Great Reset ve Gizli İklim Operasyonları (3)

Bilimsel Baskıcı Rejim Yapılarının Gizli Operasyonları

İklim değişikliği tartışması bilimsel zeminden çıkıp güçlü küresel ve yerel elitler ile totaliter rejimlerin aracı haline dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Bundan dolayı farklı görüşlü bağımsız bilim insanları dışlanmakta, raporlar maniple edilmekte, veriler gizlenmekte ve alternatif teoriler bastırılmaktadır.

Gerçek bilimsel özgürlüğün politik-ekonomik çıkarlar uğruna nasıl feda edildiğini, iklim biliminin toplumsal kontrol aracına dönüştürülme sürecini ve bunun demokratik değerlere etkilerini, derinlemesine incelenmelidir. Yazı dizimizin yeni bölümünde, baskıcı operasyonların küresel elitlerin insanlık aleyhine olan projeleriyle bağlantılarını inceleyeceğiz.

Bilim Dünyasında Susturulan İklim Karşıt Görüşlerin Bedeli

İklim değişikliği tartışmalarında yerleşik anlatıya karşı çıkan bilim insanları, akademik dünyada sistemli dışlanma süreciyle karşılaşmaktadır. Alanında saygın isimler, eleştirel bakış açıları nedeniyle bilimsel çevrelerden uzaklaştırılmıştır. Abartılı küresel ısınma iddiaları sorgulayan ve etkisini araştıran akademisyenler kovulmuş, tehditlerle karşılaşmış, kürsülerinden istifa etmek zorunda kalmıştır. Akademik baskı ortamı, özellikle dünyanın dört bir yanından genç bilim insanlarına “iklim konusunda kabul gören görüşlere karşı çıkmak, bilimsel kariyerinizin sonunu getirebilir” mesajı vermektedir… 

“97% Bilimsel Uzlaşı” Efsanesinin Gerçek Yüzü

Bilim dünyasında sıkça tekrarlanan “bilim insanlarının %97’si insan kaynaklı iklim değişikliğinde hemfikir” iddiası ciddi metodolojik hatalar içermektedir. İncelenen 11.944 makaleden yalnızca %0.5’i (64 makale) küresel ısınmayı insan faaliyetlerine bağlamıştır. Ancak “küresel ısınma” veya “iklim değişikliği” terimlerini içeren makaleleri taramış ve insan etkisini açıkça reddetmeyenleri “uzlaşı” grubuna dahil etmiştir. Bu bile gerçek bilimsel görüş çeşitliliğini gizleyen metodolojik aldatmacadır. Makalelerin %7’sinin yanlış sınıflandırıldığı belgelenmesine rağmen, “97% uzlaşı” efsanesi, iklim politikalarını meşrulaştırmak için güçlü propaganda aracı olarak kullanılmaya devam etmektedir. 

IPCC’nin Bilimsel Maskesi Altındaki Politik Oyunlar

IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli), görünüşte bilimsel kuruluş olsa da, özünde politik yapıdır. Raporlarının en kritik bölümleri bilim insanlarının değil, hükümet temsilcilerinin onayından geçmektedir. Süreçte bilimsel belirsizlikler azaltılırken, politik mesajlar güçlenmektedir. Eski IPCC başkanının “Hükümetlerin istediğini yapıyoruz” itirafı, gerçek yüzlerini ortaya koymaktadır. 2007’deki “Himalayagate” skandalı bunu kanıtlar niteliktedir: IPCC, Himalaya buzullarının 2035’te eriyeceği iddiasını bilimsel kaynaktan değil, WWF’nin ısmarlama raporundan almış ve tamamen yanlış bilgiyi abartarak yayınlaması toplumda korku yaratacak mesajlara öncelik verdiğini açıkça göstermektedir.

Bilimsel Şeffaflığın İhlali: ClimateGate’in Perde Arkası

2009’da patlak veren “ClimateGate” skandalı, iklim biliminin karanlık yüzünü gözler önüne serdi. Sızdırılan e-postalar, East Anglia Üniversitesi İklim Araştırma Biriminin farklı görüşlü bilim insanlarının çalışmalarını doğrulamasını engellemek için veri paylaşımını reddettiğini ortaya çıkardı. Dahası, etkili iklim bilimcileri, sorgulayıcı makaleleri yayınlayan dergi editörlerine baskı yaparak istifaya zorlanması olayları, bilimsel ilerlemenin temel taşları olan şeffaflık, veri paylaşımı ve açık tartışma ilkelerinin, iklim bilimi alanında sistematik olarak çiğnendiğini gösteriyor. Sıradan vatandaşların bilmesi gereken gerçek şu ki, bilimsel süreçlerin manipüle edilmesi, iklim politikalarının sağlam temeller üzerine inşa edilmediğini göstermektedir. 

Susturulan İklim Gerçekleri: Bilimsel Tekelin Karanlık Yüzü

İklim değişikliğinin insan kaynaklı karbon dışındaki açıklamaları sistemli şekilde bilim dünyasından dışlanmaktadır. Güneş aktivitesi, kozmik ışınlar, doğal iklim döngüleri ve bulut oluşumu gibi alternatif faktörleri araştıran bilim insanları fon bulamamakta, çalışmaları prestijli dergilerde yayınlanmamaktadır. Kozmik ışınların bulut oluşumundaki rolünü gösteren çığır açıcı araştırmalar bile ana akım bilim çevrelerince görmezden gelinmiş, IPCC raporlarında kendine yer bulamamıştır. Dahası, CERN’in bazı deneylerinin kozmik ışınlardaki teorileri doğrulayan sonuçlar ürettiği halde, bulgular medyada ve politik tartışmalarda bilinçli olarak göz ardı edilmektedir. Suskunluk ve sansür, iklim biliminin önceden belirlenmiş sonuçlara ulaşmak için maniple edildiğini göstermekte, gerçek bilimsel araştırma ruhuna aykırı tablo ortaya koymaktadır.

İklim Baskısı ve Büyük Sıfırlama Oyunu

İklim değişikliği artık bilimsel konu olmaktan çıkıp küresel elitlerin insanlığı kontrol aracına dönüşmüştür. Farklı düşünen bilim insanları sistemli şekilde tasfiye edilirken, sahte bilimsel uzlaşı yaratılmakta, IPCC raporları siyasi amaçlarla değiştirilmesi ve alternatif görüşlerin susturulması, “Büyük Sıfırlama” adı verilen planının parçasıdır. Amaç dünya kaynaklarını kontrol etmek, ülkelerin bağımsızlığını zayıflatmak ve distopik yeni düzen kurmaktır.

İklim bahanesiyle getirilen kurallar, bireysel özgürlükleri kısıtlamakta, ekonomik uçurumu derinleştirmekte ve nihayetinde toplumları savunmasız bırakacaktır. Baskıcı iklim uygulamalarına karşı çıkmak, sadece bilimsel özgürlüğü değil, aynı zamanda daha adil, özgür ve sağlıklı geleceği savunmak anlamına gelmektedir.

Devam edecek…

Küresel İfşa

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.