dönem, aynı zamanda küresel kontrol arayışının ilk tohumlarının atıldığı süreç olarak değerlendirilmektedir.
Nemrut’un Mirası ve İsis Geni İddiaları
Tufan sonrası dönemde, Nemrut’un Babil Kulesi’nde Tanrı’ya karşı başlattığı isyan, kadim mistik dinin yeniden canlandırılması ve insanlığı tek otorite altında toplama girişimi olarak yorumlanmaktadır. Günümüzde, Nefilim soylarının özellikle kraliyet ailelerinde varlığını sürdürdüğü ve genomlarında “İsis geni” adı verilen özel işaret taşıdığı iddiaları bulunan inanç sistemi, Ahir Zaman’da İsis genine sahip bireylerin gelecek dünyayı yönetecekleri gibi senaryoları gündeme getirmeleri, genetik ve soy bilimi alanında derinlemesine araştırmalar gerektiren spekülatif alanı işaret etmektedir.
Siyonizm, İmparatorluk ve Yeni Babil Bağlantısı
Küresel Babil Komplosu’nun modern evriminde Siyonizm ve İngiliz İmparatorluğu’nun rolü kritik öneme sahiptir. Henry Kissinger’ın 2012’deki “10 yıl içinde İsrail diye şey kalmayacak” kehaneti, bazı stratejistler tarafından “Yeni Babil’in Ebesi” olarak yorumlanmıştır. Siyonizm’in yükselişi, antisemit faşistlerin ve İngiliz istihbaratının stratejik desteği olmadan mümkün olamazdı. İngiltere, Filistin’i stratejik jeopolitik merkez olarak görmüş ve Yahudilerin buraya yerleştirilmesi, bölgedeki güç dengelerini kendi lehine çevirme planının parçası olması, ideolojik hareketin küresel projenin parçası haline geldiğini göstermektedir.
Dini Manipülasyon ve Gizli Cemiyetlerin Rolü
Küresel Babil Komplosu’nun rahatsız edici boyutlarından biri, dini hareketlerin ve gizli cemiyetlerin manipülasyonudur. Hristiyan Siyonizmi, dispensasyonalizm öğretileri aracılığıyla, tüm Yahudilerin Filistin’e gönderilmesi gerektiği inancını yayarak İncil’deki kehanetleri kendi amaçları doğrultusunda yorumlamış ve kıyamet senaryolarını teşvik etmiştir. Cizvitlerin Siyonizm’e zemin hazırlamada rol oynadığı iddia edilmektedir. Süleyman Tapınağı’nın kalıntılarının bulunup yeniden inşası gibi fikirleri ortaya atılarak Hristiyan-Siyonizm’in modern çarpıtmalarına yol açması, dini inançların jeopolitik hedefler doğrultusunda nasıl kullanılabileceğine dair önemli örnek teşkil etmektedir.
Modern Çağda Komplonun Devamı: Kissinger’dan Küresel Babil’e
Küresel Babil Komplosu, modern çağda aynı temel hedeflerle hiç durmadan devam etmektedir. Günümüz kraliyet ailelerinin eski Nefilim devlerine uzanan soy kayıtları iddiaları, kadim planın güncel tezahürü olarak sunulmaktadır. Henry Kissinger, “Ahir Zaman tarikatı” içinde önemli rol oynamış, ABD’yi tekno-feodal rahiplik tarafından kontrol edilen imparatorluğa dönüştürme sürecinde kilit figür olmuştur. Onun dış politika kararları, NSSM-200 programı ve ABD dolarının OPEC petrolünün fiyatına bağlanması stratejiler, küresel kontrol hedeflerine hizmet etmiştir. “Küresel Babil” planının nihai hedefi, Mesih karşıtını ortaya çıkarmak ve dünya üzerinde tam hakimiyet kurmaktır.
Türkiye’ye Yansımalar: Bölgesel Tehditler ve Milli Güvenlik
Büyük İsrail (Great İsrael) ideolojisi, Hristiyan Siyonistlerin desteğiyle küresel nükleer savaş tehdidini beraberinde getirmesi, bölgemizi ve insanlığı tehdit eden ciddi milli güvenlik sorunudur. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya, küresel güç mücadelelerinin tam merkezinde yer almaktadır. Ortadoğu’daki istikrarsızlık, enerji kaynakları üzerindeki rekabet ve dini/etnik çatışmalar, “Küresel Babil” planının doğrudan yansımalarıdır. Ülkemizin karmaşık oyunun farkında olması, milli çıkarlarını koruması ve bölgesel barışı sağlaması için hayati önem taşımaktadır.
Sonuç: Gölgedeki Plan ve İnsanlığın Kaderi
Küresel Babil Komplosu’nun evrimi, kadim kehanetlerden modern jeopolitiğe uzanan derin hikaye sunarken; insanlığı, bölgemizi ve toplumumuzu tehdit eden ciddi milli güvenlik sorunlarını beraberinde getirmektedir. Karmaşık ve gizli operasyonel planların varlığı, artık varsayım değil, somut delillerle desteklenen gerçekliktir.
İnsanlığın kaderi, gölgelerdeki güçlerin elinde mi şekillenecek, yoksa bilinçli farkındalık ve harekete geçme iradesiyle gidişat değiştirilebilecek mi?
Arda Alp Soylu
