Hamas’ın Aşılama Kararı İle Filistin’in Geleceği Tehlikede mi?

Gazze’deki Kriz ve Biyolojik Savaş ve Geleceğe Yönelik Soykırım Şüpheleri

Gazze Şeridi, yaklaşık 1 senedir insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birine sahne olmaktadır. İsrail’in yoğun bombardımanı ve ablukası altında, Filistin halkı ölmemek için açlık, susuzluk ve salgın hastalıklarla mücadele etmektedir. Bu kaotik ortamda, uluslararası toplumun dikkatini çeken bir gelişme, bölgede yürütülen çocuk felci aşılama kampanyasıdır. Ancak bu kampanyanın arkasında, İsrail’in ve küresel elitler ile işbirlikçilerinin karanlık planları olduğuna dair endişeler giderek artmaktadır.

Bu makale, Gazze’deki insani krizin perde arkasını inceleyerek, İsrail’in olası biyolojik savaş stratejilerini ve bu stratejilerin arkasındaki küresel güçleri ve işbirlikçilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çocuk felci aşısı kampanyası üzerinden, bölgede yürütülen gizli planları ve bunların Filistin halkı üzerindeki potansiyel etkilerini ele alacağız.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Şüpheli Rolü

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), küresel sağlık politikalarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak son yıllarda, örgütün şeffaflığı ve güvenilirliği konusunda ciddi şüpheler ortaya çıkmıştır. Özellikle DSÖ’nün COVID-19’un kökeni hakkındaki tartışmalı açıklamaları, tarafsız olmadığını bilimsel gerçeklerden ziyade politik çıkarlara hizmet ettiği ortaya çıkarmıştır. Tüm bunlar, DSÖ’nün küresel nüfusun sağlık ve refahına öncelik vermek yerine, kontrol, manipülasyon ve BigPharma’nın menfaatine yönelik kritik kararlar alabileceği endişesini doğurmuştur.

Gazze’de uygulanan çocuk felci aşısı kampanyası, tip 2 çocuk felcini hedef alan yeni bir oral aşı olan nOPV2’dir. Ancak bu aşının güvenliği ve etkinliği konusunda ciddi soru işaretleri bulunmaktadır. Daha önceki oral çocuk felci aşılarının bir dizi çocuk felcine sebep olması, nOPV2’nin de benzer riskleri taşıyabileceği endişesini beraberinde getirmiştir.

Oral çocuk felci aşıları, zayıflatılmış bir poliovirüs (OPV) içermektedir. Fakat bu zayıflatılmış virüsler, uzun süreli replikasyonla birlikte aşıdan türetilmiş poliovirüslere (VDPV) dönüşme potansiyeline sahiptir. Bu durum çocuk felci salgınlarına neden olabilmektedir.

Gazze’deki Çocuk Felci Salgını Gerçek mi, Kurgu mu?

Gazze’deki salgının Mısır’dan kaynaklandığının düşünülmesi isteniyor gibi bir durum vardır. Ancak bu birçok soru işaretini beraberinde getirmektedir. Varyant poliovirüsün Gazze’ye Eylül 2023 gibi erken bir tarihte, yani 7 Ekim’deki çatışmalardan çok kısa süre önce girmiş olabileceğini öne sürülmesi, olayın zamanlaması açısından kuvvetli şüphe uyandırmaktadır.

Güvenilir sağlık dergilerinde Mısır’daki çocuk felci salgınının “aşı kaynaklı poliovirüslerden” kaynaklandığı yazılmaktadır. Bu bilgi ışığında, Gazze’de şu anda görülmekte olan salgının, Mısır’da uygulanan çocuk felci aşılarının mutasyona uğramış zararlı etkilerinin bir sonucu olabileceği şüphesini doğurmaktadır.

İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun bombardımanı ve ablukası devam ederken, çocuk felci aşısı kampanyasının başlatılmasının zamanlaması da şüphelidir. Gazze’deki sağlık altyapısının tamamen çökmüş olduğu bir dönemde, böyle bir kampanyanın yürütülmesi, kampanyanın gerçek amacı konusunda soru işaretlerine sebep olmaktadır. Ayrıca, Gazze’deki Filistinlilerin içinde bulunduğu ağır insani kriz göz önüne alındığında, nüfusun büyük bir kısmının bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflamış durumdadır. Bu koşullar altında, zayıflatılmış herhangi virüs içeren bir aşının uygulanması, potansiyel olarak o virüsün sebep olacağı çok daha büyük sağlık sorunlarına yol açarak adeta bir soykırıma neden olabilir.

Peki Öyleyse Tüm Bunlar İsrail’in Biyolojik Savaş Stratejisi mi?

Neden olmasın! İsrail’in, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’ni imzalamamış olan tek sanayileşmiş ülke olması, biyolojik silah geliştirmiş olabileceği şüphesini uyandırmaktadır. Bu durum, İsrail’in Gazze’deki aşılama kampanyasını DSÖ ile potansiyel bir biyolojik savaş aracı olarak kullanabileceği endişesine sebep olmaktadır. Ayrıca İsrail’in, Gazze’deki Filistin nüfusunu kontrol altına alma ve uzun vadeli kronik sağlık sorunlarına maruz amacıyla bu aşılama kampanyasını kullanabileceği düşünülmelidir.

