Yoksullar Kıskaçta: Kontrolün Kabusunu Yaşatacaklar!

Dijital Kimlik Kıskacı: Asıl Kontrol Kabusu Yeni Başlıyor!

Dijital kimlikler, yoksullukla mücadele ve küresel kalkınma gibi süslü vaatlerle önümüze seriliyor. Ancak parlak vitrinin ardında, insanlığı esir alacak, her adımımızı izleyecek kontrol ağı örerken, sunulan her “çözüm”, aslında özgürlüğümüzden çalınan parça olabilir mi?

Kimliksiz Milyarlar: Krizden Doğan Kontrol Fırsatı

Dünya genelinde 2 milyara yakın insanın resmi kimlikten yoksun olması, dijital kimlik sistemlerinin en güçlü dayanağı. Çünkü kimliksiz olmak işe, eğitime erişimi kısıtlayarak yoksulluğu derinleştirdiği. İşte nu soruna çözüm diye dijital kimlikler, “kimliksizlik” sorununa çare olarak sunuluyor; bireylerin hayatını kolaylaştıracağı, onları modern ekonomiye entegre edeceği iddia ediliyor. Ne var ki, kolaylık adı altında sunulan her dijitalleşme adımı, her bireyin dijital ayak izini takip edilebilir, yönetilebilir ve kontrol edilebilir hale getirirken, krizden çok, yeni kontrol mekanizması kurmak için bulunmaz fırsat sanki…

Vaatlerin Ardındaki Gerçek: Her Derde Deva Gözetim Aracı

Dijital kimliklerin sadece yoksullukla mücadele etmekle kalmayıp, aynı zamanda popülizmle, arkasında BM’nin olduğu yasa dışı göçle, suçla, dolandırıcılıkla, terörizmle ve hatta pandemilerle mücadele gibi çok çeşitli “sorunlara” çözüm olarak sunulması düşündürücü. Geniş yelpazedeki vaatler, dijital kimliklerin aslında bireylerin her hareketini izleyebilen ve kontrol edebilen kapsamlı gözetim altyapısının temelini oluşturduğu şüphelerini güçlendiriyor. Bir sistemin bu kadar çok farklı soruna “çözüm” olarak sunulması, asıl amacının sorunları çözmekten ziyade, daha geniş kontrol ağı örmek olduğunu düşündürüyor.

Dijital Kamu Altyapısı (DPI): Yeni Dünya Düzeninin Temel Taşı

Dijital kimlikler, dijital ödeme sistemleri ve veri değişim sistemleriyle birlikte “dijital kamu altyapısı” (DPI) olarak adlandırılan yapının üç temel sütunundan birini oluşturuyor. Bu altyapı, 19. yüzyıldaki yollar ve köprüler gibi ekonomileri yeniden şekillendiren modern eşdeğer olarak sunuluyor. Ancak fiziksel altyapının aksine, dijital altyapı, bireylerin finansal işlemlerinden kişisel verilerine kadar her türlü dijital etkileşimini kapsayan kontrol ağı örmektedir.

COVID-19 planlı pandemisi, hükümetlerin savunmasız gruplara yardım ulaştırmadaki yetersizliklerini ortaya koyarak dijital kimlik sistemlerine olan ihtiyacı hızlandırdığı iddia ediliyor. Şili, Tayland ve Hindistan gibi ülkelerdeki örnekler, dijital kimliklerin acil nakit transferlerini ve sosyal yardımları hızlandırmada kullanıldığını gösteriyor. Ancak yardım mekanizması, aynı zamanda hükümetlerin vatandaşları üzerinde daha önce hiç olmadığı kadar detaylı bilgiye sahip olmasını ve bilgiyi potansiyel olarak manipülatif amaçlarla kullanmasını mümkün kılıyor.

MOSIP: “Ücretsiz” Yazılımın Gizli Bedeli

Modular Open Source Identity Platform (MOSIP), dijital kimlik sistemleri için açık kaynaklı, uyarlanabilir ve modüler çözüm olarak sunuluyor. Platform, düşük ve orta gelirli ülkelere “ücretsiz” olarak sunuluyor. 2018’den bu yana Afrika ve Asya’da 11 ülkede pilot uygulamaları yapılan MOSIP, 90 milyondan fazla insanı dijital kimlik sistemine kaydetmiş durumda. MOSIP’in “açık kaynak” olması, teknolojinin şeffaf olduğu ve herkesin kullanabileceği anlamına geliyor gibi görünse de; sistemin temel kodunun ve işleyişinin küresel standart haline gelmesini sağlayarak, potansiyel olarak tüm dünyada aynı tescilli kod tabanına dayalı, birbiriyle uyumlu dijital kimlik sistemlerinin kurulmasına zemin hazırlaması, “birlikte çalışabilirlik” adı altında sunulan küresel kontrol yönteşim sistemlerine kapılarını aralıyor.

Türkiye’ye Yansımalar: Dijitalleşmenin Karanlık Gölgesi

Türkiye’de de dijitalleşme adımları hızla atılıyor. E-devlet uygulamaları, dijital ödeme sistemleri ve biyometrik veri kullanımı yaygınlaşıyor. Gelişmeler, vatandaşların hayatını kolaylaştırırken, aynı zamanda dijital kimlik sistemlerinin potansiyel risklerini de beraberinde getiriyor. Kişisel verilerin güvenliği, gizliliğin korunması ve sistemlerin kötüye kullanım potansiyeli, Türkiye için de ciddi endişe kaynakları. Dijital kimliklerin, toplumsal kontrol ve gözetim aracı olarak kullanılması ihtimali, ülkemizin geleceği için kritik tartışma konusu olmalı.

Son Söz: Kontrolün Yeni Çağına Hoş Geldiniz

Dijital kimlik sistemleri, yoksullukla mücadele ve kalkınma gibi asil hedeflerle sunulsa da, aslında bireylerin hayatının her alanına nüfuz eden, kapsamlı kontrol ve gözetim mekanizması oluşturma potansiyeli taşıyor. Sistemler, sadece kimlik doğrulamayı kolaylaştırmakla kalmayıp, aynı zamanda bireylerin finansal işlemlerini, sosyal yardımlara erişimini, sağlık kayıtlarını ve hatta hareketlerini izleyebilen altyapı sunuyor. “Ücretsiz” ve “açık kaynak” gibi kavramlarla sunulan sistemler, aslında küresel dijital kimlik ağı oluşturarak, bireyler üzerinde benzeri görülmemiş güç ve kontrol sağlamanın aracı olabilir. Dijital kimliklerin gerçek amaçları ve uzun vadeli etkileri konusunda derinlemesine sorgulama ve eleştirel bakış açısı benimsemek hayati önem taşıyor.

Sadi ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]