Uluslararası Sağlık Tüzüğü Değişiklikleri Taslağı Sürekli Acil Durumlara Kapı Açıyor ve Kaosa Sürüklüyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 77. Dünya Sağlık Asamblesi’nde onaylanan Uluslararası Sağlık Tüzüğü değişiklikleri, küresel sağlık yönetimi ve halk sağlığı politikalarına önemli ve potansiyel olarak riskli etkilerde bulunabilir. Bu yazıda, bu değişikliklerin ve söz konusu anlaşmanın farklı yönlerini inceleyerek, olası sorunları ve kaygı verici sonuçlarını değerlendireceğiz.
Pandemi Anlaşması ve IHR Değişiklikleri: Kaosun Eşiğinde
WHO, pandemiye hazırlık ve müdahale süreçlerini güçlendirmek amacıyla yeni bir pandemi anlaşması ve IHR’de değişiklikler yapmayı planlamaktadır. Bu değişiklikler, ülkelerin WHO Genel Direktörü’nün kararlarına uymasını zorunlu kılacak ve bu, ulusal egemenlik ve bağımsızlık konusunda endişelere yol açabilir. Ülkelerin WHO’nun kararlarına uyması gerektiğinde, ulusal sağlık politikalarının esnekliği ve yerel ihtiyaçlara uyumu azalabilir, bu da ülkelerin kendi halk sağlığı önceliklerini belirleme kapasitelerini sınırlayabilir ve istenmeyen sonuçlara neden olabilir.
Hızlı ve Şeffaf Olmayan Süreç: Karanlıkta Alınan Kararlar
Değişikliklerin ve anlaşmaların onay süreci hızlı ve şeffaf olmayan bir biçimde ilerledi. Ekonomik maliyetler, insan haklarına etkileri ve sistematik izlemenin bilimsel dayanakları gibi kritik konular yeterince incelenmedi. Bu durum, halk sağlığı politikalarının oluşturulmasında daha büyük şeffaflık ve hesap verebilirlik gerektiğini gösteriyor. Halk sağlığı politikaları, geniş çaplı ve açık tartışmalarla şekillendirilmeli ki bu, toplumun güvenini güçlendirir. Fakat, şu anki süreç bu ihtiyaçları karşılamaktan uzak; gizli kararlar, toplumun güvenini zedeliyor.
Halk Sağlığına Etkiler: Felaketin Ayak Sesleri
Covid-19 pandemisi esnasında alınan bilimsel olmayan önlemler ekonomik ve sosyal zararlara yol açmıştır. Yeni tedbirlerin de aynı şekilde dengesiz ve yanlış olabileceği kaygısı taşınmaktadır. Pandemi dönemindeki uygulamaların toplum sağlığına etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Ekonomik ve sosyal yaşamın durması, uzun dönemde kamu sağlığına zarar verebilir. Bu önlemler, toplumun korunmasız bireylerini daha büyük risk altına sokabilir ve büyük bir felaketin habercisi olabilir.
İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler: Tehlikede
Değişiklikler ve anlaşmaların, insan haklarına ve temel özgürlüklere zarar verebileceği belirtiliyor. Zorunlu karantina, kapanmalar, seyahat kısıtlamaları, testler ve aşılar gibi uygulamalar, insan haklarını ihlal edebilir. Halk sağlığı politikalarının, bireysel hak ve özgürlükleri koruyacak biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, zorunlu sağlık önlemlerinin uygulanmasında bireylerin onayı ve bilgilendirilmiş rızası önemlidir. Ancak, son zamanlardaki değişiklikler bu temel ilkeleri göz ardı ediyor ve insan hakları tehlike altında bırakılıyor.
Küresel Sağlık Yönetimi: Kontrolsüz Güç
WHO’nun planlı pandemiye hazırlık ve müdahalede artan yetki ve kontrolü eleştiriliyor; şeffaflık ve hesap verebilirlik eksikliği endişe yaratıyor. Düşük gelirli ülkelerde, küresel sağlık yönetimi stratejilerinin mevcut sağlık kaynaklarını yanlış yönlendirebileceği vurgulanıyor. Bu bölgelerde temel sağlık hizmetlerine erişim ve mevcut sağlık sorunlarına çözüm bulma öncelikli olmalı. Pandemi planlaması ve müdahalesi yerel sağlık ihtiyaçlarını göz ardı etmemeli; ancak yapılan değişiklikler bu ihtiyaçlara cevap vermekten uzak, kontrolsüz güç oluşturma riski taşıyor.
Toplumsal ve Ekonomik Maliyetler: Yıkımın Eşiğinde
Yeni düzenlemelerin ve anlaşmaların, ülkelerin sağlık sistemleri ve ekonomileri üzerinde önemli maliyetler doğurabileceği, fakat bu maliyetlerin yeterince incelenmediği belirtiliyor. Pandemiye hazırlık ve müdahale etkinliklerinin maliyetleri, ülkelerin ekonomik koşulları ve sağlık sistemlerinin yetenekleri göz önünde bulundurularak planlanmalı. Aksi halde, bu faaliyetler ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısına zarar verebilir. Özellikle düşük gelirli ülkelerde bu tür maliyetler, halk sağlığı hizmetlerini sürdürülemez hale getirebilir ve ciddi sorunlara yol açabilir.
Sonuç: Kaos ve Belirsizlik
DSÖ’nün pandemiye hazırlık ve müdahale için geliştirdiği yeni yöntemler, halk sağlığı politikalarını önemli ve potansiyel olarak risklidir. Bu süreçler şeffaf, hesap verebilir ve bilimsel bir temele dayanmıyor. Halk sağlığı politikaları, geniş katılımlı ve açık tartışmalarla şekillendiğinde güvenilirdir. İnsan hakları ve temel özgürlüklerin korunması, pandemiye hazırlık ve müdahalede temel ilkeler olmalıdır. Küresel sağlık yönetiminde, yerel sağlık ihtiyaçları göz ardı edilmemeli ve ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarına olan etkiler dikkate alınmalıdır.
Böylelikle adil ve etkin bir küresel sağlık yönetimi sağlanabilir. Ancak, mevcut değişiklikler ve anlaşmalar bu ihtiyaçları karşılamaktan uzak ve endişe vericidir. Yeni düzenlemelerin getirebileceği kaos ve belirsizlik kaçınılmazdır.
Görünen o ki, bu acele ve çabaların ardındaki asıl amaç, Küresel Elitlerin Büyük Sıfırlama hedeflerine ulaşma arzusudur. Ülkelerin ve Türkiye’nin bu değişikliklere itiraz etme hakkı mevcut ve bunun için on aylık bir süreleri bulunuyor!
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Sadi ÖZGÜL
Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Bu makaleyi kullanmak isteyenler kaynak göstermek şartıyla izin almadan kullanabilirler…

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.