Kanser Aşılarından Uzak Durun!
Sağlık maskesi altında gizlenen büyük kanser aşısı tehdidi, gözlerimizin önünde oynanan kirli oyunun perdesi. Modern tıbbın “kurtarıcı” diye yutturduğu aşılar, aslında insanlığın geleceğini ipotek altına alan karanlık planın parçası değil mi? Son dönemde “mRNA teknolojisi” adı altında pazarlanan ve mucizevi çözümler vaat eden enjeksiyonlar, iddia edildiği gibi bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor mu, yoksa daha büyük felaketlere mi sürüklüyor?
Görünen o ki, “bilimsel ilerleme” maskesinin ardında, insanları hasta etme, sakat bırakma ve hatta ölüme sürükleme potansiyeli taşıyan zehirli gerçek yatıyor. “Aşılama, hastalığa sebep olan ajanların zayıflatılmış halinin vücuda verilerek bağışıklık kazandırılmasıdır” safsatası, artık sorgulanması gereken dogma haline gelmiştir. Yeter artık!
Virüs Efsanesi ve Mikropların Gerçek Misyonu: Bize Yalan Söylendi!
Yıllardır beynimize kazınan virüslerin varlığı, bilimsel temellerden yoksun efsaneden ibaret olabilir mi? Hiçbir virüsün izole edilip fiziksel varlığının kesin olarak gösterilememiş olması, iddiayı daha da güçlendiriyor. Hücre kültürü prosedürleri adı altında yapılan işlemler, aslında hücreleri hasta ederek elde edilen sitopatik etkileri “virüs” varlığına kanıt olarak sunuyor. Oysa süreçte, bilimsel kontrol deneyleri ve patojenite testleri gibi temel adımlar kasten atlanıyor.
Elektron mikrograflarında görülenler, ölü hücre parçaları ve eksozomlardan başka şey değil. Aşıların içinde “virüs” değil, insan ve hayvanlara ait ölü hücre parçaları bulunuyor; hatta insan fetüs hücrelerinin kullanıldığı gerçeği, mide bulandırıcı detay olarak karşımıza çıkarken iğrençliği nasıl açıklayacaklar?
Mikroplar, düşmanlarımız değil, vücudumuzun doğal arınma mekanizmasının vazgeçilmez parçasıdır. Bakteriler, mantarlar ve parazitler, hastalıkların nedeni değil, sonucudur. Onların görevi, miadı dolmuş hücreleri temizlemek, toksinlerle baş etmek ve onları zararsız hale getirmektir. Parazitler, ağır metalleri ve toksinleri bünyelerinde toplayarak vücudumuza fayda sağlarken, bize öğretilen “konakçıya zarar veren” imajı, büyük yanılgıdan ibarettir. Bizi kandırıyorlar!
Aşıların Zehirli Kokteyli ve Gizli Bileşenler: Ölümcül Sırlar!
Aşıların içeriği, adeta zehir kokteylini andırıyor. Alüminyum, formaldehit, cıva gibi nörotoksik ve kanserojen maddeler, her enjeksiyonla vücudumuza zerk edilen maddelerin oral yolla alınması ile parenteral yolla alınması arasındaki fark, toksisite açısından hayati önem taşıyor. “Bir armuttaki formaldehit aşıdakinden 50 kat fazla” gibi söylemler, gerçeği çarpıtmak için kullanılan ucuz propaganda taktiği yalanlarına karnımız tok!
Daha da ürkütücü olanı, aşıların açıklanmayan ve gizlenen bileşenleri. Kenya’da hamile kadınlara uygulanan tetanoz aşılarında hCG (hamilelik hormonu) tespit edilmesi, aşıların düşükleri tetikleme potansiyelini ortaya koydu. Covid aşılarında ise, açıklanan içerik listesinde yer almayan Grafen’in varlığı, kanser, tromboz, kalp krizi ve ani ölümlerdeki artışla doğrudan ilişkilendirilmesi, aşı içeriklerinin şeffaflığı konusundaki derin endişeleri haklı çıkarıyor. Ne saklıyorlar bizden?
