Zihinlerimize Sızan Zehirli Yalanlar ve Kimliksizliğin Tohumları
Karanlık gölge gibi üzerimize çöken o yalanlar yeniden sahnede: “Türk diye bir ırk yoktur, Türkçeyi bize Araplar öğretti” iddiaları, sadece kulaklarımızı değil, ruhumuzu da tırmalıyor. Birileri, kimliğimizin en derin köklerine zehir enjekte etmeye çalışıyor. Bu propagandalar, sadece dil tartışması değil, geleceğimizi şekillendiren sinsi operasyonun parçası.
- Peki öyleyse kim bu gölgelerdeki kuklacılar?
- Kim bu küresel efendilerin yerli uşakları?
Taşlara Kazınan Gerçek: Orhun’dan Gelen Uyarı
Orhun Yazıtları’nın her bir harfi, Göktürk Kağanlığı’nın kadim ruhu, bu zehirli tezviratlara karşı bir cevaptır. Arap etkisi öncesinde dahi kendi yazılı dilimize, devlet geleneğimize sahip olduğumuz gerçeği, nasıl bu denli pervasızca yok sayılabilir? Bu kimliksizler, tarihimizi silmeye, bizi köksüz bırakmaya çalışıyorlar!
Dîvânu Lugati’t-Türk gibi eserler, Türkçenin sadece bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda binlerce yıllık bir medeniyetin taşıyıcısı olduğunu gösterir. Dilimiz, bir başkasından öğrenilmiş basit araç değil, atalarımızın kanıyla, teriyle yoğrulmuş, ruhumuzun aynasıdır. Bu gerçekler, kimliğimize yönelik saldırıların ne denli temelsiz olduğunu acımasızca ortaya koyar. Bu tür yalanları, Orhun’un taşlarında paramparça oluyor!
Kelimelerin Ardındaki Karanlık Plan: Küresel Oyunun Piyonları
Türkçenin Arapça ve Farsça’dan kelime alması, dilin doğal bir etkileşim sürecidir. Çünkü her dil, tarih boyunca farklı kültürlerle temas kurmuş, kelime alışverişinde bulunmuştur. Ama bu durum, bir dilin kökenini veya kimliğini değiştirmez! İngilizce’nin Latince’den, Fransızca’nın Almanca’dan kelimeler alması, bu dillerin özgünlüğünü ortadan kaldırmazken, Türkçeye yönelik bu tür söylemler neden bu kadar ısrarla dile getiriliyor?
Çünkü kelimelerin ardında, milli birliği zayıflatma, tarihsel bağları koparma ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirme gibi karanlık bir plan yatıyor! Bu, küresel efendilerin bölgemizdeki kaos planının bir parçasıdır. Bu sorular, sadece dilbilimcilerin değil, her bilinçli bireyin zihnini kemirmeli, uykularını kaçırmalıdır!
Kimlik Savaşı: Coğrafyamızın Kanayan Yarası ve Vatan Düşmanları
Bu tür kışkırtmalar, sadece Türkiye’de değil, bölgemizde ve küresel ölçekte yaşanan kimlik savaşlarının yansımasıdır. Coğrafyamız, tarih boyunca farklı medeniyetlerin, kültürlerin ve dillerin kesişim noktası olmuştur. Bu zenginlik, aynı zamanda dış güçlerin manipülasyonlarına açık bir alan yaratmaktadır. Milli kimliğimize yönelik saldırılar, aslında bölgemizdeki istikrarsızlığı artırma, toplumsal fay hatlarını derinleştirme ve milli güvenliğimizi tehdit etme potansiyeli taşımaktadır.
Bu tür iddiaları yayanlar, büyük oyunun yerli piyonlarıdır, vatana düşmandırlar! Dilimize ve tarihimize sahip çıkmak, sadece kültürel bir görev değil, aynı zamanda varoluşsal bir zorunluluktur. Bu bir beka meselesidir!
Bilinçli Farkındalık: Son Kale ve Uyanış Çağrısı
Bu tür dezenformasyonların yayılması, eğitim sistemimizdeki derin eksiklikleri ve eleştirel düşünme becerilerinin yetersizliğini de gözler önüne sermektedir. Genç nesillerin sağlam bir tarih ve dil bilinciyle donatılması, bu tür manipülasyonlara karşı son kalemiz olacaktır. İnternet çağında, bilgi kirliliği ve dezenformasyonla mücadele etmek, her bireyin sorumluluğundadır. Karşılaştığımız her bilgiyi sorgulamak, kaynaklarını doğrulamak ve mantık hatalarını tespit etmek, bilinçli bir farkındalık kazanmanın ilk adımıdır. Uyanın! Gözlerinizi açın!
Gizli Operasyonların Gölgesinde Gelecek: Büyük Oyun
Unutulmamalıdır ki, bu tür yalanlar genellikle daha büyük, karmaşık ve gizli operasyonel planların bir parçasıdır. Toplumları bölmek, kimliklerini zayıflatmak ve tarihsel bağlarını koparmak, küresel güçlerin bölgemiz üzerindeki karanlık emellerine hizmet etmektedir. Bu tür oyunların farkına varmak, sadece bir başlangıçtır. Geleceğimiz, bu tür tehditlere karşı göstereceğimiz bilinçli direnişle şekillenecektir. Kimliğimize sahip çıkmak, dilimizi korumak ve tarihimizi doğru anlamak, bu gizli operasyonlara karşı en güçlü cevabımız olacaktır. Bu büyük oyunu bozacağız!
Bu iddialar ve yalanlar karşısında sessiz kalmak, geleceğimizi karanlığa teslim etmektir. Dilimiz, kimliğimizdir; kimliğimiz, geleceğimizdir.
Sadi ÖZGÜL

