İklim Kanunu Dayatması: Orlandos Dükünün Truva Atı(mı)!?

Küresel İklim Tehditleri: Kadim Komplolar, Modern Oyunlar ve İnsanlığın Var Olma Savaşı

Tarih boyunca insanlığın kaderini şekillendirmeye çalışan karanlık güçler, günümüzde dijital çağın imkanlarıyla daha da güçlendi. İlluminati, “Merkez”, WEF veya BM gibi isimlerle anılan yapılar, özünde değişmeyen tek amaç taşıyor: Toplumları köleleştirerek, ulusal kimlikleri yok ederek tek merkezli, ruhu olmayan Yeni Dünya Düzeni kurmak. Şeytani planların perdesi artık hiç olmadığı kadar açık ve acımasızca sahneye konuluyor.

Tarihsel Komploların Günümüzdeki Yankıları ve Yeni Dünya Düzeni Hedefi

Tarih tekerrürden ibaret olduğuna göre adeta kopyala-yapıştır operasyonu gibi işlerken, 1789’da İlluminati’nin Fransa’da yarattığı yapay buğday kıtlığı bugün modern versiyonuyla karşımızda duruyor. Günümüzde gıda fiyatlarındaki akıl almaz artışlar, tedarik zinciri “sorunları” ve laboratuvarda üretilen “gıda” alternatifleri, aynı karanlık aklın halkı açlıkla terbiye etme stratejisinin devamıdır.

Fransız Devrimi’ni ateşleyen Fransa Büyük Doğusu’nun Büyük Üstadı Orleans Dükü’nün rolünü şimdi Davos’ta toplanan milyarderler, uluslararası kuruluşların başındaki bürokratlar ve “yerli” işbirlikçiler üstlenmiştir. WEF ve BM gibi küresel yapılar, “sürdürülebilirlik” ve “iklim değişikliğiyle mücadele” gibi masum görünen kavramların ardına gizlenerek, ulus devletleri yıkıp insanlığı tek bir küresel otoritenin kölesi yapma hedefine hizmet etmektedir. Ancak tarih, Orleans Dükü’nün giyotine gitmesi örneğinde olduğu gibi, hainlerin ve komplocuların er ya da geç hak ettikleri sonla karşılaşacaklarını da göstermektedir. 

“İklim Değişikliği” Aldatmacası ve Küresel Kontrol Mekanizmaları

Küreselci çetenin en büyük yalanlarından biri olan “iklim değişikliği” senaryosu, aslında hayatlarımızı kontrol altına almak için tasarlanmış tuzaktır. “Sıfır karbon” hedefi adı altında özgürlüklerimiz kısıtlanırken, gerçekte truva atı olan Paris İklim Anlaşması ulusal egemenliğimize vurulan pranga işlevi görüyor. Su kaynaklarımız “kuraklık” bahanesiyle gasp edilirken, kimyasal spreyleme ve HAARP gibi teknolojilerle bölgesel iklim manipülasyonları yapılıyor.

İklim Kanunu dayatmasıyla tarımdan sanayiye kadar her alanda müdahale edilmek isteniyor. Bir yandan ormanlar yerel elitler tarafından rant uğruna yok edilirken, diğer yandan suç halka yüklenirken, üresel kontrol mekanizması, dijital kölelik sistemine geçişin altyapısını hazırlıyor ve yakında hayatımızın her alanında hatta her karesinde hissedilecek.

Gıda Güvenliği Tehdidi ve Tarımın Tasfiyesi

“Plandemi” sonrası başlayan sinsi operasyon, doğal gıdaya erişimi kısıtlayarak insanlığı laboratuvar ürünlerine mahkum etmeyi hedefliyor. Çiftçiye ve besiciye verilen desteklerin kesilmesi, maliyetlerin artırılması ve su kısıtlamaları tesadüf değil, bilinçli yok etme politikasıdır. Üretim yapamaz hale getirilen Türk çiftçiler, topraklarını yabancı sermayeye (Arap, Kuveytli, İsrailli) devretmek zorunda kalırken, verimli arazilere çeşitli bahanelerle getirilen ekim yasakları ülkemizi gıda konusunda tamamen dışa bağımlı hale getirecek olan sessiz işgal, sağlıksız ve kolay kontrol edilebilir nesiller yaratma planının parçasıdır.

Devlet Baskısı, Kontrol ve Medya Manipülasyonu

Su yasakları, temel yaşam hakkına müdahale ederek halkı terbiye etme aracına dönüşecek. Çiftçilerin tarlalarına girişini engelleyen, suyunu kesen ve protestolara orantısız güç uygulayan güvenlik güçleri, devletin kime hizmet ettiği sorusunu gündeme getirecek. Pandemi bitmişken jandarmanın maske takması, vatandaşı “tehlikeli” gören zihniyetin veya uygulanan baskının gayrimeşruluğunu gizleme çabasının göstergesi olacak.

Ana akım medya, küresel elitlerin kontrolündeki propaganda aracı olarak çiftçiye yapılan zulmü, su kesintilerini ve protestoları görmezden gelerek halkı uyutmaya devam edecek. Hayat pahalılığı, vergiler ve yasaklarla kuşatılan, üretim araçları elinden alınan halk, çaresizliğe sürüklenerek her türlü dayatmayı kabul etmeye zorlanacak. “Kaçak kullanım” bahanesi, sistematik baskıları ve kaynak yönetimindeki başarısızlıkları örtbas etmek için kullanılacak.

Küresel Komplolar, Toplumsal Direniş ve Gelecek Senaryoları

Küresel elitler, halkı kendi devletine karşı kışkırtmak için ekonomik zorluklar ve adaletsizlik hissi yaratarak sistematik mobbing uyguluyor. “Büyük Sıfırlama” adı altında mevcut düzeni yıkıp teknokratik-totaliter sistem kurmayı hedeflerken, krizler ve salgınlarla nüfusu azaltıp kalanlarla yeni kölelik düzeni inşa etmeyi planlıyorlar. Ancak umut ışığı, toprağına ve suyuna sahip çıkan çiftçilerin direnişinde yatıyor.

Şeytani oyunları bozabilecek en güçlü dinamik, ata yadigarı topraklarını savunan çiftçilerdir. Tencerede yavaş yavaş kaynayan kurbağa gibi olmamak için kolluk kuvvetlerimizin ve askerimizin BM polisi/askeri olmasına sebep olacak  iklim anlaşmaları gibi egemenliğimizi tehdit eden unsurlara karşı uyanık olmalı ve direnmek için son şansımızı değerlendirmeliyiz.

Tarih ibret alınmazsa tekerrürden ibarettir.

Tarih geçmişte olan direniş sonrasında Orleans Dükü’nün giyotine gitmesi örneğinde olduğu gibi, günümüzde küresel elitlerin dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçisi olan hainlerin ve komplocuların er ya da geç hak ettikleri en ağır cezalar ile karşılaşacaklarını da göstermektedir. Ne de olsa Tarih ibret almadan hareket edenler için tekerrürden ibarettir.

Küresel İfşa…

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.