Dijital Dünyanın Karanlık Perdesi Yeteri Kadar Aralanıyor mu?
Gizemli Satın Alma: İsrail’in Google Hamlesi
Dijital evrenin en büyük sırlarından biri, milyarlarca kullanıcının verilerinin kimlerin elinde olduğudur. Google’ın 32 milyar dolarlık şaşırtıcı Wiz satın alımı, sır perdesini aralamaya çalışanlar için yeni kapı araladı. İsrail’in seçkin askeri istihbarat birimi Unit 8200’den doğan şirket, sadece teknoloji firması değil; küresel casusluk ve gözetim ağının merkezinde yer alan güç odağı.
Google’ın iddialarının ardında, kullanıcı verilerinin nasıl bir gözetim ve kontrol mekanizmasına dönüştüğü sorusu karanlık gölge gibi duruyor.
Unit 8200: Teknolojiyle Örülmüş Küresel Casusluk Ağı
Unit 8200, İsrail’in en gizli ve etkili istihbarat birimi olarak, teknoloji dünyasında adeta efsane. Bu birimin eski mensupları tarafından kurulan şirketler, sadece siber saldırı araçları üretmekle kalmıyor; aynı zamanda dünya çapında siyasi muhaliflerin, gazetecilerin ve insan hakları savunucularının izlenmesinde kullanılan Pegasus gibi casus yazılımların mimarları. Bu yazılımlar, devletlerin elinde birer baskı ve kontrol aracı haline gelirken, kullanıcıların mahremiyeti tamamen yok sayılıyor. Dahası, ABD ve AB vatandaşlarının iletişim verilerinin bile bu ağda dolaştığı ortaya çıktıysa, Türk vatandaşlarının iletişim verilerinin vay haline!
Filistin Üzerinde Dijital Hapishane: Gözetim ve Baskının Yeni Yüzü
Unit 8200, Filistinlilere yönelik uygulanan dijital baskının kalbinde yer alırken, yüz tanıma sistemleri, telefon dinlemeleri ve kişisel verilerin toplanmasıyla oluşturulan devasa veri tabanları, sıradan insanların hayatlarını cehenneme çeviriyor. Bu veriler, şantaj ve istihbarat amaçlı kullanılarak sivillerin kontrol altına alınmasını sağlıyor. Gazze’de yapay zeka destekli “öldürme listeleri” oluşturulması, insanlık dışı teknolojik soykırımın kanıtı niteliğinde. Bu tür sistemler, sadece askeri operasyonları kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda masum insanların hayatlarını hedef alıyor.
Microsoft ve İsrail: Teknoloji Devi ile Askeri İttifakın Karanlık Yüzü
Microsoft’un İsrail ile olan bağları, yüzlerce eski askeri istihbarat mensubunu bünyesinde barındırmasıyla bilinirken . Wiz şirketi, İsrail ordusunun Filistinlilere yönelik nüfus kontrolü ve hareket kısıtlaması sistemlerinin dijital altyapısını sağlıyor. Yapay zeka ve büyük veri teknolojileriyle geliştirilen sistemleri, insan hakları ihlallerinin dijital mimarları olarak karşımıza çıkıyor. Microsoft’un İsrail’deki yatırımları ve satın aldığı şirketler, karanlık iş birliğinin ekonomik ve teknolojik temelini oluşturuyor.
Gazze’ye Yardımda Yüz Tanıma Tuzağı: İnsan Hakları ve Etik Kriz
ABD ve İsrail’in Gazze’ye insani yardımın yüz tanıma teknolojisiyle sınırlandırılması planı, yardımın tarafsızlığına ağır darbe indiriyor. Yardımın sadece belirli bir kesime ulaşması ve dağıtımın İsrail kontrolündeki sınırlı merkezlerden yapılması, Filistinlilerin zorunlu yer değiştirmesine ve yardımın siyasi kontrol aracı silahı haline gelmesine yol açmaktadır. Uluslararası yardım kuruluşlarının reddettiği plan, geçmişte yaşanan insan hakları ihlallerine benzer etik sorunları gündeme getiriyor.

Dijital Casusluk ve İnsanlık Suçları: Yeni Tehdit
Google ve Microsoft gibi teknoloji devlerinin, uzun zamandır İsrail’in askeri istihbarat birimleriyle kurduğu derin bağlar, dijital güvenlik kavramını kökten sarsarken, milyarlarca kullanıcının verilerinin, geçmişi şüphelerle dolu istihbarat biriminin kontrolüne bırakılması, küresel çapta yeni tehdit oluşturuyor. Filistinlilere yönelik sistematik gözetim ve baskı, sadece bölgesel değil, uluslararası insan hakları açısından da büyük kriz olduğu için teknoloji şirketlerinin etik sorumlulukları ve devletlerle olan ilişkileri yeniden sorgulanmalıdır.
Sonuç: Dijital Dünyada Uyanış ve Mücadele Zamanı
İsrail’in askeri istihbarat birimi Unit 8200 kökenli şirketlerin, dünya çapında milyarlarca kullanıcının verilerini koruma görevini üstlenmesi, karmaşık ve sinsi planın parçası olarak görülmeli. Ulusal ve toplumsal güvenlik açısından büyük tehdit oluştururken, Türk halkının bireysel ve ulusal güvenliğini zedeleyecek bu tür dijital casusluk ve baskı mekanizmalarına karşı bilinçlenmek, sorgulamak ve harekete geçmek zorunludur.
Sözde insanlığa hizmet ettiği masalları anlatan teknoloji devlerinin ardındaki gerçek güç ilişkileri ortaya çıkarılmalı, halkın hakları ve özgürlükleri korunmalıdır. Dijital çağda özgürlük ve güvenlik, ancak şeffaflık ve hesap verebilirlikle sağlanabileceği için de tüm karanlık ittifaklara karşı durmak ve herkesi bilinçlendirme bireysel hem de toplumsal sorumluluktur.
Sadi ÖZGÜL

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.