Müjde Balonları: Gaz Bulduk Masalı ve Acı Gerçekler

Müjde Balonları: Gaz Bulduk Masalı ve Acı Gerçekler

Siyasetin tıkandığı her kritik dönemeçte, adeta kurtarıcı gibi sunulan “enerji müjdeleri” silsilesi, kamuoyunun zihninde artık coşkudan çok, derin kuşku ve keskin alay konusu olmaya devam ediyor. Manşetlerde parlatılan umut ışıklarının ardında, yıllardır değişmeyen senaryonun, ustaca kurgulanmış algı operasyonunun izleri sürülüyor.

Peki, bitmek bilmeyen “gaz bulduk” nakaratları, gerçekten ulusal refahın habercisi mi, yoksa dikkatleri dağıtmak için şişirilen geçici balonlar mı?

Gerçekler, çoğu zaman rahatsız edici çıplaklıkla karşımıza dikilir ve enerji masalı ne yazık ki kuralı bozmuyor gibi görünüyor.

Zamanlaması Manidar Duyurular: Tesadüf mü, Strateji mi?

Ekonomik darboğazların derinleştiği, toplumsal huzursuzluğun arttığı, erken seçim sath-ı mailine girildiği veya uluslararası arenada prestij kaybının yaşandığı anlarda patlatılan “tarihi keşif” haberlerinin zamanlaması, artık kimse için sır değil.

Bu “tesadüfler,” halkın acil çözüm bekleyen sorunlarını öteleyip, geçici iyimserlik ve sahte başarı algısı yaratma stratejisinin en belirgin göstergelerinden biri haline geldi. Geçmişte defalarca şahit olduğumuz oyun, vaat edilen rahatlamanın faturalara yansımadığı, aksine hayat pahalılığının daha da arttığı kısır döngüye dönüştü.

Dolayısıyla, her yeni “müjde,” inandırıcılığını biraz daha yitirirken, yönetenlere karşı güvensizliği de perçinliyor olması, artık beklenti yaratmaktan ziyade, “Acaba bu kez hangi sorunun üstü örtülüyor?” sorusunu akıllara getiriyor.

Rakamların Büyüsü: İhtişamlı İddialar, Sefil Gerçekler

Kamuoyuna sunulan yeraltı rezerv miktarları, ilk duyulduğunda baş döndürücü etki yaratma potansiyeline sahip olsa da, işin uzmanları tarafından yapılan soğukkanlı analizler ve ulusal tüketim verileriyle karşılaştırıldığında, büyülü hava hızla dağılıyor.

Yıllık tüketimin ancak çok küçük kısmını karşılayabilecek, çıkarılması ve işlenmesi yıllar sürecek kaynakların, ülkenin enerji bağımlılığını anda bitirecek sihirli değnek gibi sunulması, en hafif tabirle gerçeklerle alay etmektir.

Vatandaş, cebine yansımayan, yaşam kalitesini artırmayan, sadece manşetleri süsleyen “dev keşiflerin” gölgesinde, her geçen gün ağırlaşan faturalarla ve enerji yoksulluğuyla mücadele etmeye devam ediyor. Farklı ölçü birimleriyle ihtişamlı rakamlarla çizilen pembe tablolar ile hanelerdeki acı gerçeklik arasındaki uçurum, ne yazık ki kapanmak yerine daha da derinleşiyor.

Gündem Saptırma Sanatı: Çaresizliğin mi, Kurnazlığın mı İfadesi?

Toplumun dikkatini, işsizlik, enflasyon, olmayan ifade özgürliü, adaletsizlik gibi yakıcı ve çözüm bekleyen temel sorunlardan uzaklaştırıp, hayali başarı öyküsüne odaklama çabası, enerji “müjdelerinin” diğer önemli işlevi olarak öne çıkıyor. Bu, yönetenlerin içinde bulunduğu çaresizliğin yansıması olarak okunabilirken, diğer yandan kitleleri manipüle etme konusundaki kurnazca stratejinin ürünü olarak değerlendirilebilir.

Ancak, unutulmamalıdır ki, gerçek sorunlar halının altına süpürüldükçe daha da büyür ve patlayarak mutlaka yüzeye çıkar. Şeffaflıktan uzak, hesap verebilirliği dışlayan, sadece günü kurtarmaya yönelik bu türden bayatlamış palyatif manevralar, uzun vadede toplumsal güveni ve istikrarı daha da sarsmaktan başka işe yaramaz.

Keşfetmek Yetmez: Çıkarma Maliyeti, Teknoloji Bağımlılığı ve Adil Paylaşım

Bir enerji kaynağının varlığının tespit edilmesi, o kaynağın hemen ve ucuza milletin hizmetine sunulacağı anlamına gelmemektedir. Özellikle derin denizlerde ya da teknolojik olarak zorlu sahalarda bulunan kaynakların çıkarılması, milyarlarca dolarlık yatırım, ileri teknoloji ve uluslararası iş birlikleri gerektirirken, çoğu zaman dışa bağımlılığı azaltmak yerine, yeni bağımlılık alanları yaratma riskini de beraberinde getirir.

Asıl kritik soru ise şudur: Kaynaklar çıkarıldığında, elde edilecek gelir kimlerin cebine girecek? Yıllardır olduğu gibi, bir avuç imtiyazlı kesim mi zenginleşecek, yoksa zenginlik, eğitimden sağlığa, altyapıdan sosyal yardımlara kadar geniş yelpazede halkın refahını artırmak için mi kullanılacak?

Adil paylaşım mekanizması kurulmadığı sürece, “bulunan” her türlü zenginlik, halk için yeni hayal kırıklığı ve öfke kaynağı olmaktan öteye geçemeyecektir.

Sorgulayan Akıl ve Propaganda Kıskacında Gerçek Arayışı

Medyanın büyük bölümünün tek sesli koroya dönüştüğü, eleştirel düşüncenin “vatan hainliği” ile yaftalandığı ortamda, sunulan her “müjdeyi” sorgusuz sualsiz kabul eden kitlenin varlığı şaşırtıcı değildir. Ancak, tüm baskı ve manipülasyon çabalarına rağmen, gerçeğin peşinden koşan, rakamları analiz eden, sorular soran ve hesap soran bilinçli kesim de her zaman var olmuştur ve olacaktır.

Sorgulayan akıl, planlı propaganda sisinin dağılması ve gerçeklerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkması için en büyük güvencedir. Unutulmamalıdır ki, ülkenin gerçek zenginliği, yer altındaki kaynakları kadar, o kaynakların halkın menfeatine nasıl yönetildiğini sorgulayabilen, bilinçli ve özgür vatandaşlarıdır.

Enerji politikaları dahil olmak üzere, milletin kaderini etkileyen her konuda şeffaflık, dürüstlük ve halka hesap verme ilkesi, lafta kalan temenni değil, vazgeçilmez zorunluluktur.

Küresel İfşa…

Yazar

[Yazar]
Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.