Toplumsal Onay Üretmenin Karanlık Sanatının Derinliği

Onay Üretmenin Karanlık Sanatı: Toplumsal Manipülasyonun Derin Yüzü

Günümüzde küresel ve yerel elitler, halkın görüşünü şekillendirmek ve kararları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek için karmaşık ve sinsi yöntemler kullanıyor.

Bu yöntemler, görünürde demokratik katılım ve halkın rızası gibi sunulsa da, aslında kamuoyunu manipüle ederek istenen sonuçları elde etmeye yönelik ustaca kurgulanmış stratejilerden ibaret. İngiltere’deki iki örnek olay, karanlık sanatın nasıl işlediğini gözler önüne seriyor:

İklim Değişikliği Komitesi’nin vatandaş meclisleri ve The Times Suç ve Adalet Komisyonu’nun manipüle edilmiş kamuoyu yoklamaları. 

İktidarın Gizli Mekanizmaları: Özgürlüklerin İncelikli Kısıtlanması

Bir etkinliğe davet edildiğinizi düşünün; önemli bir konuda görüşünüz alınacak ve size “sesinizi duyurma” fırsatı sunuluyor. Üstelik masraflarınız karşılanacak. Ancak davetin ardında, halkın gerçek görüşünü almak değil, onları belirli bir yöne yönlendirmek yatıyor. Edward Bernays’in 1947’de tanımladığı “rızanın mühendisliği” kavramı, sosyal bilimlerin bulgularına dayanan, uzmanlar tarafından planlanan ve uygulanan halkla ilişkiler faaliyetlerini anlattığı süreci; “propaganda iletişim modeli” olarak tanımlayarak, medya aracılığıyla elitlerin çıkarlarını destekleyen sistematik manipülasyon olduğunu söyleyebilir miyiz? 

Vatandaş Meclisleriyle Onay Üretimi: İklim Politikalarında Manipülasyon

Bakın süreç nasıl işletilmiş…

İlk örneğimiz İngiltere’den… İngiltere’de İklim Değişikliği Komitesi (CCC), 2020’lerde karbon bütçesi kapsamında et ve süt ürünleri tüketiminin azaltılması, gazlı ısıtıcıların yasaklanması ve uçuş vergilerinin artırılması gibi radikal öneriler sundu. Komite, önerilerin halk tarafından desteklendiğini iddia etmek için 26 kişilik vatandaş paneli oluşturdu.

Panel üyeleri, uzmanların yönlendirmesiyle önce şüpheyle yaklaştıkları önerileri, zamanla kabul etti ve hatta bazı gıda ürünlerine vergi getirilmesini savundu. Ancak küçük grup, milyonlarca insanın görüşünü temsil etmekten çok uzaktı. Tartışmalar, önerilen değişikliklerin “nasıl” uygulanacağına odaklanırken, “ne” yapılacağı zaten belirlenmişti. yöntem, halkın gerçek rızasını almak yerine, istenen sonucu dayatmanın ustaca yoluydu. 

Yeni Yönetişim Tekniğinin Doğuşu: Katılımcı Demokrasi Maskesi

Günümüzde vatandaş meclisleri, dünya genelinde hükümetler ve yerel yönetimler tarafından giderek yaygınlaşıyor. Ancak meclislerde katılımcılara sadece uygulama yöntemleri tartıştırılıyor; temel kararlar çoktan alınmış oluyor. Katılımcıların şüpheleri ve soruları, uzmanların yönlendirmesiyle kolayca bertaraf ediliyor. İnsanların yardımseverlik ve erdemli görünme arzusu, onları daha katı kısıtlamaları desteklemeye iten süreç, Milgram deneyini anımsatacak şekilde, bireylerin otoriteye itaatini sağlıyor.

Sonuçlar, parlamentoya sunulup kamuoyunun zaten desteklediği izlenimi yaratılarak kararların önü açılıyor. Böylece demokrasi, halkın değil, kurumların uzlaşmasına dayanan meşruiyet biçimine evriliyor. 

Kamuoyu Yoklamalarıyla Rıza Üretimi: Dijital Kimlik ve Gözetim Toplumu

İngiltere örneğine devam ediyoruz…
The Times Suç ve Adalet Komisyonu’nun anketleri, İngiliz halkının çoğunluğunun zorunlu dijital kimlik sistemini desteklediğini iddia ediyor. Oysa İngiltere’de ulusal kimlik kartlarına karşı büyük ve derin direnç var. Dijital kimlik, internet erişimi için zorunlu hale getirilecek, sosyal medya kullanımı sıkı denetim altına alınacak ve polis güçleri canlı yüz tanıma teknolojisi kullanacak. Bu öneriler, bireysel özgürlüklerin kökten kısıtlanması anlamına geliyor.

Adalet Komisyonun arkasındaki medya kuruluşu, politikaları destekleyerek kamuoyunda yanıltıcı rıza algısı yaratıyor. Tony Blair gibi etkili figürlerin dijital kimlik savunuculuğu, terörle mücadele, sağlık ve göç gibi çeşitli gerekçelerle meşrulaştırılıyor. Ancak argümanlar, kaos ve korku üzerinden halkı teslim almaya yönelik eski Hobbesçi manipülasyon taktiğini andırıyor. 

Özgürlüğün Korunması İçin Gerçeklik ve Farkındalık

Bu manipülasyonlara karşı en güçlü koruma, gerçeklikle yüzleşmek ve farkındalık geliştirmektir. Örneğin, Bristol’da uygulanan “yaşanabilir mahalle” projesi, halkın onayına rağmen ciddi trafik sorunları ve sosyal izolasyon yarattı. Yerel halkın itirazları polis desteğiyle bastırması, rıza üretiminin gerçek hayatta nasıl kırılgan olduğunu gösteriyor.

Ayrıca, iyi niyetli bireylerin bile manipülasyona açık olduğu unutulmamalı. İnsanların erdemli ve faydalı olma arzusu, ustaca yönlendirilerek kendi özgürlüklerine zarar verebilecek kararları desteklemelerine yol açabiliyor. Reklam ve propaganda gibi yeni yöntemler, özgürlüklerin incelikle kısıtlanmasını sağlıyor; ancak mekanizmalar artık fark edilip sorgulanabilir. 

Sonuç: Gizli Planların Perdesi Aralanıyor, Uyanış Zamanı Geldi!

Toplumun rızasını üretmek için kullanılan karmaşık ve sinsi yöntemler, Büyük Sıfırlama (Great Reset) planı kapsamında demokratik hakların erozyonuna, devlet ve çok uluslu şirketlerin güçlerinin artmasına ve bireysel özgürlüklerin yok edilmesine hizmet eden süreç olup, halkın haberi olmadan, yavaş ve sessiz şekilde ilerlerken, karanlık planların farkına varmak ve sorgulamak zorundayız.

Gelecekte Türkiye gibi ulus devletlerin milli güvenliği ve toplumsal bütünlüğü tehdit eden örnek gösterdiğimiz gelişmeler karşısında bilinçlenmek, direnmek ve harekete geçmek kaçınılmazdır. Her birey, özgürlüklerin korunması için sorumluluk almalı; toplumsal farkındalık yaratmalı ve sinsi manipülasyonlara karşı durmalıdır. Unutulmamalıdır ki, gerçek güç halkın bilinçli ve kararlı duruşundadır.

Küresel İfşa

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.