Yeşil Maskenin Ardındaki Dijital Esaretler

Yeşil Dönüşüm Vaatleri, Özgürlük Değil Yeni Gözetim Sisteminin Kalkanı Olabilir…

Gözlerimizin önünde, “yeşil dönüşüm” adı altında büyük yanılsama inşa ediliyor. Çevreyi ve iklimi koruma vaatleriyle süslenen bu yeni düzen, aslında dijital tahakkümün kapılarını aralıyor. Güneş panelleri, elektrikli araçlar ve karbon nötr hedefleri parıldayan vitrin gibi dururken, perdenin arkasında çok daha karanlık gerçek yatıyor.

Türkiye gibi ülkeler, bu gösterişli dönüşümün parçası olmaya zorlanıyor. Kimse arka plandaki gerçek anlaşmaları sorgulamıyor. Sadece teknoloji değil, karar mekanizmaları, veri altyapısı ve finansal kontrol de dışarıdan dayatılıyor.

Elektrikli Araçlar: Özgürlük Maskeli Dijital Pranga

TOGG’un yollara çıkmasıyla elektrikli araçlar hızla yayılıyor. Ancak büyüme, yerli üretimle sınırlı değil. Tesla, BYD, Renault gibi küresel devler Türkiye pazarına akın ediyor. Şarj altyapısı da yabancı yazılımlarla donatılıyor. Her aracın hareketi, her şarj noktası, her sürüş verisi merkezi sistemlere akıyor.

Peki öyleyse veriler kimin elinde? Hangi karanlık amaçlar için kullanılıyor? Ulaşım, bireyin davranış haritasını dijitalleştiren araca dönüşüyor. Özgürlük diye sunulan sistem, aslında bireyin algoritmik kontrolüne zemin hazırlıyor.

Güneş Panelleri: Enerji Egemenliği mi, Dışa Bağımlılık mı?

Türkiye’nin 2025’e kadar güneş ve rüzgar enerjisinde %30’un üzerinde üretim kapasitesine ulaşması umut verici. Ancak yatırımların çoğu Çin menşeli teknolojiyle yapılıyor. Sungrow gibi devlerin Türkiye’de kurduğu tesisler, yerli üretim gibi gösterilse de patent, yazılım ve bakım süreçleri tamamen dışa bağımlı.

Peki öyleyse enerji bağımsızlığı söylemi, ithal teknolojiye bağımlı altyapıyla nasıl sağlanacak? Üstelik sistemlerin çoğu, dışarıdan güncellenebilir, izlenebilir ve gerektiğinde durdurulabilir yapıda. Enerji egemenliği, dışa açık kapıdan ibaret.

Net Sıfır Hedefi: Ekonomik Tutsaklığın Yeni Adı

Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi, uluslararası anlaşmalarla şekilleniyor. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), Yeşil Taksonomi ve karbon vergileri gibi araçlar, sanayi ve tarımı yeniden yapılandırıyor. Ancak yapılandırma, yerli üreticiyi cezalandırırken, küresel fonlara bağımlılığı artırıyor. 200 milyar dolarlık yatırım ihtiyacı, dış finansmanla karşılanmak zorunda. Türkiye’nin ekonomik kararları, kredi veren kurumların insafına bırakılıyor.

Peki öyleyse; karbon nötr söylemiyle gelen sistem, ekonomik tahakkümün yeni versiyonu olabilir mi?

Yerel Yönetimler: Sessiz Dönüşümün Taşeronları

Bazı “Belediyeler Birliği” gibi yapılar, sürdürülebilirlik ödülleri dağıtarak yerel yönetimleri “yeşil dönüşüm”e teşvik ediyor. Ancak teşvikler, belediyeleri dış kaynaklı projelere bağımlı hale getiriyor. Geri dönüşüm tesisleri, su yönetimi sistemleri ve enerji altyapıları, AB fonlarıyla şekilleniyor. Yerel halkın ihtiyaçları değil, fon verenin kriterleri belirleyici oluyor. Yerel demokrasi, dış kaynaklı projelere taşeronluk yapan yapıya dönüşüyor. Dayanışma değil, dışa bağımlı dönüşüm teşvik ediliyor.

Türkiye: Hedefteki Dijital Laboratuvar

Coğrafi olarak enerji geçiş yollarının merkezinde yer alan Türkiye, aynı zamanda dijital gözetim sistemlerinin test sahası haline geliyor. Biyometrik kimlikler, dijital para pilotları ve yapay zeka destekli kamu hizmetleri, küresel aktörlerin gözlemlediği alanlar arasında. Her yeni sistem, “verimlilik” adı altında sunuluyor. Ancak veri sahipliği, kontrol mekanizmaları ve algoritmik karar süreçleri dışarıdan yönetiliyor. Türkiye, kendi dijital egemenliğini kurmak yerine, küresel sistemlerin beta sürümüne dönüşüyor.

Gizli Operasyonlar: Kodlarla Yönetilen Toplum

Tüm dönüşümün arkasında, görünmeyen ama etkili yazılım mimarisi var. Dijital altyapılar, enerji sistemleri ve ulaşım ağları, dışarıdan güncellenebilir, izlenebilir ve manipüle edilebilir şekilde tasarlanıyor. Klasik işgal biçimlerinden farklı olarak, kodlarla yönetilen toplum yaratılıyor. Sınırlar fiziksel değil, algoritmik hale geliyor. Türkiye’nin sistemlere entegrasyonu, milli güvenlik açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Görünmeyen operasyonlar, görünür kalkınma söylemleriyle maskeleniyor.

Yeşil Vitrin, Dijital Zincir: Uyanış Vakti

Elektrikli araçlar, güneş panelleri, karbon hedefleri… Hepsi kulağa hoş geliyor. Ancak vitrin, arka plandaki dijital zincirleri gizliyor. Türkiye, kendi stratejik kapasitesini geliştirmediği sürece, dönüşüm sadece yeni bağımlılık biçimi olacak. Bilinçli farkındalık şart. Aksi takdirde, özgürlük söylemiyle gelen sistemler, bireyin son kalan iradesini de algoritmalara teslim edecek.

Şimdi tedbir alınmazsa ne zaman alınacak?

DEFNE NAZ ÇELİK

Yazar