Vahdettin ve İngiliz İşbirliği: Tarihin Karanlık Yüzüyle Yüzleşme Zamanı
Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahı Vahdettin, tarih sahnesinde tartışmaların odağında yer alır. İmparatorluğun çöküş döneminde, özellikle I. Dünya Savaşı sonrası yaşanan işgaller ve parçalanma sürecinde sergilediği tutum, milli mücadele açısından kritik öneme sahiptir. Arşivlerdeki belgeler, Vahdettin’in İngilizlerin etkisi altında hareket ettiğini ve milli direnişi engellemek için çeşitli yollar denediğini ortaya koymaktadır.
İngilizlerle Kurulan Siyasi ve Askeri İlişkiler
Vahdettin’in İngilizlerle yakın ilişkisi, sadece siyasi arenada kalmamış, askeri ve dini alanlarda da etkisini göstermiştir. İngilizlerin desteğiyle oluşturulan Kuva-yi İnzibatiye birlikleri, Anadolu’daki milli direnişi kırmak amacıyla aktif şekilde kullanılmıştır. Bu birliklerin faaliyetleri, halkın direniş ruhunu zayıflatmaya yönelik planlı saldırılar olarak değerlendirilmelidir. Böylece milli mücadeleye karşı iç savaş çıkarma stratejisi devreye sokulmuştur.
İki Lider, İki Yol: Mustafa Kemal ve Vahdettin
Mustafa Kemal Paşa, halkın gücünü arkasına alarak cephede mücadele etmiş ve milli direnişi örgütlemiştir. Buna karşılık Vahdettin, sarayda kalarak halkın direnişine ket vurmak için İngilizlerle işbirliği yapmış, sonunda İngiliz gemisiyle ülkeyi terk etmiştir. Bu kaçış, milli mücadeleye verdiği desteğin samimiyetsizliğini açıkça göstermektedir. Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, padişahın onayıyla gerçekleşmiş olsa da, bu görevin asıl amacı halkı örgütlemek değil, Karadeniz’deki Rum çetelerini ve Türk direnişini kontrol altına almaktı. Atatürk ise bu duruma karşı çıkarak milli mücadeleyi başlatmıştır.
Milli Mücadelenin Halkla Bütünleşen Gücü
Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde başlayan milli mücadele, halkın direnişiyle birleşerek emperyalist işgallere karşı büyük direniş hareketine dönüşmüştür. Vahdettin’in aksine, milli iradeyi temsil eden bu hareket, Türkiye’nin kaderini belirlemiştir. Atatürk ve silah arkadaşlarının kararlı duruşu, milletin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin simgesi haline gelmiştir.
Tarih Yazımında Çarpıtma ve Toplumsal Sonuçları
Tarih, belgelerle yazılır; ancak bazen çıkarlar doğrultusunda çarpıtılır. Milli mücadele tarihinin çarpıtılması, genç nesillerin milli bilinçten uzaklaşmasına yol açmaktadır. Osmanlı arşivlerinde yer alan padişah fermanları ve iradeleri, Vahdettin’in milli mücadeleye karşı tutumunu açıkça ortaya koyar. Buna rağmen, bazı tarih anlatımlarında gerçekler gizlenmekte, milli mücadele kahramanları itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu durum, toplumun tarih bilincini zedeleyerek milli birliğe zarar vermektedir. Tarihin doğru okunması, milli kimliğin korunması için zorunludur.
Vahdettin’in Kaçışı ve İhanetin Somut Kanıtları
Her hangi bir kararname olmamasına rağmen “Sürgün edildi. Bu gerçekler tarih kitaplarında yeterince yer almamakta,” diyenler olsa da; Padişahın İstanbul’un anahtarını İngilizlere teslim etmiş, halkın direnişini kırmak için işbirliği yapması, milli mücadeleye katılanların idam kararlarını onaylaması ve hiçbirinde başarılı olamayınca da İngiliz savaş gemisiyle ülkeyi terk etmesi, vatanseverlikten uzak bir tutum mu? Yoksa ihanetin en somut göstergesi mi?
Bu gerçekler tarih kitaplarında yeterince yer almaması, halkın doğru bilgiye ulaşması engellenmek istenmektedir. Bazı tarihçiler, hisleriyle Vahdettin’in kaçışını “kardeşi kardeşe kırdırmama” gibi bahanelerle “çaresizlik” olarak göstermeye çalışsa da, İstanbul’u terk edişi milletin kaderiyle oynanmış büyük bir suçluluk duygusu ve ihanetle eşdeğer değil midir?
Milli Mücadele: Yeniden Doğuşun Temeli
Milli mücadele sadece savaş değil, milletin yeniden doğuş sürecidir. Doğru anlaşılması, milli birlik ve beraberliğin sağlanması için şarttır. Tarih bilinci, toplumun geleceğe güvenle bakmasını sağlar. Günümüzde bazı çevrelerin milli mücadele tarihini çarpıtması, toplumun bir kesiminde milli bilinç ve birlik duygusunu zayıflatması, milli güvenliği tehdit eden bir durumdur. Bu tür manipülasyonlar, dış güçlerin ve iç işbirlikçilerinin işine yaramakta, ülkenin birliğini ve dirliğini tehlikeye atmaktadır.
Kirli Oyunlara Karşı Doğruyu Aramak Zorunludur
Tarihi çarpıtmaya yönelik karanlık oyunlar, milli şuurumuzu, birliğimizi ve bağımsızlığımızı tehdit ederken, yeni belgeler yeni hükümler doğrur hükmü gereğinde tarihin gerçekleriyle yüzleşmek, geçmişin hatalarını anlamak ve tekrarlanmaması için geleceğe sağlam adımlarla yürümek zorunludur. Türk halkı, bu bilinçle hareket ederek milli değerlerine ve tarihine sahip çıkmalıdır. Gerçek tarih milletin gücünü ve direncini yansıtırken, hurafelere dayalı sahte tarih kripto işbirlikçiliğin, bölücülüğün ve ihanetin aracıdır.
Sonuç olarak, herkesin tarih bilincini artırması için en doğru belgelere dayanarak sorgulaması ve gerçek milli mücadele kahramanlarına sahip çıkması elzemdir. Türkiye’nin geleceği, bu bilinçle şekillenecektir. Bu bağlamda belgeler ışığında amacımız Vahdettin’i yargılamak olmayıp, İngilizlerle işbirliği yapıp yapmadığı gerçeğini sorgulamak ve en doğruyu bulmaktır. Bu arayış sadece geçmişi değil, geleceği de korumanın anahtarıdır.
Küresel İfşa
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.