İsrail’in Türkiye’deki Gizli Casus Ağı: Kontrol ve Gözetim!

İsrailli Savaşçı Mühendislerin Casus Yazılımlarıyla Dünyayı Gözetleyen Karanlık Ağ

Düşünün, bir devletin en gizli istihbarat birimi, sadece kendi sınırlarını değil, tüm dünyayı gözetlemek için teknoloji üretiyor. İsrail’in Unit 8200 adlı askeri istihbarat birimi, yıllardır “savaşçı mühendisler” yetiştiriyor. Askerler, emekli olduktan sonra sivil pazara geçip, küresel gözetim araçlarının mimarları oluyor. Devletin gizli fonlarıyla desteklenen firmalar, hem askeri hem sivil amaçlı casus yazılımlar geliştiriyor.

Ancak destek, kapalı kapılar ardında gerçekleşiyor. Kimlerin hangi araçları kullandığı, hangi ülkelerde ne tür gözetim yapıldığı bilinmemesi, küresel çapta cezasızlık kültürünü besliyor ve gözetim teknolojilerinin sınır tanımayan yayılımını sağlıyor.

Pegasus’tan Cellebrite’e: Teknolojinin Kirli Yüzü

Pegasus’u duymayanınız yoktur. Hedef telefona dokunmadan, şifreli mesajlaşmaları bile kırabilen yazılım, gazetecilerden insan hakları savunucularına kadar birçok muhalifi hedef aldı. Meta’ya 167 milyon dolar tazminat ödeyen NSO Group, ABD tarafından kara listeye alındı ama bu, işin sadece görünen yüzü. Candiru, Cytrox, Paragon Solutions gibi diğer firmalar da benzer yöntemlerle gizli gözetim operasyonları yürütüyor.

Cellebrite ise donanım tabanlı kırma cihazlarıyla FBI, ICE ve İngiltere polis teşkilatları gibi kurumlarla milyarlarca dolarlık sözleşmeler yapıyor. Sosyal medya taraması, yüz tanıma, coğrafi takip gibi teknolojilerle donatılmış araçlar, modern totaliter rejimlerin vazgeçilmez silahları haline geldi.

Küresel Yayılım: Demokrasi Maskesi Altında Otoriterlik

Bu teknolojiler, sadece İsrail’in değil, Batı’nın da güvenlik kurumları tarafından kullanılıyor. ABD’den İngiltere’ye, Latin Amerika’dan Asya’ya kadar birçok ülkede polis ve istihbarat birimleri, casus yazılımlarla kitlesel gözetim yapıyor. Terörle mücadele ve sınır güvenliği kisvesi altında, muhalifler, gazeteciler ve aktivistler hedef alınıyor. Ancak “güvenlik” söylemi, demokratik hakların sistematik olarak ihlal edilmesine zemin hazırlıyor. Uluslararası denetim mekanizmalarının yetersizliği ve ihracat lisanslarının kapalı kapılar ardında verilmesi, teknolojilerin kötüye kullanımını engellemiyor.

Türkiye’de Gözetim: Yasal Boşluklar ve Operasyonel Tehditler

Türkiye, küresel gözetim ağının en hassas noktalarından biri. 5651, KVKK gibi yasalar, kolluk kuvvetlerinin teknik araç alımlarını kapsam dışı bırakıyor. Polis ve jandarma, Meclis denetiminden muaf tutularak şeffaflıktan uzak operasyonlar yürütüyor. IMSI Catcher cihazlarıyla yasa dışı dinlemeler yapılıyor, 81 ilde UFED cihazlarıyla telefon kırma projeleri merkezi denetim olmadan sürdürülüyor. Sivil toplumun dijital haklar kapasitesi ise sınırlı; aktivistler ve gazeteciler, gözetim tespitinde yetersiz kalıyor.

Üstelik eski askerlerin TÜBİTAK ve TUSİAD gibi kurumlarda teknik danışmanlık yapması, askeri kültürün yerli teknoloji ekosistemine sızmasına yol açması, dışa bağımlılığı azaltmak yerine, gözetim teknolojilerinin yerleşikleşmesini hızlandırıyor.

Çok Katmanlı Savunma Stratejileri Geliştirmek

Bilinçli farkındalık ve kararlı adımlar olmadan insanımız aleyhine olan karanlık ağların önüne geçmek mümkün değil. Yasal düzenlemelerde özel denetim komisyonları kurulmalı, gözetim teknolojisi tedarikinde hâkim onaylı ruhsat sistemi zorunlu hale getirilmeli. İhale süreçlerinde alt yüklenici zincirleri şeffaf olmalı, bilgi edinme talepleri otomatik incelemeye alınmalı. Teknolojik savunma için açık kaynaklı casus yazılım tarayıcıları ve mobil honeypot cihazları geliştirilerek içerden savunma sağlanmalı.

Sivil toplum ve akademi işbirlikleri güçlendirilmeli; Dijital Haklar Araştırma Merkezleri ve Gözetim Teknolojileri İzleme Ağları kurulmalı. Yerel hackathon ve sertifika programlarıyla dijital hak savunucuları yetiştirilmeli.

Gözetim Devletine Karşı Bilinçli Olmanın Zamanı Geldi

İsrail kaynaklı gözetim teknolojileri, “güvenlik” adı altında bireysel özgürlükleri tehdit eden kapsamlı tahakküm planıdır. Bölgesel ve küresel güç dengelerini yeniden şekillendirirken, temel haklarımız göz ardı edilmekte ve teknolojik denetim ağı içinde kaybolma riski artmaktadır. Karanlık oyunları fark etmek, gerçek amacını sorgulamak ve direnmek zorunludur; aksi halde özgürlüklerimizden geriye sadece soğuk gözetim kameralarının bakışları kalacaktır. Devletlerin kullandığı casus yazılımların küresel izleme ağını nasıl ördüğünü anlamak, geleceğimizi belirleyecek kritik adımdır.

İnsanlık olarak, teknolojik tahakkümün pençesinde kıvranmamak için bilinçli farkındalıkla donanmalı, sistemin karşısında durmalı ve çok katmanlı savunma hatları kurmalıyız.

Okuyucuya Soru: Sizce, casus yazılımlar gerçekten halkın güvenliği için mi yoksa kontrol ve tahakküm için mi var? Cevap, geleceğimizi şekillendirecek.

Küresel İfşa

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.