Soykırım Tarihinin En Karanlık Yüzüyle Anılmak İstermisiniz!

Gazze Soykırımı; Bir Avuç Dolar İçin İnsanlık Tarihinin En Karanlık Soykırımında Adınızın Anılmasını İster misiniz?

Gazze’de yaşananlar, sadece bölgesel kanlı savaş değil; insanlık vicdanını derinden sarsan, uluslararası düzeni tehdit eden sistematik soykırım ve etnik temizliğin acı gerçeği iken vahşet karşısında sessiz kalmak, insanlık onuruna ve ulusal güvenliğe ihanet anlamına gelir.

Batılı ülkelerin ve bölgesel aktörlerin trajediye karşı zayıf ve gecikmiş tepkileri, küresel güç dengelerinin acımasız planlı oyunlarının parçası olmakla masumların kanı pahasına sürdürülen sinsi planları ortaya dökmesi açısından önemlidir.

İslam ülkeleriyle batılı devletlerin Gazze soykırımına karşı gösterdiği zayıf tepki arasında nasıl paralellik vardır? Türkiye, İslam ülkeleri arasında yer almasına rağmen hamaset yerine neden etkili ve kararlı duruş sergileyememektedir?

Türkiye’nin Gazze-İsrail savaşındaki tutumu da sorgulanması gereken kritik meseledir. Sorular, vicdan sorgulamasını zorunlu kılmaktadır.

Küresel Güç Dengeleri ve Batılı Devletlerin Stratejik Çıkarları

Batılı ülkeler, İsrail’in Gazze’deki insanlık dışı eylemlerine karşı genellikle göstermelik tepkiler vermektedir. İngiltere, Fransa ve Kanada gibi ülkelerin ticaret müzakerelerini göstermelik askıya almaları, İsrail’in işlediği suçları durdurmaya yetmemesinin sebebidir. İsrail’in bölgedeki stratejik önemini göz önünde bulundurarak sert yaptırımlardan kaçınmaktadırlar. Enerji güvenliği, savunma işbirlikleri ve bölgesel istikrar gerekçeleriyle kapı arkasından İsrail’e destek vermeye devam etmesi, masumların soykırıma uğramasının jeo-politik çıkarlar uğruna hiçe sayıldığını gösterir.

Küresel Medya Manipülasyonu, Stratejik Çıkarların Sürdürülmesinde Kritik Araçtır

Batılı medyanın İsrail’in Gazze’deki insanlık dışı katliamlarını “savunma operasyonu hakkı” olarak sunması, Filistin direnişini ise “terör” olarak damgalaması, kamuoyunun gerçekleri görmesini engelleyen dil kullanımı, psikolojik baskı ve manipülasyon teknikleriyle birleşerek, İsrail karşıtı hareketlerin antisemitizmle eş tutulmasına yol açmıştı. Böylece, Filistin halkının maruz kaldığı zulüm meşrulaştırarak ve sorgulanması zorlaştrımışlardır.

İslam Ülkeleri ve Türkiye’nin Tutumları

İslam ülkeleri, Gazze’de yaşanan soykırıma karşı etkili duruş sergilemekten uzaktır. Konuşmalar genellikle hamasi sloganlar ve tiyatral duygusal çağrılarla sınırlı kalmakta, somut müdahaleci adımlar atılmaması, Filistin halkının acılarını derinleştirip, zulmün devamına zemin hazırlamaktadır. İslam dünyasının birliği ve dayanışması sözde kalmakta, fiili destek konusunda bilerek ve isteyerek hiç şey yapmamışlardır.

Türkiye ise İslam ülkeleri arasında önemli aktör olmasına rağmen, Gazze soykırımına karşı benzer zayıflık sergilemektedir. Hükümetin açıklamaları ve Allahın “mazlumlara yardım edin” emir ayetine rağmen onlar emri adeta Allah’a iade edercesine “yardım et” duaları bırakın sembolik olmasını, fiili destek ve güç kullanımlı müdahale niyetinin olmaması İslam dünyasının liderlerinin İslamla alakasının olmadığını bizlere tekrar göstermiştir. Bu bağlamda “İsrail laftan anlamaz, güçten anlar” ilkesini benimseyen Türk halkı arasında hayal kırıklığı yaratmakla kalmayıp şiddetle sorgulanmasına yol açmıştır.

