Osmanlı Millet Sistemi Üzerinden Milli Birliğimize Tehditler

Osmanlı Millet Sistemi Üzerinden Türkiye’nin Milli Birliğine Yönelen Gizemli Tehditler

Türkiye’nin milli birliği ve egemenliği, tarih sahnesinde karmaşık ve gizli oyunlarla karşı karşıyadır. Son dönemde ABD Ankara Büyükelçisinin; “Türkiye için en iyi sistem Osmanlı Millet sistemdir” yönündeki densiz açıklamaları, Osmanlı millet sisteminin günümüzde nasıl stratejik tehdit unsuru olarak kullanıldığını somut şekilde ortaya koyarken, milli güvenliğimiz açısından ikaz niteliğindedir.

Bu nedenle, Osmanlı millet sisteminin tarihsel kökenlerini, yapısını ve günümüz Türkiye’sine etkilerini doğru anlamak, ve dış güçlerin ve içerideki işbirlikçilerinin sinsi oyunlara karşı uyanık olmak için elzemdir.

Osmanlı Millet Sistemi: Din Temelli Ayrışmanın Tarihsel Anatomisi

Osmanlı millet sistemi, (OSM) farklı din ve etnik grupları din temelli cemaatler halinde organize eden yapıdır. Burada millet kavramı, ulusal kimlikten çok dini cemaatleri ifade ederdi. Müslümanlar ümmetin asli unsuru olarak kabul edilse de, Anadolu’daki Müslüman Türklerin sosyal ve hukuki statüleri farklılıklar gösteriyordu.

Gayrimüslümler ise “zimmî” statüsünde yer alarak, hukuki ve sosyal açıdan farkı yurttaş konumundaydı. 19. yüzyılda milliyetçilik akımlarının yükselişiyle birlikte Osmanlı millet sistemi zorunlu olarak değişime uğramış, ancak din temelli ayrışma toplumsal düzeni sağlama iddiasıyla birlikte derin ayrışmalara ve bölünmelere de zemin hazırlamıştır. Bu çelişkiler, günümüzde Osmanlı millet sisteminin hem düzen sağlama hem de ayrışma yaratma potansiyelini ortaya koymaktadır.

Günümüz Türkiye’sinde Osmanlı Modelinin Tartışmalı Yansımaları

Osmanlı millet sisteminin (OMS) günümüzde model olarak sunulması, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel dinamikleri ve değerleriyle çelişen tartışmaları tetiklemektedir. Bazı iç ve dış odaklar ile onlara bilmeden asker olma heveslisi olanlar OMS’yi kahramanlık hikaye ve menkıbeleriyle romantize ederek Türkiye’nin üniter devlet yapısını ve milli egemenliğini sorgulamaya çalışmakta, milli birliği zedeleyici söylemler ve yaklaşımlar, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini hiçe saymakta ve toplumsal hassasiyetleri zedelemektedir.

Bu nedenlerden dolayı Türkiye’nin çok etnikli ve çok dinli yapısı, tarihsel ve güncel dinamikler çerçevesinde hassas dengeyle ele alınması için busöylemleri ısıtıp gündem getirilmemelidir. Getirilmemesi için milli değerlerimize sahip çıkmak, tehditlere karşı uyanık olmakla mümkündür.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Milli Egemenlik Mücadelesi

Osmanlı’nın din esaslı millet sistemi, Müslümanlar ile gayrimüslümler arasında hukuki ve sosyal farklılıklar yaratan ayrıştırıcı yapıyı temsil ederken, eşit vatandaşlık anlayışından uzaktı ve ayrımcılık potansiyeli taşıyordu. Dünya genelinde ulus-devletlerin yükselişiyle birlikte yapı modern vatandaşlık anlayışına evrilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti ise, eşit  vatandaşlık temelinde milli birliği ve devlet bütünlüğünü esas alan üniter devlet olarak kurulmuştur. Cumhuriyetin temel ilkeleri arasında milliyetçilik ve devletçilik yer almakta, ilkeler Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü ve milli kimliğini koruyan en önemli unsurlar olarak öne çıkmaktadır. Tüm bunlar Türkiye’nin milli egemenlik mücadelesinin temelini oluşturmuştur.

Cumhuriyetin Temel İlkeleri Eşit vatandaşlık ve Üniter Devlet

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın din temelli ayrışma sistemini benimsemeden, eşit  vatandaşlık ve milli egemenlik esasına dayanan üniter devlet olarak kurulmuştur. Milliyetçilik ve devletçilik, yapının temel taşlarıdır. Cumhuriyet, vatandaşların din, dil, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeksizin eşit haklara sahip olduğu çağdaş devlet modelini benimseyerek, modernleşme ve çağdaşlaşma sürecinin temelini atmıştır.

Bu ilkeler, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü ve hukuki manada milli kimliğini koruyan en önemli unsurlardır. Milli üst kimlik tanımlamasına ve üniter devlet yapısına yönelik her türlü tartışma, Türkiye’nin geleceği açısından titizlikle değerlendirilmelidir.

Milli Değerler Perspektifinde Tehditler Sorgulanmalıdır!!

Amerika Birleşik Devletleri, dünyanın dört bir yanından gelen her türlü farklı etnik kökenlerden gelenleri “Amerikalı” üst kimliği altında vatandaş yapıp birleştirirken; Türkiye’de ise etnik ayrışmaları körüklemek amacıyla sinsi söylemlerini büyükelçileri aracılığı ile gündeme getirmeleri, milli birliğimiz ve devlet bütünlüğümüz açısından ciddi sorgulamayı gerektirir.

Türk milleti olarak, tuzakları fark etmek ve milli değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Her birey, karanlık oyunlara karşı uyanık olmalı, sorgulamalı ve milli duruşunu kararlılıkla korumalıdır. Unutulmamalıdır ki, milli birlik ve egemenlik, her türlü iç ve dış tehdide karşı en büyük kaledir; bu kale yıkılırsa geriye sadece parçalanmış vatan kalır.

SADİ ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]
Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.