Türkiye-Suriye İlişkileri: Ekonomik ve Siyasi Dinamikler

Türkiye-Suriye İlişkileri: Ekonomik ve Siyasi Dinamikler

Son yıllarda Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler, özellikle ticaret ve gümrük politikaları açısından önemli bir değişim sürecine girmiştir. Suriye’nin yeni yönetimi, Türkiye’den gelen ürünlere %300 ila %500 arasında gümrük vergisi uygulayarak ticareti durma noktasına getirmiştir. Bu durum, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin kırılganlığını gözler önüne sermektedir.

Suriye’nin Ticaret Stratejisi
Suriye, Körfez ülkeleriyle olan ticaretini sürdürürken Türkiye ile ilişkilerini zayıflatma stratejisi izlemekte. Türkiye’den gelen ithal ürünler, Suriye’de üretilen ürünlere göre %70 daha uygun fiyatlarla satılmakta. Bu durum, her iki ülkenin ekonomisini olumsuz etkilemekte ve Suriye’nin politikası, Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını doğrudan tehdit ederek ticaretin geleceğini belirsiz hale getirmektedir.

Yüksek Vergilerin Etkisi
Türkiye üzerinden Suriye’ye sokulan ürünlere uygulanan yüksek vergiler, Türkiye’nin ekonomik kazanımlarını azaltmakta. Bazı kesimlerin bu durumu tuhaf bir şekilde olumlu değerlendirmesi, Türkiye’nin ekonomik çıkarlarının göz ardı edildiğini göstermektedir. Ancak, bu durumun uzun vadede Türkiye’ye zarar vereceği aşikardır.

Arap Milliyetçiliği ve Türkler Üzerindeki Etkisi

Arap milliyetçiliği, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin gerilmesinde belirleyici bir etken olarak öne çıkmakta. Arapların Türkleri dışlama ve çıkarlarını önceliklendirme çabaları, Türkiye’de derin bir hayal kırıklığına yol açmaktadır. Özellikle Suriye’de dile getirilen “Emevi camide namaz kılmak, Türkler için yeterli olmadı galibe” gibi ifadeler, bu milliyetçiliğin Türkiye’nin Suriye’deki etkisini azaltma stratejisi olarak belirlendiğini göstermektedir. Bu süreç, Türkiye’de Arapların Türkler üzerindeki olumsuz tutumlarının devam ettiğine dair benzer algıların oluşmasına neden olarak durumu daha da netleştirmektedir.

Siyasi Eleştiriler ve Yalanlar

Siyasi arenada, Türkiye’deki bazı grupların Suriye ile ilgili söylediklerine gazetecilerin ve siyasilerin sessiz kalması, eleştirilerin büyümesine yol açmakla kalmayıp, gerçeklerin göz ardı edildiği ve yalanların yayıldığı algısını pekiştirmektedir. Suriye’nin Türkiye’ye karşı uyguladığı politikaların, bazı siyasi gruplar tarafından gerçekleri yansıtmayan bir şekilde yorumlanması, toplumda yanlış algıların nasıl oluştuğunu ve yankı bulduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, eleştirilerin artması, medyanın ve siyasilerin sorumluluğunu da gözler önüne sermektedir.

Sosyal ve Ekonomik Durum

Türkiye’deki ihracatçıların, Suriye ile olan ilişkilerin yarattığı ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalması, yüksek vergiler ve ticaretin kötüleşme olasılığı ile birleşince sürekli kayıplar yaşama korkusu, üreticilerin rahatsızlıklarını ve hayal kırıklıklarını derinleştirmektedir. Mevcut durumun daha da kötüleşeceğine dair endişeler artmakta; bu olumsuz koşullar, üreticilerin karşılaştığı sıkıntıları daha da belirgin hale getirerek, ekonomik istikrarı tehdit eden tablolar çizmektedir.

Gelecek ve Umutlar…

Türkiye ile Suriye arasındaki belirsizlikler, her iki ülkenin geleceği için ciddi tehditler oluştururken, umutsuzluğa kapılmadan birlik içinde hareket etmek büyük önem taşımaktadır. İlişkilerin düzelmesi, karşılıklı anlayış ve işbirliği ile mümkün olup, bu süreçte bölgede çıkarları olan aktörlerin etkisini azaltmak için iyi ilişkilerin önemi vurgulanmalıdır.

Sonuç olarak; ekonomik ve siyasi dinamiklerin etkisiyle karmaşık bir hal alan Türkiye-Suriye ilişkileri, Suriye’nin gümrük vergileri, Arap milliyetçiliği ve siyasi eleştiriler gibi unsurlarla belirsizleşmektedir. Her iki ülkenin ortak zemin bulması, bölgedeki istikrar için kritik bir gerekliliktir; bu süreçte yaşanan hayal kırıklıkları ve öfke, toplumda derin izler bırakmaması adına dikkatle ele alınmalıdır.

Sadi ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]
Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.