İstanbul; Yeni Roma’nın Gizli Kıbleteyni mi?

İstanbul; Yeni Roma’nın Gizli Kıbleteyni mi?

Küresel sahnede taşlar yeniden karılırken, Suriye limanlarının Fransız şirketlerine devri gibi olaylar, aslında çok daha büyük, Kudüs merkezli “Yeni Roma” dünya düzeni inşasının sinyalleri olabilir mi?

Bu iddialı jeopolitik projenin Türkiye ayağında, İstanbul’a biçilen rol ne? Şehir, dini semboller ve ekonomik manevralarla, farkında olmada yeni düzenin stratejik bir “Kıbleteyn”i, yani çift odaklı kalesi haline mi getiriliyor?

Büyük Ortadoğu Projesi gibi bilindik planların dahi, daha kapsamlı “Yeni Roma” vizyonunun sadece bir aracı olduğu; asıl hedefin İstanbul’u, küresel güç dengelerini yeniden şekillendirecek yapının hizmetine sunmak olduğu tezi gündem olmalıdır.

İşte bu bağlamda, İstanbul için üretilen “Kıbleteyn” söylemi, büyük roma projesinin parçası olarak mercek altına alınmalıdır.

Kıbleteyn Efsanesi: Yeni Roma İçin Araç mı?

İslami terminolojideki “Kıbleteyn” (aynı anda Kabe ve Mescid-i Aksa’ya yönelinen yer) kavramının İstanbul’a yakıştırılması, “Yeni Roma” projesine hizmet eden kullanışlı argüman sunuyor. Coğrafi zorlamayla İstanbul’un bu tanıma uyduğu iddia edilirken, dünyanın sıfır noktasının Mekke olduğu gerçeği göz ardı ediliyor.

Bu çelişki, “Kıbleteyn” iddiasının dini gerçekten ziyade, İstanbul’a özel statü kazandırarak onu “Yeni Roma”nın bölgesel finans merkezi yapma hedefine hizmet eden politik araç olduğunu düşündürüyor.

Ayasofya: İmparatorluk Sembolizmi ve Yeni Düzen

“Yeni Roma” anlatısının İstanbul ayağında Ayasofya’nın merkezciliği tesadüf değil. Doğu Roma’nın kalbi olan bu yapının Fatih tarafından camiye çevrilmesi, imparatorluk iddiasının ve güç gösterisinin sembolüydü. Bugün, Kıble’ye bile tam dönük olmayan yapının “Kıbleteyn” söyleminin merkezine yerleştirilmesi, benzer siyasi sembolizm arayışını akla getiriyor.

Bu durum, geçmiş imparatorlukların mirası üzerinden, Kudüs merkezli yeni bir güç odağı yaratma çabasının yansıması olabilir mi? Ayasofya, yeni düzenin inşasında tarihi bir meşruiyet aracı olarak mı kullanılıyor?

Fethin Sembolizmi İstismar mı Ediliyor?

Ayasofya’nın fethin sembolü olması, onu “Yeni Roma” projesinin mimarları için paha biçilmez kılıyor. Bu güçlü sembol üzerinden dini argümanlar üretmek, kitleleri yeni düzene hazırlamanın ve mevcut yapıları hedefe yönlendirmenin yolu olarak görülebilir.

“Kıbleteyn” söylemi, Osmanlı mirasını çarpıtarak, aslında küresel projeye hizmet eden adımları meşrulaştırmak için kullanılan, dini hassasiyetleri istismar eden manevra olabilir.

İstanbul’un Kutsallığı: Sorgulanması Gerek İddialar

İslam’da kutsal mekanlar bellidir: Mekke, Medine, Kudüs. İstanbul’un bu listede olmaması, ona atfedilmeye çalışılan kutsallığın dini değil, politik olduğunu gösterir. Bu politik amaç ise, şehri “Yeni Roma” düzeni içinde özel konuma yerleştirmektir. Meşhur fetih hadisinin tarihsel ve dini açıdan sorunlu olması da politik amacı destekleyen argümanların zayıflığını ortaya koyar.

Fetih Hadisi: Yeni Düzen İçin Uydurulmuş Gerekçe mi?

Güvenilirliği son derece şüpheli olan fetih hadisinin ısrarla gündemde tutulması, “Yeni Roma” projesine tarihi ve dini temel bulma çabasının parçası olabilir. İslam’ın temel prensipleriyle çelişen rivayet, Emeviler döneminde İstanbul’a yönelik yapılan tüm kuşatmalar başarısız olunca, bu isteği canlı tutma siyaseti amacıyla ortaya atıldığı gibi, bugün de benzer şekilde, İstanbul’u yeni küresel düzende önemli aktör olarak konumlandırmak isteyenlerin işine yarayan argüman olarak kullanılmaktadır.

Asıl Hedef: Finans Merkezi mi, Yeni Roma Üssü mü?

“İstanbul Kıbleteyndir” propagandasının ardındaki gerçek niyet, sadece şehri yeniden başkent yapmak veya tarihi rövanşı almak mıdır? Yoksa asıl hedef, İstanbul’u küresel finans elitlerin kontrolündeki merkez haline getirerek, onu “Yeni Roma” düzeninin ekonomik ve stratejik üssü yapmak mıdır?

Modern çağda işgallerin finansal araçlarla yapıldığı gerçeği göz önüne alındığında, İstanbul’un küresel elitlerin finans merkezi olması ve Kanal İstanbul ile ülkeyi yeni Roma düzeninde ekonomik olarak bağımlı kılma riskini taşır. Başkentin Ankara’da kalması, küresel projeye karşı direnç noktasıdır.

Sonuç: Büyük Oyunu Görmek ve Direnmek

İstanbul üzerinden yürütülen tartışmalar, izole olaylar değil, Kudüs merkezli “Yeni Roma” adı verilen büyük jeopolitik ve ekonomik yeniden yapılanma projesinin yansımalarıdır. “Kıbleteyn” gibi dini kavramlar veya Ayasofya gibi tarihi semboller, projenin hedeflerine ulaşmak için araçsallaştırılmaktadır. Muhafazakar ve milli hassasiyetleri istismar ederek küresel oyuna hizmet edenlere karşı uyanık olmak, büyük resmi görmek ve ulusal bağımsızlığı savunmak, kritik sorumluluktur.

Son Soru;
Bu hat içinde son nokta olan Mekke ve KABE’nin konumu ne olacak?

Sadi ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]
Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.