İnsanlık Tarihinin En Karanlık Planı Tekrar Hayata Geçirildi
Dünyanın gözü önünde, Gazze’de milyonlarca insan bilinçli açlık ve yıkım politikasıyla karşı karşıya. Bu sadece savaş değil; insan onurunun sistematik olarak yok edilme planıdır. Her gün açlıkla, susuzlukla, bombalarla boğuşan Gazze halkının çığlığı, küresel sessizliğe rağmen yankılanıyor. Ancak ne yazık ki, Ortadoğu’daki ülkeler başta olmak üzere İslam alemi ve dünya insanlığı neredeyse hiç ses çıkaramıyor. İslam ülkelerinin liderlerinin vurdumduymazlığı, trajedinin sürmesine zemin hazırlıyor.
Abluka, Açlık ve İnsani Yardım Engelleri
2023 Ekim’den itibaren Gazze, İsrail tarafından tam abluka altında tutuluyor. Su, gıda, elektrik gibi temel ihtiyaçların kesilmesi milyonlarca insanı açlık ve çaresizliğe mahkûm ediyor. Mart 2025’te abluka yeniden sıkılaştırıldı, insani yardımlar neredeyse tamamen engellendi. ABD-İsrail bağlantılı yardım kuruluşlarının sınırlı gıda yardımları, açlığı önlemeye yetmiyor. Hatta yardım dağıtımı sırasında öldürülme olasılığı devam ediyor. Almanya Nazi dönemini hatırlatan abluka, uluslararası hukukta savaş suçu olarak tanımlanan toplu cezalandırmanın açık örneğidir.
Gazze’de günlük kalori alımı Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği minimumun çok altında. Bebekler yapraklarla beslenirken, yetişkinler kum karışmış unu çiğniyor. Günlük protein alımı ise kritik seviyenin çok altında olması özellikle bebek ve çocuk ölümlerinde üzücü artışa yol açıyor. Yetersiz beslenme nedeniyle bebek ölümleri endişe verici boyutlarda. İnsani yardım gemileri ise İsrail tarafından tehdit edilip engellenirken, gemilere insani amaçla askeri koruma sağlanamaması, uluslararası toplumun vicdanını ne kadar sorgulattığı ise tam bir muamma..
Nakba: Filistin’in Tarihsel Travması
1948 Nakba’sı, Filistin halkının zorla göç ettirilmesinin başlangıcıdır. Yüz binlerce Filistinli topraklarından sürüldü, travma nesiller boyu devam etti. Bugün altı milyondan fazla Filistinli mülteci olarak yaşam mücadelesi veriyor. 2007’den itibaren Gazze’ye uygulanan abluka, tarihsel zulmün devamı niteliğinde. 2010’da Gazze Özgürlük Filosu’na yapılan saldırı, uluslararası sessizliğin simgesi oldu. Nakba’nın yarattığı derin travma, Gazze’deki insanlık dramının temelidir.
Sivil Kayıplar, Toplu Katliamlar ve Zorla Göç Ettirme
20 ay süren saldırılarda 54 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti; üçte biri çocuk. Sivil kayıplar ve sağlık çalışanlarının hedef alınması, uluslararası hukuka göre savaş suçudur. Refah Çadır Katliamı ve gıda arayan sivillere ateş açılması gibi olaylar, sistematik sivil katliam örnekleridir.
Milyonlarca insan zorla tahliye edilerek yaşanamaz koşullara itildi. 1,1 milyon Filistinlinin kuzey Gazze’den ayrılması emredildi ancak güvenli tahliye sağlanmadı. Kültürel ve tarihi miras da sistematik olarak yok ediliyor; üniversiteler, müzeler ve mezarlıklar hedef alınıyor. Bu, etnik temizlik ve kimlik silme stratejisidir.
Tarihsel Paralellikler ve Soykırım İddiaları
Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’nde uyguladığı Hunger Plan, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini hedefleyen sistematik soykırım stratejisiydi. Plan, Sovyet halkını bilinçli olarak aç bırakmayı amaçlıyor, en verimli tarım bölgeleri Alman askerleri için yağmalanırken, halk açlığa terk ediliyordu. Almanlar tam rasyon alırken, Polonyalılar %70, Yunanlılar %30, Yahudiler ise sadece %20 oranında gıda alabildi. Sovyet savaş esirleri ise bilinçli açlığa mahkum edildi. Plan, milyonlarca insanın ölümüne yol açtı ve insanlık tarihinin en karanlık soykırım örneklerinden biri olarak kabul edildi.
Bugün Gazze’de yaşananlar, korkunç Nazi tarihin yeniden tekrar etmesidir. Tüm nüfusun açlığa sürüklendiği süreç, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birini yeniden yazıyor. Gazze’de açlık, sadece insani kriz değil; bilinçli soykırım aracıdır.
Soykırım uzmanları, Filistinlilerin yok edilmesini amaçlayan stratejinin kanıtlarıyla birlikte İsrail yetkililerinin insanlık dışı ifadelerinde belirttiği niyetlerini açık açık ortaya koymalarına rağmen, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in eylemlerinin soykırım olarak tanımlanıp tanımlanmayacağını ise hala tartışılıyor.
Uluslararası Sessizlik ve İslam Dünyasının Vurdumduymazlığı
Ortadoğu ülkeleri ve İslam alemi, Gazze’de yaşanan insanlık dramına karşı sessizliğini koruyor. Liderlerin çoğu, siyasi çıkarlar ve bölgesel hesaplar uğruna zulme göz yumuyor. İslam dünyasının büyük kısmı, kardeşlerinin kanı ve gözyaşları karşısında etkisiz kalıyor. Vurdumduymazlık, sadece Filistin halkına değil, tüm insanlık onuruna yapılmış büyük ihanettir. Dünya kamuoyu ve özellikle İslam ülkeleri, sessizliği kırmak için acilen harekete geçmelidir.
İsrail Halkının Vicdan İhaneti
İsrail halkı da yaşanan soykırıma karşı sessizliğini sürdürüyor. Kendi ülkesinin işlediği insanlık suçlarına karşı çıkmayarak Gazze’deki katliamlara göz yumuyor. Diaspora’daki Yahudilerin barış söylemleri ise gerçek duruş sergilemiyor. Tarihin karanlık dönemlerinde Alman antifaşistlerin yaptığı gibi, bugün de binlerce kişi “soykırıma hayır” demek zorundadır.
Sonuç olarak; Gazze’de yaşananlar, insanlık tarihinin en karanlık lekelerindendir. Sessiz kalmak, insanlık onuruna yapılmış en büyük ihanettir. Türk halkı ve dünya, karanlık oyunu bozmak için bilinçlenmeli, sorgulamalı ve gerekirse Gazze’ye doğru harekete geçmelidir. Her birey, toplumsal ve ulusal düzeyde zulme karşı durmalı, adaletin savunucusu olmalıdır.
SADİ ÖZGÜL

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.