Bu durum, İsrail’in Filistin nüfusunu demografik olarak zayıflatma ve Gazze’yi yaşanmaz hale getirme stratejisinin bir parçasıdır. Aşılama kampanyası, görünürde insani bir yardım gibi sunulurken, gerçekte Filistin halkının geleceğini ve popülasyonunu tehdit eden bir silah olarak kullanılacaktır.

Küresel Elitlerin Rolü Nelerdir?

Gates Vakfı ve diğer uluslararası kuruluşların aşı kampanyasındaki etkisi mutlaka ele alınmalıdır. Gazze’deki aşılama kampanyasının arkasında, Gates Vakfı gibi küresel elitlerin kontrolündeki kuruluşlar olabilir. Bu kuruluşların aşı politikalarını kendi finansal çıkarları ve küresel elitlerin jeopolitik hedefleri doğrultusunda yönlendirmektedirler.

Güvenilir sağlık dergileri özellikle Gates Vakfı’nın rolüne odaklanarak, önceki OPV felaketlerini ele almışlardır. DSÖ’nün Gates vakfı ile ortak yürüttüğü çocuk felci aşısı politikasını, binlerce çocuğun geri dönülemez felç olmasıyla sonuçlanan “niteliksiz bir başarısızlık” olarak değerlendirmişlerdir. Bu durum, Gazze’deki kampanyanın da benzer sonuçlara yol açabilme potansiyeli yüksek olabileceğini şimdiden göstermektedir .

Büyük İsrail Projesi ve Gazze’nin Geleceği

İsrail’in Gazze’deki aşılamaya yol veren eylemleri, daha geniş bir stratejinin parçası olarak görülmelidir. “Büyük İsrail” projesi olarak adlandırılan bu plan, Filistin topraklarının işgalini ve İsrail’in bölgedeki genişlemesini öngörmektedir. Gazze’deki aşılama kampanyası, bu projenin bir parçası olarak, bölgedeki demografik yapıyı değiştirmeyi ve nüfusu azalan Filistin halkını zorla yerinden etmeyi amaçlayan bir stratejinin parçasıdır. Uzun vadede, bu strateji İsrail’in bölgedeki kontrolünü artırmasına ve Filistin devletinin kurulma olasılığının ortadan kaldıracaktır.

Hamas’ın Aşılama Kampanyasındaki Rolü

Şimdi de gelelim en can alıcı konuya;
Tüm bu olasılıklar apaçık ortada iken Gazze’yi yöneten Hamas, İsrail ile ateşkes ilan ederek DSÖ’nün ve arkasında küresel elitlerin kontrolündeki küresel aşı şirketlerinin üretimi, şüpheli çocuk felci aşısının savaşta ölmemeyi başaran çocuklara uygulanmasına izin vermiştir.

Tüm gerçeklere rağmen aşıların güvenilirliği ve kimyasal-biyolojik silah olma potansiyeli konusunda endişe duyanlar, genellikle İsrail ve küresel güçlere odaklanırken, Hamas’ın bu süreçteki rolü başta olmak üzere “Özgür Filistin davasına” zarar vereceği endişesi ile görmezden gelinmektedir. Planlı Çocuk felcinin yaygınlaştığı ve kronik hastalıklarla boğuşan bir Filistin özgür olabilir mi? Asla olmaz!

Hamas’ın Gazze’deki çocukların sağlığı ve geleceği konusundaki “akıllara zarar” politik ve siyasi tutumu gerekirse en sert biçimde “Hamas bu işin neresinde? Ne yapmak, nereye varmak istemektedirler?” diye en sert biçimde sorgulanmalıdır. Çünkü aldıkları aşılama kararı, insani olarak değerlendirmekten ziyade daha geniş bir perspektiften ele alınması ve sorgulanması gerektiğini göstermektedir.

İnsanlık Krizi ve Uluslararası Toplumun Sorumluluğu

Gazze’deki durum, sadece bir sağlık krizi değil, aynı zamanda büyük bir insanlık krizidir. İsrail’in bölgedeki eylemleri ve olası biyolojik savaş stratejileri ve ununla birlikte, Hamas’ın çocukların aşılanması üzerine aldığı kararlar ve üstlendiği rol de bu karmaşık durumun bir parçasıdır.

Uluslararası toplumun, Gazze’deki durumu acilen ele alması, İsrail’in eylemlerini soruşturması ve aynı zamanda Hamas’ın sorumluluklarını da değerlendirmesi gerekmektedir. Aşılama kampanyasının gerçek amaçları ve potansiyel riskleri konusunda şeffaflık sağlanmalı, Filistin halkının sağlığı, güvenliği ve çıkarları Hamas’a rağmen ön planda tutulmalıdır.

Sonuç olarak, Gazze’deki durum, İsrail’in ve küresel elitlerin Greater Israel (Büyük İsrail) planlarının bir sonudur. Bu planların açığa çıkarılması ve durdurulması, Filistin halkının haklarının korunması, uluslararası barış ve adalet için kritik öneme sahiptir.

Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…

Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde hukuken fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girer…

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.