Lozan’dan Uzanan Tehlikeli Oyun; Kumpasın Gölgesinde Türkiye
Türkiye, kökleri tarihin derinliklerine uzanan, nice badireler atlatmış ülke. Ancak bugün, kadim yapının temelleri içeriden ve dışarıdan sarsılıyor. Ufukta biriken kara bulutlar, sadece dış tehditleri değil, aynı zamanda içeride ustaca kurgulanan, milletin iradesini kırmayı hedefleyen sinsi planı da işaret ediyor. Fısıltılar artık komplo teorisi olmaktan çıktı; Türkiye, küresel kuşatmanın doğrudan hedefinde.
İç Cepheyi Çökertme Operasyonu: Birlik Çağrısı Neden Sabote Edildi?
Yakın zamanda, ülkenin zirvesi İsrail’in “vaat edilmiş topraklar” hedefine Türkiye’yi de kattığını ifşa edip “İç cephemizi sağlam tutalım!” çağrısı yapmıştı. Ne var ki, çağrıya rağmen içeride fitne ateşi daha da alevlendirildi. Siyasi çekişmeler, toplumu kutuplaştıran davalar, susturulan sesler…
- Tüm bunlar, dikkatleri asıl tehlikeden uzaklaştırmak için sahnelenen oyun değil mi?
- Birlik mesajları verilirken eş zamanlı olarak toplumu bölen adımların atılması, hangi karanlık planın parçası?
- Bu durum, ülkeyi içten zayıflatıp dış müdahaleye açık hale getirme çabasından başka ne olabilir?
Egemenliğin Aşındırılması: Lozan Hiçe Sayılırken Neden Sessiz Kalınıyor?
“Çadır devleti değiliz!” söylemleri havada uçuşurken, egemenlik haklarımızın nasıl adım adım tırpanlandığını görmezden gelemeyiz. Yunanistan’da Türk okulları kapatılırken, soydaşlarımızın kendi temsilcileriyle görüşmesi engellenirken Ankara’dan yükselen tepkiler cılız kalıyor. Daha da vahimi, Yunan bakanın Milli Eğitim Bakanı yerine Fener Rum Patriği ile görüşüp ona, Lozan’ı çiğneyerek “Ekümenik Patrik” demesi…
- Bu, basit diplomatik hata mı, yoksa Türkiye’nin egemenliğine ve Lozan’ın statüsüne açık saldırı mı?
- Bu cüretkar adımlar karşısındaki sessizlik, hangi gizli pazarlıkların işaretidir?
600 Papazın Gizemi ve Ruhban Okulu: Yeni Truva Atı mı Hazırlanıyor?
Tam bu kritik süreçte, Patrikhane’ye 600 yeni papaz atanacağı fısıltısı yayılıyor.
- Bu papazların misyonu ne?
- Neden şimdi?
- Bu hamle, yıllardır Türkiye’nin kalbine yerleştirilmek istenen Ruhban Okulu projesiyle doğrudan bağlantılı olabilir mi?
Ruhban Okulu, masum eğitim kurumu değil, emperyalist hedeflere hizmet edecek, ülkenin iç işlerine müdahale zemini yaratacak Truva atıdır. Yıllardır dayatılan bu okulun açılması için bulunan “formül”, aslında Türkiye’nin milli egemenliğinden ve laik yapısından taviz vermenin başka adı olabilme riski Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu projeyle ilişkilendirilmesi, tehlikenin ciddiyetini artırıyor.
Lozan’ın Delinmesi: İftar Sofrasında Kurulan Yeni Azınlık Tuzakları
Devletin zirvesi, dini azınlık temsilcilerine iftar veriyor. Başköşede, “Ekümenik” sıfatını kullanan Patrik oturuyor. “Farklılıklara saygı”, “eşitlik” gibi sözler sarf ediliyor. Ancak Lozan’ın açıkça tanımladığı azınlıklar (Rumlar, Ermeniler, Museviler) dışında, Süryanilerin, Keldanilerin ve Lozan’da karşılığı olmayan unvanların o sofrada ne işi var? Bu, Lozan Antlaşması’nın fiilen delinmesi, yeni ve yapay azınlıklar yaratarak ülkenin üniter yapısını hedef alma girişimi değil midir? O iftar sofrası, Lozan’ı aşındırma ve Türkiye’yi bölme planının parçası mıydı?
Noktaları Birleştirmek: Tesadüf mü, Yoksa Kapsamlı Kuşatma mı?
İçerideki kaos, sınırlardaki baskı, Lozan’a yönelik hamleler, Ruhban Okulu dayatması, yeni azınlıklar yaratma çabası… Tüm bunlar birbirinden bağımsız, rastlantısal olaylar olabilir mi? Yoksa hepsi, tek merkezden yönetilen, Türkiye’yi zayıflatmayı, kontrol altına almayı ve küresel projeye dahil etmeyi amaçlayan büyük kuşatma planının parçaları mı? Parçalar birleştiğinde ortaya çıkan resim, ürkütücü gerçeği, planlı operasyonu işaret ediyor.
Büyük Sıfırlama Gerçeği ve Türkiye Üzerindeki Küresel Komploları
Artık komplo teorilerinden değil, somut gerçeklerden bahsediyoruz. Küresel elitlerin “Büyük Sıfırlama” (Great Reset) adını verdikleri, dünyayı kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirme planı devrededir. Bu plan, ulus devletleri zayıflatmayı, dijital kontrolü yaymayı, ekonomileri merkezileştirmeyi ve kültürel kimlikleri yok etmeyi hedefler. Yaşadığımız tüm bu olaylar, iç ve dış operasyonlar, işte bu Büyük Sıfırlama planının Türkiye’ye yönelik adımlarıdır.
Bunlar artık bir iddia değil, kanıtları her gün artan, gözlerimizin önünde uygulanan gerçektir. Türkiye, stratejik konumu ve milli kimliğiyle bu planın önündeki en büyük engellerden biri olduğu için hedef alınmaktadır. Bu küresel komploya karşı durmak, gelecek nesillerin özgürlüğünü ve vatanın bütünlüğünü savunmaktır.
Uyuma vakti bitmelidir!
Bu sinsi kuşatmayı kırmak, dayatılan karanlık geleceği reddetmek için milli bilinçle ayağa kalkma, gerçekleri görme ve sesimizi daha gür çıkarma zamanıdır. Yoksa bu gemi batacak ve hepimiz altında kalacağız!
Sadi ÖZGÜL

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.