Dünya Tarihi, Küresel Elitlerin Güç ve Kontrol Arayışında Planladığı Tehditlerle Doludur…
Tehditlerin en somut örneği, bugün İsrail’in Batı Şeria’yı işgal etme planıdır; plan, Filistin halkının kaderini derinden etkilemektedir. Küresel elitler, çıkarlarını korumak için kaos ve belirsizliklerle, insani değerlerini tehdit eden savaş alanı oluşturuyor.
Sömürgeci Zihniyetin İzleri
İşgal, 1967’den günümüze yalnızca toprak meselesi olmayıp, elitlerin Ortadoğu’daki stratejik kaynakları kontrol etme çabasıdır. Süreç, elitlerin güç dinamiklerinin Filistin halkı üzerindeki etkilerini gözler önüne sererken, askeri müdahaleler ile ekonomik ve sosyal yapıları hedef alan stratejilerle topraklarının sömürülmesine ve bölge halkının marjinalleştirilmesine yol açmıştır. Uluslararası hukukun ihlali ve insan hakları ihlalleri ile birleşerek küresel tehdit haline gelmiştir.
Trump Dönemi: Elitlerin Manipülasyonu
Trump’ın başkanlığı, elitlerin çıkarları doğrultusunda şekillenen dönem olacaktır. İsrail’in genişleme politikalarını destekleyen söylemleri, halkı manipüle etme stratejilerini gözler önüne seriyor. “İsrail çok küçük” ifadesi, elitlerin daha fazla toprak ve güç elde etme arzusunu yansıtmakla kalmayıp, uluslararası ilişkilerdeki güç dengesini sarsarak yeni çatışma alanlarının doğmasına ve bölgesel ile küresel düzeyde önemli değişimlere zemin hazırlıyor.
Kaos ve İstikrarsızlık: Elitlerin Fırsatçılığı
Bugün Gazze’deki savaş ve diğer çatışmalar, elitlerin kaos yaratma stratejileri doğrultusunda rahat hareket etmelerine olanak tanırken, halklar üzerinde korku ve belirsizlik yaratmaktadır. İstikrarsızlık, elitlerin kontrolünü pekiştiren zemin oluşturmakla kalmayıp, direnişi daha da zayıflatıp onları daha savunmasız hale getirmektedir. Elitlerin çatışmaları kışkırtması, bölgedeki güç dengesini lehlerine değiştirmeye yönelik stratejidir.
Etnik Temizlik: Küresel Tepkiler
Batı Şeria’nın işgali, etnik temizlik riskiyle birlikte elitlerin insanları satranç taşları gibi kullanma biçimlerini ortaya koyuyor. Uluslararası toplumun tepkisizliği, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerine yol açma potansiyeli taşırken, elitlerin eylemleri insan hakları ihlallerinin normalleşmesine neden oluyor. İşgal, kültürel ve sosyal kimliklerin yok edilmesi anlamına gelirken, insanlığın ortak değerlerine yönelik saldırı niteliği taşıyor.
Yönetimsel Çöküş: Elitlerin Kontrol Stratejileri
Filistin Yönetimi’nin geleceği, elitlerin stratejileriyle doğrudan bağlantılıdır. Yönetimin çöküşü, elitlerin halkı daha fazla kontrol etmesine olanak tanırken, Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkını tehdit edip, çaresiz bırakmaktadır. Stratejileri, halkın iradesini yok sayarak kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelerine imkân tanımaktadır. Zayıflama, bölgedeki güç dengesini değiştirebilir ve yeni çatışma alanlarının ortaya çıkmasına yol açabilir.
Filistin Direnişi: Elitlerin Korkulu Rüyası
Filistinlilerin direnişi, sadece Filistin için değil, tüm dünya için bir umut ışığıdır ve bu durum elitlerin korkulu rüyasıdır. Olası intifada, kontrol mekanizmalarını sarsarak halkların birleşip güçlenmesine yol açabilir. Elitlerin direnişi bastırmak için kullanacakları şiddet, uluslararası toplumun dikkatini çekebilir ve küresel dayanışma hareketlerini tetikleyebilir. Ayrıca, direniş fiziksel mücadelenin ötesine geçerek Ortadoğu halklarının kimliklerini yeniden inşa etmelerine olanak tanıyabilir.
Uluslararası Hukukun İhlali: Elitlerin Cezasızlığı
Uluslararası Adalet Divanı ve Ceza Mahkemesinin kararları, elitlerin hukukun üstünlüğünü hiçe saydığını ve fiilen cezaya çarptırılmadıklarını ortaya koymaktadır. Uluslararası toplumun tepkisizliğiyle birleştiğinde, ihlallerin normalleşmesine ve insanlık onurunun ayaklar altına alınmasına yol açmaktadır. İnsanlık için ciddi tehditler oluşturan eylemlerinde, hukukun üstünlüğünün yok sayılması, insan hakları ihlallerinin artmasına neden olmaktadır.
Ekonomik Çöküş: Güvenlik Tehditleri
İşgalin ekonomik maliyetleri, sadece Filistin için değil, tüm bölge için tehditler oluşturuyor. Ekonomik çöküş, güvenlik dinamiklerini etkileyerek terör tehdidini artırıyor. Elitlerin durumu fırsata çevirmesi, halkları savunmasız hale gelmesini artırmakta. İstikrarsızlıklar, elitlerin kontrolünü pekiştiren zemin oluşturuyor ve toplumların parçalanmasına neden oluyor. Krizler, sosyal huzursuzlukları tetiklerken elitlerin çıkarlarını koruma gayretlerini tetikliyor.
Ortak Mücadele İçin Son Viraj
ABD ve İsrail’in Batı Şeria’yı işgal etme hedefi, bölgesel mesele olmayıp, küresel elitlerin insanlık üzerindeki kontrol arayışı olan Büyük Sıfırlama (Great Reset) planlarının parçasıdır. Plan mevcut sistemleri yeniden şekillendirerek çıkarları doğrultusunda yeni dünya düzeni oluşturmaktır. Planlı kaos ve belirsizliklerle güçlerini pekiştiren strateji, insanlığı tehdit etmektedir.
Filistin direnişi ve uluslararası toplumun tepkisizliği mücadelede belirleyici roller oynamaktadır. Toplumumuz, dinamikleri anlamanın yanı sıra, tehditlere karşı durmanın ve insanlığın ortak mücadelesine katılmanın önemini kavramalıdır. Özgürlük ve adalet arayışı, sadece bölgenin değil, tüm insanlığın geleceği için kritik öneme sahiptir.
Harekete geçmek, insanlığın ve Filistinlilerin kaderini belirlemek adına atılacak hayati adımdır.
Sadi ÖZGÜL

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.