Küresel Elitlerin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkisi ve karanlık Oyunları
Türkiye ekonomisi, uzun süredir devam eden sorunlarla mücadele etmektedir. Emekliler, dünyanın en yoksul kesimleri arasında bulunurken, birçok çalışan asgari ücretle geçinmeye çalışmaktadır. Vatandaşlar, yıllar süren emeklerine karşın tatil yapamamakta, hatta temel ihtiyaçlarını karşılamakta bile güçlük çekmektedirler. Bu durum, küresel elitlerin ekonomi üzerindeki etkisinin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir.
Ekonomik Sorunların Kaynağı ve Yönetimdeki İstikrasızlıklar
Türkiye’nin ekonomik zorlukları, siyasi istikrarsızlık ve sürekli yap-boz gibi değişen hükümet politikaları nedeniyle daha da ağırlaşmaktadır. Farklı siyasi görüşlere sahip partilerin iktidara gelmesiyle yaşanan kısa süreli iyileşmeler kalıcı olmamakta ve sorunlar yeniden ortaya çıkmaktadır. Ekonomik modelin temel sorunları, siyasi figürlerden çok, bu figürlerin uyguladığı ve küresel elitler tarafından desteklenen ve milletimizin aleyhine olan ekonomi ve siyasi politikalar kaynaklıdır.
Mehmet Şimşek’in Politikaları Devletin ve Halkın Aleyhinedir
Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimindeki dönemi, faiz oranlarının yükselmesi ve vergi politikaları nedeniyle halk için büyük bir yük teşkil etmiştir. Şimşek, küresel finans elitlerin beklentilerine uygun hareket ederek Türkiye ekonomisini zor bir duruma sokmuştur. Onun politikaları, zengin ve güçlü kesimleri korurken, geniş halk kitlelerini ekonomik baskı altına alarak ezmiştir.
Şimşek’in politikaları arasında, faiz oranlarını %8.5’ten %20’ye yükseltmesi ve ağır vergi düzenlemeleri uygulaması yer almaktadır. Bu politikalar, halka sürekli olarak ağır bir yükler olarak uygulanmaktadır. Normal vergilere ek olarak daha fazla vergi eklenmiş, hatta yurt dışına çıkışlardan ekstra gelir sağlanmaya çalışılmıştır. Şimşek’in “vergiyi tabana yayma” ifadesi, zor durumdaki vatandaşlara daha fazla yük getirmekten başka bir işe yaramamaktadır. Bu durumda, faizlerden yüksek kazançlar sağlayan bir azınlık büyük servet transferi yaparken, genel halk kitlesi giderek yoksullaşmaktadır.
Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözmenin yollarından biri üretimi artırmaktır. Ancak Mehmet Şimşek’in mevcut ekonomi politikaları, üretimi desteklemek yerine tüketimi kısıtlamaya ve kontrol etmeye odaklanmaktadır. Bu politikalar, küresel elitlerin denetimindeki finansal sistem tarafından destekleniyor ve Türkiye’nin üretim kapasitesine kalıcı zarar veriyor. Mehmet Şimşek’in ekonomi politikalarında ‘üretim’ kelimesi neredeyse hiç geçmiyor olması ekonomideki kötü gidişatı durdurabilecek olan üretime, adeta bir zararlı tabuymuş gibi yaklaşılıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum, küresel elitlerin Türkiye’yi üretimden uzaklaştırıp her alanda tamamen dışa bağımlı hale getirme planlarının bir parçasıdır.
Tüm bunlar, IMF ve Londra Merkezli bankerlerin politikalarının temsilcisi gibi davranan Mehmet Şimşek’in devletin ve halkın aleyhine olduğu anlamına gelmektedir
Faiz ve Borç Ekonomi Politikaları Faiz Üzerinedir
Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından biri, faize dayalı borç ekonomisidir. Mehmet Şimşek’in uyguladığı politikalar, bu sorunu daha da derinleştirmektedir. Faiz oranlarının yükseltilmesi, borçlanma maliyetlerini artırmakta ve ekonominin çarklarını yavaşlatmaktadır. Bu politikalar, küresel elitlerin çıkarlarına hizmet ederken, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmaktadır. Yüksek faiz oranları, yatırımları azaltmakta ve işsizliği artırmaktadır. Ayrıca, faiz ödemeleri için toplanan vergiler, halkın üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır.
Kabinedeki Değişikliklerin Ekonomik Politikalara Etkisi
Türkiye’deki kabine değişikliklerinin küresel çıkar gruplarının etkisinde gerçekleştiği izlenimi oluşmaktadır. Yeni atamaları bu bakış açısıyla takip edeceğiz ve gerekli uyarıları yapmaya devam edeceğiz. Ancak, Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimine atanması da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Şimşek’in birden fazla kez görevden alınıp sonra yeniden ekonomi yönetimine getirilmesi, küresel finans çevrelerinin isteklerini karşılamak ve Türkiye ekonomisini bu doğrultuda şekillendirmek amacıyla atılmış bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Göçmen Sorununun Ekonomiye Etkisi
Türkiye, göçmen ve sığınmacı sorunlarıyla yüzleşmekte ve bu durum ekonomik zorlukları arttırmaktadır. Ülkeye gelen milyonlarca göçmen ve sığınmacı, iş gücü piyasasını ve sosyal hizmetleri yoğun bir şekilde etkilemektedir. Bu sorunlar küresel elitlerin bölgemiz ve coğrafyamız üzerindeki planlarının bir parçası olarak görülmeli ve Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısını zayıflatmayı amaçladığı taşıdığı doğru anlaşılmalıdır.
Çözüm Önerileri;
Türkiye ekonomisi, küresel elitlerin etkisi altında şekillenen yanlış politikalar nedeniyle ekonomik bağımsızlıktan uzaklaşmaktadır. Bu durumu düzeltmek için:
- Üretim ekonomisine geçiş yapılmalı ve yerli kaynaklar yeniden tam millileştirilip etkin kullanılmalıdır.
- Mevcut ekonomimizde uygulan “Borca ve Faize dayalı para kredi sistemi” (BDPS) ve buna bağlı ekonomi modeli terk edilmeli, reel sektör çok daha fazla desteklenmelidir.
- Vergi politikaları adil şekilde yeniden düzenlenmeli, zenginlerden alınan vergiler “affetmek” yerine artırılmalı ve dar gelirli vatandaşların vergi yükü azaltılmalıdır.
- Sosyal adalet sağlanmalı ve gelir dağılımındaki eşitsizlikler adil paylaşım modeliyle giderilmelidir.
- Göçmen ve sığınmacı sorunu için kalıcı çözümler üretilmeli ve komşu ülkelerle işbirliği yapılarak sorunun çözümüne yönelik bölgesel istikrar sağlanmalıdır.
- Türkiye, sözde değil, icrate dayalı bağımsız bir dış politika izlemelidir.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için, küresel elitlerin etkisinden kurtulması ve kendi iç dinamiklerine uygun politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Bu süreçte, halkın çıkarlarını gözeten, üretimi ve adaleti önceleyen bir ekonomi politikası benimsenmelidir. Ancak bu şekilde, Türkiye ekonomisi gerçek anlamda güçlenebilir ve küresel rekabette söz sahibi olabilir.
YUNUS EKŞİ

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.