Peki öyleyse, kamuoyunun bu hassasiyetine rağmen; hükümet neden müdahale seçeneğini gündeme getirmemektedir?

Türkiye’nin İsrail ile Stratejik İşbirlikleri ve Batı ile Dolaylı Bağlantıları

Türkiye’nin Gazze soykırımına yönelik acitasyon dolu söylemleri ile fiili politikaları arasında belirgin çelişki vardır. Türkiye, İsrail ile enerji, savunma ve ticaret alanlarında önemli işbirlikleri yürütmektedir. Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin Avrupa’ya taşınması, Türkiye’nin enerji koridoru olarak önemini artırmaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı üzerinden yapılan petrol ticareti, Türkiye’nin her bir varil başına para kazanmasını hemde bölgesel enerji politikalarındaki rolünü güçlendirmektedir. Ayrıca, savunma teknolojileri ve ticaret alanındaki işbirlikleri, iki ülke arasındaki stratejik bağları pekiştirmiştir. Bundan dolayı yeterli hamleleri yapmamaktadır.

Türkiye’nin Batı ile ilişkileri, İsrail’in bölgedeki rolüyle doğrudan bağlantılıdır. NATO üyeliği ve ABD ile olan stratejik işbirlikleri, Türkiye’nin bölgesel politikalarını şekillendirirken; Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Türkiye, Batı’nın Orta Doğu’daki planlarında önemli aktördür.

Ancak Türkiye, İsrail ile ilişkilerinde dengeli politika izleyerek, hem Batı ile bağlarını korumakta hem de Arap dünyası ve İran ile ilişkilerini gözetme dengesi, Türkiye’nin bölgesel güç dengesini koruma çabası olsa da Müslüman soykırımı devam ederken bu denge politikası nereye kadar devam edeceği sorusu cevap bulmamaktadır.

Hükumetinin, Türkiyenin sahip olduğu diplomatik ve stratejik imkanları kullanarak Gazze’deki insanlık dramını durdurmak için daha kararlı ve etkili politika izlemesi gerekirken, İsrail ile geliştirilerek artırılan jeo-politik ve stratejik işbirlikleri, Gazze soykırımına karşı söylemlerindeki sertlik ile çelişmekte; dolayısıyla destekçileri tarafından da samimiyeti ve fiili desteği sorgulanmaktadır.

İsrail’in Etnik Temizlik Politikası ve Uluslararası Hukuk İhlalleri

ABD ve diğer Batılı güçler, İsrail’i bölgedeki etkin güç olarak görmekte ve Orta Doğu’daki nüfuzlarını korumaya çalışmaktadırlar. Bundan güç alan İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de uyguladığı politikalar, Filistinlilerin topraklarından zorla uzaklaştırılması ve yok edilmesi anlamına gelen etnik temizliğin açık göstergesi olduğuna göre; bölge Müslüman (sözde) ülkelerinin “İsrail güçten anlar” gerçeğini göz önünde bulundurup soykırımı durdurmak amacıyla ortak savunma gücü oluşturup müdahaleye yönelik işbirliğine gitmemeleri bölgedeki insanı öncelemeyen stratejik çıkarları doğrultusunda olduğu ortadadır.

Gazze’deki soykırımın bir şekilde sona erdirilmesi, sadece Filistin halkının değil, tüm insanlığın vicdanının ve geleceğinin güvencesi olduğuna göre, sessizliği bozma ve adaleti sağlama zamanıdır. Yoksa ne halleri varsa görsün yaklaşımıyla meseleyi oluruna bırakmak, bu dönemi insanlık ve Türk tarihine “Namazında niyazında olup, 1 varil petrolden gelecek parayı masum bebekleri kanından üstün görenler de geldi geçti” kara lekesi olarak yazacaktır.

Hatta tek tek isimleriyle birlikte yazacağını hepsi çok iyi biliyorlar.
Bilmeyenler varsa şimdiden tüm bunların olacağını bilmelerinde kendileri için fayda vardır!

 
 Sadi ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]
Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.