Türkiye Ekonomisinin Karanlık Döngüsünde Faiz Tuzakları

Türkiye Ekonomisinin Karanlık Döngüsünde Faiz Tuzakları

Türkiye’nin ekonomik çöküşü gerçekten kaçınılmaz mı? Borç sarmalına hapsolmuş ülke olarak, milli varlığımızı tehdit eden sistemin içinde nasıl kurtulabiliriz? Faiz tuzağı, sadece rakamlardan ibaret değil; toplumun her kesimini derinden etkileyen, milli güvenliğimizi tehdit eden ve geleceğimizi karartan düzenin ifadesi. Bu yazı, Türkiye’nin ekonomik krizinin perde arkasını ortaya koyuyor.

Borca Dayalı Para Sistemi: Ekonominin Zehirli Kalbi

Türkiye’nin para sistemi, borç üzerine kurulu sistemin içinde dönüp duruyoruz. Merkez Bankası piyasaya para sürüyor, ancak para yüksek faizle geri alınıyor. Faiz oranları yükseldikçe piyasadaki para miktarı azalıyor, üretim ve tüketim zinciri tıkanıyor. Her yıl piyasadan çekilen para, ekonominin damarlarını kurutuyor. esnafı düşünün; yüksek faiz yüzünden kredi alamıyor, işini büyütemiyor, sonunda kepenk kapatmak zorunda kalıyor.

Üretici kredi almak zorunda kalıyor, aldığı kredinin faizini ürün fiyatlarına yansıtırken, enflasyonu körüklüyor. Böylece halkın alım gücü düşerken, rantiyeciler yüksek faizlerle servetlerine servet katıyor.

Havuz Sistemi: Kaybedilen Ekonomik Devrim

1990’ların ortalarında uygulanan havuz sistemi, kamu kurumlarının paralarını merkezi havuzda toplayarak düşük faizle kullanmayı sağlıyordu. Havuz Sistemi finansman maliyetlerini düşürmüş, kamu iktisadi teşebbüslerini kara geçirmişti. Ancak rantiyeci güçler bu yenilikçi devrimi yıktı. Yerine, kamu parasının Merkez Bankası’nda tutulduğu ve faizsiz kalmasının piyasa dengesini bozduğu düzen getirildi. Sonuç olarak, bütçe açıkları dış borçla kapatıldı ve yüksek faiz ödemeleri ekonomiyi daha da zayıflattı.

Gelir Dağılımındaki Adaletsizlik: Toplumsal Patlama Kapıda

Milli gelir artarken, gelir halkın büyük çoğunluğuna yansımıyor. Zengin azınlık servetini katlarken, emekçi sınıf geçim derdindeyken, uçurum, sadece ekonomik değil, sosyal ve ahlaki kriz yaratıyor. Aile yapıları bozuluyor, toplumsal huzursuzluk artıyor. Ekonomik büyüme kalkınmaya dönüşmediği için, halkın refahı artmıyor. Adaletsizlik, toplumsal barışı tehdit eden bomba gibi her an patlamaya hazır.

Faiz Sistemi: Üreteni Bitiren Rant Düzeni

Faiz, ekonomideki en büyük kanser haline geldi. Paradan para kazanmak, üretimden çok rantiyeciliği teşvik ediyor. Yüksek faizler, işletmelerin maliyetlerini artırıyor, ürün fiyatlarını yükseltiyor ve halkın alım gücünü düşürüyor. Üretici kazanamazken, sermaye sahipleri faiz gelirleriyle zenginleşiyor. Bu sistemin devamı, üretimin ve istihdamın azalması, ekonomik çöküşün derinleşmesi anlamına geliyor.

Siyasi İrade ve Kadro Krizi: Değişim Neden Engelleniyor?

Cumhurbaşkanı’nın faizsiz ekonomi arzusuna rağmen, etrafındaki kadronun değişikliği gerçekleştiremediği ortaya çıktı. Teknik kadronun mevcut sistemi anlamadığı veya değiştirmek istemedikleri için, siyasi iradenin önünde büyük engel oluşturuyor. Peki, sistem neden değişmiyor? Milli çıkarların değil, rantiyeci çıkarların korunduğunu gösteriyor. Gerçek değişim için siyasi iradenin yanında, yetkin ve kararlı teknik kadro şart.

Halkın Gerçekleri: Umut ve Umutsuzluk Arasında

Vatandaşlar, ekonomik sıkıntılarını her gün yaşıyor. Yüksek fiyatlar, düşük maaşlar, işsizlik ve geçim derdi, halkın gündeminde ilk sırada. Bazıları ekonominin iyi olduğunu söylese de, çoğunluk hayat pahalılığından şikayetçi. Devletin daha aktif müdahalesi ve güven ortamının yeniden tesis edilmesi, halkın beklentisi. Ancak beklenti, mevcut sistem değişmediği sürece gerçekleşmeyecek.

Çözüm Önerileri: Yeni Para Otoritesi ve Adil Dağılım

Ekonominin düzelmesi için borca ve faize dayalı para sisteminin kaldırılması, yeni para otoritesinin kurulması gerekiyor. Altın ve gümüş gibi değerli metallerin ödeme aracı olarak kullanılması, piyasaya para akışının sağlanması ve kamu kaynaklarının adil dağıtılması şart. Eğitim, savunma ve sanayi gibi alanlara öncelik verilerek, toplumun tüm kesimlerine refahın yayılması sağlanmalı.

Milli Güvenlik ve Ekonomik Bağımsızlık: Hayati Tehdit

Ekonomik kriz, sadece maddi değil, milli güvenlik açısından da büyük risk oluşturuyor. Dış güçlerin ekonomik müdahaleleri, Türkiye’nin bağımsızlığını tehdit ediyor. Tarih boyunca direnen milletimiz, bugün de sinsi planlara karşı uyanık olmalıdır. Ekonomik bağımsızlık, siyasi bağımsızlığın temelidir ve mücadele, vatanın geleceği için hayati önem taşır.

Sonuç olarak; Türkiye, yıllardır süren ekonomik girdaptan kurtulmak zorunda. Borca ve faiz tuzağına hapsolmuş sistem, halkı yoksullaştırırken, azınlık zenginleştiren düzen, milli çıkarlarla bağdaşmıyor. Artık sorgulama, bilinçlenme ve harekete geçme zamanı. Her birey, bu karanlık oyunu bozmak için sorumluluk almalı. Toplumsal dayanışma ve kararlı siyasi iradeyle, Türkiye gerçek refaha ve bağımsızlığa kavuşabilir. Unutulmamalı ki, tarih boyunca zorlukları aşan milletimiz, bu sefer de kendi geleceğini kendi elleriyle yazacaktır.

Küresel İfşa…

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.