“Sen Kimin Tarafındasın?” Dediğinde Gerçekler Nasıl Kayboluyor?
Son zamanlarda sosyal medyada ya da televizyon haberlerinde sık sık duyduğumuz bir şey var: “Sen kimin tarafındasın?” Bu soru aslında çok önemli çünkü artık gerçekler değil, hangi gruba ait olduğumuz belirliyor neyi doğru neyi yanlış gördüğümüzü.
Örneğin, bir haber kanalı bir protestoyu “halkın sesi” olarak verirken, başka bir kanal aynı olayı “provokasyon” olarak göstermesi, sadece haberlerin değil, gerçekliğin parçalanmasına yol açıyor. Hepimiz kendi küçük dünyamızda yaşıyor, farklı gerçekliklere hapsoluyoruz.
Peki öyleyse bunlar nasıl oluyor? Medya ve internet hayatımızı nasıl etkiliyor?
Medya Nasıl Değişti? Eskiden Haber Verirdi, Şimdi Duygu Satıyor
Eskiden televizyon ve gazeteler haber verir, doğruyu anlatmaya çalışırdı. Haberler genellikle tarafsız olmaya özen gösterirdi. Ama şimdi işler değişti. Medya, insanların neyi sevdiğine, neye tepki verdiğine göre haber seçiyor. Bilgisayarlar, yani kurallı işlem yöntemleri, bize sadece bizim sevdiğimiz ve inandığımız şeyleri gösteriyor. Mesela, futbol takımını tutuyorsan, o takımın maçlarını daha çok görüyorsun. Aynı şekilde, siyasi görüşüne yakın haberler önüne çıkması, farklı fikirleri görmek zorlaştırıyor ve bizi kendi küçük dünyamızda tutuyor.
Filtre Balonları: Kendi Düşüncene Göre Seçilen Haberler
Düşün ki televizyonun sadece senin sevdiğin kanalları gösteriyor ve başka hiçbir şey göstermiyor. İşte buna “filtre balonu” deniyor. Bu balonun içinde insanlar sadece kendi inandıkları şeyleri duyuyor, başka görüşlere hiç rastlamaması insanları daha da kutuplaştırıyor, birbirini anlamak zorlaşıyor. Mesela, sosyal medyada sadece kendi görüşüne yakın paylaşımlar görüyorsun ve farklı düşünenlerle karşılaşmayınca, insanların birbirine karşı önyargılarını artırıyor.
Filtre balonları sadece ne gördüğümüzü değil, aynı zamanda olayların nasıl anlatıldığını etkilediği için siyaset ve önemli olaylar farklı şekillerde sunuluyor.
Liderler ve Olaylar: Gerçekten Ne Olduğunu Değil, Ne Anlatıldığını İzliyoruz
Siyasi liderler, krizler, hatta büyük olaylar artık gerçek haliyle değil, medyanın onlara verdiği anlamla karşımıza çıkıyor. Mesela bir lider, bir taraf için kahraman, diğer taraf için kötü adam olabiliyor. Aynı şekilde, bir protesto bir kanalda “halkın sesi” olarak gösterilirken, başka bir kanalda “provokasyon” olarak sunulabiliyor. Bu yüzden haberleri izlerken aslında tiyatro sahnesindeyiz; gerçeklik değil, gösteri var. İnsanlar gösteriye inanıyor ve kendi görüşlerini daha da güçlendiriyor.
Türkiye’de Durum Nasıl? Medya Ayrışması Günlük Hayatımıza Nasıl Yansıyor?
Türkiye’de medya çok kutuplaşmış durumda. Aynı olay, farklı kanallarda tamamen farklı anlatılıyor. Bir taraf “halkın sesi” derken, diğer taraf “provokasyon” diyor. Sosyal medya ise ayrışmayı daha da büyütüyor. İnsanlar artık aynı şehirde yaşasalar bile, farklı gerçekliklerde yaşıyor olması toplumsal birlik ve dayanışmayı zayıflatıyor.
Örneğin, aile içinde siyasi görüşler yüzünden tartışmalar artıyor, arkadaşlıklar zarar görüyor. Komşular arasında bile farklı haber kaynaklarından dolayı anlaşmazlıklar yaşanması, toplumun bir arada hareket etmesini zorlaştırıyor.
Bu Ayrışmanın Tehlikeleri Nelerdir?
Bu durum, insanların birbirine güvenini azaltıyor ve ortak karar almayı zorlaştırıyor. Sürekli kriz havası, öfke ve yorgunluk yaratıyor. İnsanlar neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamakta zorlanırken bireysel ve toplumsal olarak büyük sorunlara yol açıyor. Örneğin, önemli bir konuda herkes farklı şeyler düşünüyor ve ortak hareket edemeyince sorunların çözülmesini geciktiriyor veya imkânsız hale getiriyor. Sorunlar büyürken, çözüm yollarını birlikte düşünmek zorundayız.
Peki, Çözüm Ne?
Herkesin farklı kaynaklardan haber okuması çok önemli. Sadece kendi inandığını değil, farklı görüşleri de dinlemek gerekiyor. Ayrıca, haberleri sorgulamak, “Bu haber bana ne anlatmak istiyor?” diye düşünmek şart. Sosyal medyada gördüğün her şeye hemen inanmamak, doğruluğunu araştırmak da çok önemli. Arkadaşlarınla farklı görüşleri konuşmak, anlamaya çalışmak da faydalı. Bunun gibi basit ama etkili adımlar, gerçeklere biraz daha yaklaşmamızı sağlar.
Sonuç: Gerçeklik Bizim Elimizde, Birlikte Daha Güçlüyüz
Medya bizi bölmüyor, biz kendi gerçekliklerimizi yaratıyoruz. Kötü olanlar karşı taraf değil, bizi bu şekilde düşünmeye zorlayan sistemlerdir. O yüzden herkesin doğruyu bulmak için çaba göstermesi gerekiyor. Birlikte hareket edersek, gerçekleri daha iyi görebilir ve daha güçlü olabilirsek medya da kendini düzeltmek zorunda kalacaktır.
SADİ ÖZGÜL
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.