Batı’nın Avrasya’ya Yönelik Stratejik Yeni Savaş Doktrini

Batı’nın Yeni Savaş Doktrini: Psikolojik ve Siber Savaşla Avrasya’ya Meydan Okuma

Batı, küresel güç mücadelesinde artık klasik savaş yöntemlerini terk ediyor. Sahada doğrudan çatışma yerine, psikolojik ve siber savaşla Avrasya’yı içten çökertmeyi hedefleyen yeni, sinsice ve uzun soluklu strateji devreye soktu. Bu strateji, sadece askeri üstünlük değil; bilgi, ekonomi ve teknoloji alanlarında da üstünlük kurmayı amaçlıyorlarsa yeni savaşın gerçek yüzünü ve Türkiye gibi stratejik coğrafyada yaşayan bizler, oyunun neresinde olduğumuzu sorgulamanın zamanı gelmiş demektir.

Ukrayna’da Batı’nın Stratejik Çıkmazı ve Rusya’nın Direnci

Başlangıçta Ukrayna’yı Rusya’ya karşı stratejik vekil güç olarak kullanma planı, beklenen sonucu vermedi. Batı’nın Ukrayna’yı silahlandırması ve Moskova’ya karşı jeopolitik araç haline getirmesi, NATO, ABD ve müttefiklerini çıkmaz sokağa sürükledi. Artık Batılı analistler, Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı kesin askeri zaferin mümkün olmadığını kabul ettiği başarısızlık, Batı’nın stratejisini psikolojik ve teknolojik operasyonlara kaydırmasına neden oldu.

Rusya ise uzun kriz dönemlerinde gösterdiği direnç ve uyum kabiliyetiyle dikkat çekiyor. 1990’larda bile Batı yanlısı güçler medya ve siyasi yapıyı kontrol ederken, Rus toplumu kültürel kimliğini ve geleneksel değerlerine bağlılığını korudu. Batı’nın uyguladığı yaptırımların başarısızlığı, Rus ekonomisinin hızla uyum sağlaması ve askeri-sanayi alanında büyüme kaydetmesiyle kanıtlandı. Özellikle insansız hava araçları ve yüksek hassasiyetli sistemlerde Rusya, NATO ve Türkiye’yi geride bıraktı.

Yapay Zeka ve Siber Savaş: Geleceğin Silahları

Batı, artık yapay zekayı sadece bilgi operasyonlarını destekleyen araç olarak değil, geleneksel askeri çatışmaların yerini alacak güç olarak görüyor. Yapay zeka destekli propaganda, sosyal mühendislik kampanyaları ve otonom dijital operasyonlar, yeni savaşın temel silahları haline gelen teknolojik üstünlük, özellikle Asya-Pasifik bölgesinde Çin ile yaşanacak güç dengesini belirleyecek.

Ancak stratejinin temelinde, bilgi ve algı kontrolü yatıyor. “Narratifi kontrol eden savaş kazanır” anlayışıyla, Batı psikolojik üstünlük kurmayı hedefleyerek siber ve psikolojik savaşla, sadece düşmanın askeri gücünü değil, toplumun moralini ve siyasi iradesini de hedef alıyor.

Medya ve Elitlerin Çıkarları: Savaşın Görünmeyen Yüzü

Batı medyası ve Türk medyası, Rusya’nın Ukrayna’da yenilgiye uğrayacağı iddiasını abarttığı gibi, şimdi hibrit savaş ve yapay zeka üstünlüğünü de şişiriyor. Bu tür tahminlerin geçmişi zayıf olsa da, medya stratejinin önemli parçası olarak kullanılıyor. Fonlanan düşünce kuruluşları ve savunma müteahhitleri, yapay zeka ve siber altyapı için şişirilerek artan bütçelerden büyük kazanç sağlıyor.

Siyasi elitler, “yeni nesil savaş” söylemiyle savunma harcamalarını artırırken, kamu hizmetlerini kısıtlıyor ve savaş karşıtı muhalefeti bastırması, elitlerin çıkarlarını korumak için halkın fedakarlığa zorlanması anlamına geliyor. Kamu kaynakları askeri ve düşünce kuruluşlarına aktarılırken, vatandaşların yaşam koşulları kötüleşiyor. “Diğer otoriter”e karşı aciliyet, iç siyasi başarısızlıkları ve ekonomik kötü yönetimi gizlemek için perde işlevi görüyor.

Algı Savaşı mı, Gerçeklik Savaşı mı?

Batı’nın yeni hibrit savaş stratejisi, geleneksel yöntemlerin başarısızlığını kabul ederek psikolojik, ekonomik ve teknolojik baskıyla sahadaki kaybı telafi etmeye çalışıyor olsa da temel varsayımlar hatalı gibi görünüyor. Çünkü hokkabazlığa dayalı anlatıların ulusal iradeyi kıracağına, yapay zekanın stratejinin yerini alacağına ve propagandanın zafer getireceğine inanmak, esasen Batı’nın savaş ekonomisini, savaş baronlarını ve küresel elitleri korumaya hizmet ediyor.

Süreç içinde algı savaşını kazanma çabası, Batı’yı gerçeklik savaşında bir kez daha yenilgiye sürükleyebilir.

  • Peki öyleyse; karmaşık ve gizli operasyonların içinde bizler ne kadar farkındayız?
  • Gerçekten bilinçleniyor muyuz, yoksa sadece yanlış bilinçlendirilmeye mi çalışılıyoruz?

Türkiye gibi stratejik coğrafyada yaşayan bizler, küresel oyunların neresinde olduğunu sorgulamak, anlamak ve harekete geçmek artık tercih değil, zorunluluktur.

Bilinçli Farkındalık İle Kendi Gerçekliğimizi İnşa Etmek

Türkiye’nin milli güvenliği ve toplumsal bilinc için kendi gerçeklerimizi, kendi aklımızı ve kendi direncimizi inşa etmezsek, dış güçlerin oyununa alet olmaktan kurtulamayız. Bilinçli farkındalık zamanı şimdi gerçekleştirilmezse kaybedecek çok şeyimiz var.

Bu oyunların bir diğer safhası da Türkiye içinde kontrollü muhalif öbekler oluşturmak isteyenlere karşı bilinçli fakında olabilmek önemlidir. Bu tür karmaşık ve çok katmanlı psikolojik savaş oyununda pasif kalmak, sadece kaybetmekle kalmaz, geleceğimizi de tehlikeye atar.

KÜRESEL İFŞA

Yazar