İlaç Endüstrisinin Dokunulmazlığı ve Türkiye’ye Yansımaları: Suç Ortaklığı!
İlaç şirketleri, hükümetlerin sağladığı yasal dokunulmazlık zırhı sayesinde, ürünlerinin neden olduğu zararlardan kolayca sıyrılabiliyor. 1976 domuz gribi skandalı, dokunulmazlığın acı örneğiydi. Günümüzde ise, “onam formu” adı altında, tüm sorumluluk bireylere yükleniyor. Aşı hasarlarının gizlenmesi, otopsi yapılmaması ve ölümlerin “aşı kaynaklı” olduğunun örtbas edilmesi, sistemin karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Tıp camiasının ilaç şirketleriyle olan derin bağları, gerçeğin üstünü örtmek için kullanılması suç ortaklığıdır!
Türkiye’de yansımaları gözlemleniyor. Aşı kampanyaları sırasında yaşanan sağlık sorunları, ani ölümler ve kronik hastalıkların artışı, kamuoyunda ciddi endişelere yol açıyor. Ancak endişeler, genellikle “bilimsel gerçekler” adı altında bastırılmaya çalışılıyor. Toplumun bilinçli farkındalık kazanması ve sorgulayıcı tutum sergilemesi, milli güvenliğimiz açısından hayati önem taşıyor. Uyanın artık!
Kanserin Gerçek Yüzü: Asidik Ortam ve Hücresel Direniş: Bize Öğretilen Yalan!
Kanserin nedeni, genetik mutasyonlar değil, vücudun aşırı asidik ortamda kalmasıdır. Kanser hücreleri, düşman değil, asidik ortamda hayatta kalmaya çalışan kendi hücrelerimizdir. Vücudumuz, oksijensiz kalan hücreleri korumak için adaptasyon mekanizmasını geliştirir. Kemoterapi gibi kanser hücrelerini hedef alan tedaviler, vücuda yıkım getirmekten öteye gidemiyor. Kanserin tek çözümü, vücudu alkali ortamda tutmaktır. Beslenme, yaşam tarzı ve çevresel faktörler, dengeyi sağlamada kilit rol oynuyor. Gerçek bu!
Kanser aşısı, insanlığın karşı karşıya olduğu büyük oyunun son perdesi olabilir. Çünkü, kanser hastalarının durumunu daha da kötüleştirmekten başka işe yaramayacak.
Tekrar uyarıyorum; Kanser aşılarından uzak durun!
GÜL TEMEL
__________________
Kaynaklar;
- https://x.com/gulltemel/status/1906686473572843556
- https://raetowest.org/harold-hillman-biology/a-radical-reassessment-of-the-real-cellular-structure-of-the-mammalian-nervous-system.pdf
- https://x.com/gulltemel/status/1570797069048360968
- https://x.com/gulltemel/status/1843699141005935078
- https://www.scirp.org/journal/paperinformation?paperid=81838
- https://drrobertyoung.com/scanning-transmission-electron-microscopy-reveals-graphene-parasites-in-cov-19-vaccines88/
- https://vaersanalysis.info/2023/08/25/vaers-summary-for-covid-19-vaccines-through-8-18-2023/
- https://x.com/gulltemel/status/1959710440898117966
- https://www.researchgate.net/publication/365417868_Health_versus_Disorder_Disease_and_Death_Unvaccinated_Persons_Are_Incommensurably_Healthier_than_Vaccinated
- https://www.jstor.org/stable/29758667#metadata_info_tab_contents
- https://www.courtlistener.com/opinion/8812613/in-re-swine-flu-immunization-products-liability-litigation/
- https://academic.oup.com/jmcb/article/4/3/174/914149
- https://x.com/gulltemel/status/1612802674780413954
Yazar
