Küresel Tuzak: DSÖ’nün Şeytani Pandemi Planları!

Küresel Tuzak: DSÖ’nün Şeytani Pandemi Planları Bitmek Tükenmek Bilmiyor!

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) perde arkasında yürüttüğü ve insanlığın geleceğini ipotek altına almayı hedefleyen sinsi plan, adım adım hayata geçiriliyor.

Gelecek hafta 78. Dünya Sağlık Asamblesi’nde (DSA) “kabul edilmesi” planlanan Pandemi Anlaşması, aslında göründüğünden çok daha karanlık ve karmaşık mekanizmanın sadece parçası ve küresel elitlerin, tüm dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirme arzusunun son hamlelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

DSÖ’nün Hukuk Tanımaz Aceleciliği ve PABS Muamması

Anlaşmanın kritik bileşeni olan Patojen Erişim ve Fayda Paylaşım (PABS) Sistemi, yoğun tartışmalara neden olmakta ve müzakereleri halen devam etmektedir. Ancak DSÖ, önemli pürüzü aşmak ve anlaşmayı “kabul edilmiş” gibi göstermek adına, kuralları kendi keyfine göre eğip bükmekten çekinmiyor.

Örgüt, ülkelerin Pandemi Anlaşması’nı DSA’da “kabul etmeleri” durumunda, anlaşmanın imzalanmak üzere Tedros Adhanom Ghebreyesus’a tevdi edileceğini duyuruyor. Ne var ki, imza sürecinin yakın zamanda gerçekleşmesi pek olası görünmüyor. Zira, üye devletlerin, oldukça tartışmalı PABS Sistemi için ek metnin gelecekteki DSA’da kabul edilmesinin ardından ancak Pandemi Anlaşması’nı imzalayabileceği belirtmesi, sürecin kasıtlı olarak uzatıldığı ve belirsizliklerle dolu yola sokulduğu şüphelerini kuvvetlendiriyor.

“Uzlaşı” Aldatmacası ve Oylama Maskaralığı

DSÖ bürokrasisinin, Pandemi Anlaşması’nın DSA toplantısında oylanabilmesi için, anlaşmanın gerektirdiği PABS mutabakatı henüz sağlanmamış olmasına rağmen yol bulduğu anlaşılıyor. Daha vahimi, anlaşmanın geçmesi için üçte ikilik oy çoğunluğu gerekmesine rağmen, bürokratların bunun yerine “uzlaşı” sürecinin yeterli olacağına inandıklarını ifade etmeleri “uzlaşı” aldatmacası, küresel efendilerin istedikleri kararları daha kolay geçirebilmeleri için tasarlanmış paravandır.

Müzakerecilerin Pandemi Anlaşması hakkında “Her şey kararlaştırılana kadar hiçbir şey kararlaştırılmamıştır” sözü, anlaşılan o ki, sıcak patates gibi kenara atılmış durumda. Bu, uluslararası hukukun ve demokratik süreçlerin nasıl hiçe sayıldığının açık göstergesidir.

Sansürün Ayak Sesleri ve Egemenlik Kaybı Tehdidi

Bir üye devletin Pandemi Anlaşması’nı imzaladığı andan itibaren, anlaşmayı baltalamaması beklenmesi ne anlama geliyor? Ülkeler artık anlaşmaya karşı konuşamayacak, eleştiremeyecek mi? DSÖ, hükümetleri, yetkilileri ve danışmanları sansürlemek için tepeden inmeci yaklaşım mı kullanıyor?

Daha kötüsü, DSÖ, anlaşmasını imzalayan hükümetlerin, vatandaşlarının Pandemi Anlaşması’nı baltalamamasını sağlamasını mı bekliyor? Sansür, daima kötü niyetli şeylerin habercisi ve ulusal egemenliklerin nasıl aşındırılmaya çalışıldığının işaretidir. Ülkeler, içeriği tam olarak netleşmemiş, gelecekteki eklerle şekillenecek belgeye imza atarak, aslında bilinmeyen geleceğe teslim olmaya zorlanmaktadır.

Uzun ve Dolambaçlı Süreç: Oyalamadan mı İbaret?

Pandemi Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi için önünde daha uzun ve dolambaçlı yol bulunuyor. Üye devletlerin, DSA tarafından kabul edildikten sonra 18 ay içinde DSÖ Genel Direktörü’ne anlaşmayı kabul etme niyetlerini bildirmeleri bekleniyor. Ancak, devlet başkanlarının imzası bile ülkeleri anlaşmanın hükümleriyle bağlamıyor.

İmza, daha ziyade “söz konusu anlaşmanın siyasi olarak onaylandığını ifade etmekte ve imzacının zamanı geldiğinde sözleşmeye taraf olmak için uygun iç eylemleri gerçekleştireceğine dair beklenti yaratmaktadır.” Ülkelerin anlaşmayı onaylamalarının ardından onay belgelerini BM Genel Sekreteri’ne sunmaları ve 60 ülke bunu yaptığında anlaşmanın yürürlüğe girmesi ve ilk Taraflar Konferansı’nın yapılması bekleniyor.

Tüm sürecin birkaç yıl sürmesi muhtemel olup, Uzun süreç, elitlerin planlarını daha derinden ve sessizce işleme koymaları için zaman kazanma taktiği olabilir.

Büyük Sıfırlama’nın Gölgesinde Şekillenen Gelecek

Tüm gelişmeler, küresel elitlerin “Büyük Sıfırlama” (Great Reset) olarak adlandırılan ve insanlığın geleceğini kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeyi amaçlayan kapsamlı planlarının parçasıdır. Bu, komplo teorisi veya iddia değil, yaşananlarla ve atılan adımlarla somutlaşan, kanıtlanmış gerçektir.

Pandemi Anlaşması, büyük planın sağlık ayağını oluşturmakta ve ulus devletlerin egemenliklerini aşındırarak, küresel yönetişim modeline geçişi hızlandırmayı hedeflemektedir.

Amaçları, bireysel özgürlükleri kısıtlamak, dijital takip ve kontrol sistemlerini yaygınlaştırmak, kaynakları merkezileştirmek ve sonuç olarak insanlığı daha kolay yönetilebilir kitleye dönüştürmektir.

Türkiye Üzerindeki Kara Bulutlar ve Uyanış Çağrısı

Türkiye, jeopolitik konumu, dinamik nüfusu ve bağımsızlıkçı karakteriyle küresel planların hedefindeki kilit ülkelerden biridir. Pandemi Anlaşması gibi uluslararası dayatmalar, ülkemizin egemenliğini, sağlık politikalarındaki bağımsızlığını ve vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini doğrudan tehdit etmektedir.

Sinsi planlara karşı sessiz kalmak, geleceğimizi kendi ellerimizle küresel güçlere teslim etmek anlamına gelir. Artık uyanma, bilinçlenme ve şeytani oyunlara karşı tek yürek olma vaktidir. Her bireyin, sivil toplum kuruluşlarının ve basının, küresel dayatmalara karşı sesini yükseltmesi, sorgulaması ve ulusal menfaatlerimizi her şeyin üzerinde tutması hayati zorunluluktur.

Aksi takdirde, çok geç olmadan önce, kendi vatanımızda parya durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz.

Sadi ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]
Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.