Google-Netanyahu İttifakı: Gazze’de Açlık Satın Alındı!

Gazze’de Açlık Yok Diyenler, Geleceğimizi Nasıl Çalıyor!?

2025 yılı, insanlığın distopik dijital kabusa sürüklendiği, gerçeğin parayla kolayca satın alındığı dönüm noktasıdır. Siyonist İsrail hükümetinin Google ile imzaladığı 45 milyon dolarlık anlaşma, sadece basit ticari işlem değil, küresel zihin kontrol operasyonunun finansal belgesidir.

“Hasbara” adı altında yürütülen kampanya, Gazze‘deki açlık krizini inkâr eden içerikleri YouTube ve Display & Video 360 gibi platformlarda zehirli virüs gibi yaymaktadır. “Gazze’de yiyecek var” diyen videoların milyonlarca kez izlenmesi, dijital görünürlüğün, sahadaki acı gerçeklerden ne kadar koparıldığının tüyler ürpertici kanıtıdır. Dijital reklamcılık, artık sadece ürün satmakla kalmıyor, aynı zamanda ideolojileri ve yalanları küresel ölçekte pazarlayan önemli sessiz silaha dönüşüyor. Gerçekler komplo teorisi olmaktan çıkmış, geleceğimizi çalanların, gerçeği kendi çıkarları doğrultusunda yeniden yazdığı distopik senaryodur.

Açlık Silah Olduğunda: BM Raporları ve Dijital İnkârın Karanlık Yüzü

Birleşmiş Milletler destekli IPC sistemi, Gazze’yi “felaket düzeyi kıtlık bölgesi” ilan ettiğinde, dünya aniden sessizliğe büründü. Yarım milyondan fazla insan açlıkla pençeleşirken, 132 bin den fazla çocuk ölümle burun buruna gelmişken, dijital platformlarda “Gazze’de açlık yok” naraları atılıyordu.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın Ağustos 2025’te 185’i çocuk olmak üzere 1.200’den fazla kişinin açlıktan öldüğünü açıklaması, dijital inkârın ne denli acımasız olduğunu gözler önüne sermektedir. “Veri yoksa kriz yok” mantığıyla hareket edenler, açlığı savaş silahı olarak kullanmaktan çekinmiyor, dijital perde arkasında insanlık suçlarını gizlemeleri, sadece Gazze’nin değil, tüm insanlığın vicdanına saplanan hançerdir.

Algı Mühendisliği: Zihinlerin Esareti ve Gerçekliğin Kozmetikleşmesi

Yeni nesil dezenformasyon stratejileri, artık basit yalanlardan ibaret değil; sofistike algı mühendisliğine dönüşmüştür. Bilgiyi doğrudan çarpıtmak yerine, seçici algı hokkabazlığıyla yeniden üretimiyle zihinler esir alınmaktadır. Whitewashing, bluewashing, carewashing ve crisiswashing gibi teknikler, açlık ve soykırım gibi korkunç gerçekleri “bakım”, “kriz yönetimi” ve “insani yardım” gibi masum maskelerle örten stratejilerdir.

Bu tür stratejiler, izleyicinin duyarlılığını köreltmekte, gerçeğin ustalıkla estetikle nötralize edildiği illüzyon yaratmaktadır. Sosyal medya fenomenleri, akademisyenler ve gazeteciler de karanlık algı mimarisinin parçası haline getirilerek, kamuoyunun yönlendirilmesinde piyon olarak kullanılmaktadır.

Platformların İhaneti: Tarafsızlık Maskesi Düşerken Geleceğimiz Tehdit Altında

X (eski Twitter) gibi sosyal medya platformları, artık tarafsızlık iddialarını sürdürememektedir. Güvenlik birimlerinin başında İsrail ordusundan emekli siber güvenlik askerlerin bulunması, platformların kurumsal yapılarının doğrudan devlet stratejilerine entegre olduğunu kanıtlamaktadır. Filistin yanlısı içeriklerin sistematik olarak kaldırılması ve hesapların askıya alınması, entegrasyonun somut ve ürkütücü sonuçlarıdır.

Küresel medya altyapısının milyonlarca dolar harcanarak satın alınması, algoritmaların sadece içerik sıralamakla kalmayıp, politik pozisyon aldığını ve belirli anlatıları ön plana çıkarırken diğerlerini fark ettirmeden bastırdığını göstermesi dijital egemenlik, altyapı kontrolünden çok daha fazlası olan anlatı kontrolüne dönüşmüştür. Geleceğimiz, platformların ihanetiyle tehdit altındadır.

Türkiye’ye Yönelik Dijital Saldırılar: Milli Güvenliğimiz Tehlikede

İsrail’in Türkçe X ve Telegram başta olmak üzere diğer sosyal medya hesapları üzerinden yürüttüğü propaganda, Türkiye’ye özel kamu diplomasisi cephesi açıldığını göstermekle kalmayıp, Türkiye’nin bölgesel nüfuzuna karşı dijital karşı-hamle olarak konumlandırılmakta ve milli güvenliğimiz açısından ciddi tehdit oluşturmaktadır.

Türkiye’nin dijital egemenlik stratejisi, sadece teknik altyapı geliştirmekle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda OSINT tabanlı, çok dilli, yerli ve küresel karşı-anlatı üretimiyle propaganda mimarisine karşı koymalıdır. Kendi anlatımızı küresel platformlarda etkin şekilde yaymak ve dezenformasyonla mücadele etmek, dijital çağda varoluşsal artık zorunluluktur.

Karanlık Operasyonların Gölgesinde: Gerçeklik İçin Son Çağrı

Gazze’deki açlık krizi, sadece bölgesel değil, insani felaket ve soykırım olmasının yanında, karmaşık ve çok katmanlı operasyonel gizli planların varlığını ortaya koyan dijital kıyamet olarak da görülmelidir.

Çünkü bundan sonra devletler, dijital platformlarla ücreti karşılığında ittifaklar kurarak anlatılarını küreselleştirmekte, gerçeklerin üstünü örtüp, yalanları yeniden yazmakta ve açlığı reklamlarla inkâr etmesi, insanlık, bölgemiz ve toplumumuz aleyhine ciddi tehditler barındırmaktadır. Zira, gerçeğin satın alınabilir hale geldiği ve adına Great Reset denilen yeni dünya düzeninde, sessiz kalmak, Gazze’ye ve insanlığa yönelik komplonun parçası olmaktır.

Bugün Gazze’nin açlığını örtenler, yarın veya gelecekte neyin üstünü örtecekler?

SADİ ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]