İklim Kanunu İle Özgür Davranışlarımız Kısıtlanabilir!

İklim Kanunu Meclis’ten Geçerse Özgür Davranışlarımız Kısıtlanabilir!

İklim değişikliği gerçekten dünyayı kurtarmak için mi yoksa özgürlüklerimizi kısıtlamak için mi kullanılıyor? Bugün sizlere, İklim Kanunu’nun ardındaki gizli planları ve hayatımıza etkilerini anlatacağız. Peki, meclise sunulan iklim kanun neden tartışmalı?

İşte detaylar…

Karbon Ayak İzi Aldatmacası Yeni Nesil Kontrol Mekanizmasıdır

Son yıllarda insanlık olarak küresel sistemin yeni stratejileri, dayatmaları ve insanlığı hedef alan bazı küresel plan ve oyunları ile karşı karşıyayız. Global Reset (Büyük Sıfırlama) adı verilen 2030 Ajandası çerçevesinde tüm dünyada büyük sıfırlama süreci amaçlayan küresel güçler, insanlığın davranışlarını da çeşitli bahanelerle kısıtlamak ve kontrol etmek istiyor. Buradaki nihai amaç, yüksek teknoloji kontrolü ile elde ettikleri küresel kontrol düzeninin daha da artması ve özgürlük alanının daraltılmasıdır.

Karbon ayak izi ölçümleri, insanlığı küresel ölçekte denetim sistemine tabi tutmak için tasarlandı. Bugün politik baskılarla bireyler ve şirketler karbon salınımlarını azaltmaya teşvik edilirken, yarın bu sistemin özgürlükleri nasıl ve ne ölçüde kısıtlayabileceğini hep birlikte göreceğiz. Küresel vatandaşlık puanlama sistemine geçişle birlikte insanların alışverişten seyahate, bankacılıktan finansa, ulaşımdan haberleşmeye kadar her alandaki hareketleri sınırlandırılacak.

Bu sürecin çevreci adım olarak lanse edilmesi ise küresel algı yönetimi operasyonudur. Nihai amaç, bireylerin ekonomik ve sosyal hayatını tamamen kontrol altına almak, gerektiğinde kısıtlamak ve gerektiğinde bu kısıtlamayı kaldırarak puanlamak üzerine kuruludur.

Karbon ayak iziyle başlayan bu süreç, gıda kontrolüne kadar uzanıyor.
Şimdi, yapay et ve gıda kontrolüne göz atalım. 

Yapay Et ve Gıda Kontrolü İle Doğal Beslenme Tehlikede mi?

Küresel şirketlerin tekelleştiği gıda sektörü de bu oyunun parçası olacak. Sistematik olarak doğal ürünlerin ve doğal üretimin desteklenmediği süreçte, bu doğallığın yerini laboratuvar ortamında üretilen sentetik etler ve yapay gıdalar alacak. Karbon salınımı bahanesiyle büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık kısıtlanacak. Anadolu topraklarında geleneksel ve doğal üretim yapan çiftçilerin ürünlerinin yerini laboratuvar ortamında üretilen sentetik etler alacak.

Bugün İsrail’de açılan yapay et restoranları bunun sadece bir başlangıcı. Protein mühendisliği çerçevesinde gıdalar üzerinden yapay ürünlere protein yüklemesi yapılacak ve insanların doğal beslenmek zorunda olmadıkları lanse edilecek. Zamanla insanların alıştığı protein miktarları ile istenildiği gibi oynanarak gerekli besin takviyesini alması engellenecek. Gelecekte market alışverişleri bile bu dijital puanlama sistemine bağlanacak. Eğer sisteme karşı muhalif davranışlar gerçekleştirdiyseniz, dijital QR kredi kartınız (kimliğiniz) ile paranız olsa da bloke koyulan hesabınız çerçevesinde ödeme yapamayacak ve kasada kalacaksınız.

Gıda kontrolüyle başlayan bu süreç, toplumsal değerlerimize kadar uzanıyor.
Şimdi, aile birliğini çökertme ve cinsiyetsizleştirme projesine göz atalım. 

Aile Birliği ve Cinsiyetsizleştirme İle Toplumsal Değerlerimiz Tehdit Altında

Küresel mühendislik projeleri sadece ekonomi ve gıda alanlarıyla da sınırlı kalmıyor. Küresel güçler medya gücünü kullanarak aile birliğini ve cinsiyet kimliklerini hedef alıyor. Küresel çapta toplumsal cinsiyetsizleştirme projesi ve aile yapısının erozyona uğratılması sorunu ile karşı karşıyayız. Netflix yayınlarıyla, Hollywood’la, Olimpiyat Oyunları ile cinsiyetsizleştirme projesine yönelik mesajlar bilinçli olarak tüm dünyaya servis ediliyor.

LGBT+ propagandalarının sinema, müzik ve popüler kültür aracılığıyla normalleştirilmesi, toplumların geleneksel değerlerini yozlaştırma ve yeni çürümüş bozuk toplum düzeni inşasını amaçlıyor. Eğer Müslüman Türk milleti oynanan bu oyunları göremez, aile birliğimize sahip çıkamazsak, bu tür küresel medya yayınlarına karşı nesillerimizin emniyetini sağlayamazsak, uzun vadede ciddi toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Çünkü bu bir değerler savaşıdır!

İklim Değişikliği/Krizi Gerçekten Var mı, Yoksa Algı Operasyonu mu?

Küresel güçler, sözde krizi politik araç olarak kullanarak karbon ayak izi kavramını kontrol mekanizmasına dönüştürmeye çalışmaları, hayatımızın her alanına müdahale edilmesi ve özgürlüklerimizin kısıtlanması riskini beraberinde getiriyor. Ancak, bu tür manipülasyonlara karşı farkındalık oluşturmak ve toplumu bilinçlendirmek, özgürlüklerimizi korumanın en etkili yoludur.

Gerçekleri öğrenmek ve başkalarına anlatarak geleceğimizi güvence altına almak için atacağımız adımlarla her türlü manipülasyonlara karşı durarak özgür gelecek inşa edebiliriz…

Ömer MEMOĞLU

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.