Sağlığımızı Çalanlar Kim? Güneş İle İlacın Gizli Savaşı!

Gözümüzün Önündeki Büyük Soygun

Şimdi durup düşünün: Sabah kalktığımızda, güneşe çıkmaktan bile korkar hale geldik. Eskiden şifa diye bildiğimiz her şey, şimdi bize “zararlı” diye yutturuluyor. Çocuğumuzun ateşi çıktığında, elimiz ayağımız birbirine dolanıyor, çünkü en basit ilacı bulsak da fiyatı canımızı yakıyor. Tesadüf değil, gözümüzün önünde oynanan büyük oyun, tam anlamıyla soygun. Düzen böyle gitmemeli!

Güneşimiz Neden Karartıldı?

Yıllardır bize “güneşten kaçın, kanser olursun” diye zihinlerimizi yıkadılar. Dermatoloji şirketleri ve güneş kremi üreticileri el ele verip, doğal şifa kaynağımız olan güneşi bize düşman gösterdiler. Oysa dedelerimiz, ninelerimiz tarlalarda güneşle büyüdü, güneşle şifa buldu. Şimdi biz, kapalı kutularda yaşıyor, üstelik hormon bozan, kanser yapan kimyasallarla dolu güneş kremlerine para döküyoruz. Sonuç ortada: Herkes D vitamini eksikliği çekiyor, bağışıklık sistemleri çökmüş, hastalıklar yaygınlaşıyor.

Büyük ilaç şirketleri de hastalıklara “çare” adı altında milyarlarca liralık ilaç satıyor. Nasıl düzenbazlık? Bize bedava olanı yasaklayıp, pahalıya bağımlı hale getirdiler!

Melanin: Vücudumuzun Kalkanı Nasıl Delindi?

Vücudumuzun doğal kalkanı var: Melanin. Yalnızca güneşten değil, etrafımızı saran görünmez tehlikelerden, yani 5G ve Wi-Fi radyasyonundan bizi koruyor. Kalkan, radyasyonu emip zararsızlaştırıyor. Ama bizi güneşten uzak tutarak, doğal savunma sistemimizi zayıflattılar. Şimdi her yer baz istasyonu, her evde Wi-Fi… Vücudumuz saldırıya karşı savunmasız bırakıldı. Radyasyonun hücrelerimize zarar verdiği, DNA’mızı bozduğu bilimsel olarak kanıtlanmışken, bizi tehlikelere karşı savunmasız bırakanların sorumluluğu ne olacak? Resmen ihanet!

Ampul Yasağı: Işığımızı Çalanlar Kim?

Hatırlayın, yakın zamanda akkor ampulleri yasakladılar. “Enerji tasarrufu” dediler, “çevre dostu” dediler. Ama asıl mesele bambaşkaydı. Eski ampuller, güneş ışığı gibi, vücudumuza iyi gelen, hücrelerimizi canlandıran kızılötesi ışık yayıyordu. Şimdi evlerimiz, iş yerlerimiz mavi ışık saçan LED’lerle kaplandı. Mavi ışık, uykumuzu kaçırıyor, gözlerimizi bozuyor, bizi yorgun düşürüyor. Bize “modernlik” diye yutturdukları değişim, aslında sağlığımızı elimizden alan sinsi operasyon. Kendi evimizde bile doğal ışıktan mahrum bırakıldık, resmen esir edildik!

İlaç Kıtlığı: Cebimizdeki Son Kuruş Bile Onların!

Sağlık, artık hak değil, ticaret malı. İlaç şirketleri, kâr hırsıyla gözleri dönmüşçesine, hayati ilaçları bile piyasadan çekiyor. Çocuğumuzun ateşi çıktığında, annemizin tansiyon ilacını bulamadığımızda, çaresizce eczane eczane dolaşırken, milyarlarca lira kazanılıyor. İnsanlar ilaçsızlıktan ölürken, Viagra gibi “keyif” ilaçları her yerde kolayca bulunuyor. Nasıl vicdansızlık? Patent oyunlarıyla fiyatları fahiş seviyelere çıkarıyorlar, sonra da “ölmek istemiyorsanız ödeyeceksiniz” diye dayatıyorlar. Resmen şantaj!

Sistemik Direnç: Kim Güçlü Eller?

Hükümetler bile devasa endüstri karşısında çaresiz kalıyor. Ülkeler, ilaç fiyatlarını düşürmek istediğinde, şirketler ilacı piyasadan çekmekle tehdit ediyor. Yalnızca iş değil, güç savaşı. İlaç endüstrisi, siyaseti, ekonomiyi, hatta hayatımızı kontrol eden gizli el gibi. Bize “sağlık” diye yutturulan sistemin, aslında karmaşık ve gizli operasyonel planların yürütüldüğü alan olduğunu artık görmeliyiz. Hayatımız, geleceğimiz!

Sonuç: Susmayacağız, Boyun Eğmeyeceğiz!

İnsanlık, bölgemiz ve toplumumuz, görünmez savaşın ortasında. Sağlığımız, doğal kaynaklarımız ve hatta temel yaşam haklarımız, kâr odaklı sistemin tehdidi altında. Bilinçli farkındalık kazanmak ve harekete geçmek, karmaşık ve gizli operasyonel planların varlığını kesin ve güçlü ifadelerle vurgulamak, geleceğimizi şekillendirecek tek yoldur. Şüphe duyun, sorgulayın ve kendi sağlığınızın kontrolünü geri alın. Çünkü savaşta, en büyük silahımız, gerçeği bilmek ve ona göre davranmaktır. Artık yeter!

Küresel İfşa

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.